Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı
1 dakika okunma süresi
Sağlıklı yaşamın; sağlıklı besinlerin düzenli seçimi ve yaşam boyu istikrarlı yürüyüş ya da kardiyovasküler içerikli sporları yapmaktan geçtiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Fakat yine de daha sağlıklı olmaya yetmiyor desem çok doğru. Çünkü çevresel maruz kaldığımız ve hücrelerimizi öldürmeye yönelik kimyasalların yarattığı baskıyı sadece beslenme ve aktivite ile önleyemeyebiliyoruz. Son araştırmalar çocukluk çağından yaşlılık evresine kadar kaliteli yaşam için bazı desteklerin sadece yiyecekler ile değil dışarıdan da desteklenmesi gerektiği üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu görüşe ben de katılıyorum çünkü bazen yeterli beslensek de omega 3, demir, çinko vb besin bileşenlerini sadece yiyeceklerle karşılamak gerçekten oldukça zor olabiliyor. Bu nedenle son zamanlarda benim de yakından takip ettiğim bir gelişmeden sizlere bahsetmek istiyorum. Bu gelişme omega 3 yağ asitleri üzerine. Yaşam boyu diyetin ve desteklenerek alınan omega 3’ün kalp damar hastalıkları başta olmak üzere kognitif hastalıklardan korunmada sağlıklı yaşamda ayrılmaz bir parçası olduğunu bildiriyor. Balık yiyoruz, ceviz tüketiyoruz, keten veya chia tohumuna beslenmemizde yer veriyoruz. Fakat omega 3 desteği açısından bu yeterli mi sorusu ve eğer kullanacaksak da hangi omega 3 içerikli desteği almalıyız konusu da hepimizin aklına gelen ilk konu olduğu bir gerçek.
Krill oil balık yağından daha hızlı kana geçiyor
Evet bugüne kadar balık yağı kullanıyorduk ama artık değiştirme zamanı geldi. Çünkü son bilimsel verilerin ışığında yeni nesil bir omega 3 yağ asidinin vücutta yarattığı mucize etkileri yapılan araştırmalar ışığında açıklanmaya başladı. Adı krill oil. Krill; karidese benzeyen kabuklu bir deniz canlısı. Bilim adamları somon dahil bugüne kadar farklı kaynaklardan üretilen omega 3 yağ asitlerine; çevre kirliliğine maruz kalmamış ve içinde farklı biyoyararlılığı da olan bu yeni canlıyı keşfettiler. Antartika’da yetişen bu deniz ürününün ağır metal ve civa içermemesi beslenme bilimcilerini bu bölgeye akın ettiriyor diyebilirim. Krill sadece omega 3 içermiyor ve fosfolipid formda omega 3’den zengin bir deniz ürünü.
Somon ya da diğer balıklardan elde edilen omega 3’den önemli farkları var. Hem krill oilin omega 3 içeriği balık yağına nazaran çok yüksek hem de fosfolipid yapısında bulunması bu deniz ürününden elde edilen omega 3’e daha faydalı kılıyor. Neden mi? Omega 3’ün bu fosfolipid yapısında bulunan formu balık yağına oranla daha fazla miktarda kana geçiyor ve kalpten beyine kadar kullanımı da daha hızlı oluyor. Kısaca krilden elde edilen krill yağı daha kolay vücut tarafından emiliyor ve yüksek oranda kullanılıyor. Bu önemli özelliği kanıtlayan önemli 2 araştırmadan bahsetmek isterim. Birincisi; Lipids in Health and Disease Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma. Bu çalışmada; sağlıklı kişilere 4 haftalık krill oil ve balık yağı kaynaklı omega 3 desteği sonucunda krill oil tüketenlerin kan omega 3 yağ asit içeriklerinin daha yüksek bulunduğu ve kardiyovasküler hastalık riski azaltmada balık yağına göre daha etkili olabileceği bildirilmiştir. Diğer bilimsel veri ise Alernative Medicine Review adlı fdergide yayınlanan farklı bir araştırmadır ve günde 1 gram krill oil desteğinin kan yağlarını normal seviyeye getirdiği, kandaki kolesterolü düşürdüğü, kan şekerini dengelediği ve kötü huylu kolesterolün üretimini plasebo ve balık yağına göre daha etkili düzeyde yapabildiğini belirtmiştir.
Krill oil içerdiği astaksantin antioksidanı sayesinde eşsiz
Krill yağını diğer omega 3 içeren balık yağlarından ayıran ve üstün kılan diğer bir özelliği de fosfolipid yapıdaki omega 3 dışında krill hayvanından elde edilen bu yağın içinde çok güçlü bir antioksidanın da varlığının olmasıdır. Bu antioksidanın adı astaksantindir. Astaksantinler karotenoid türü bir antioksidan olup; krill oile kırmızımsı ya da koyu pembemsi renk veren bileşiktir. Aynen bu antioksidan havuçta bulunan A vitamini, karoten gibi vücutta aktivite gösterir. Astaksantinler aynen fosfolipid şeklindeki omega 3 gibi kana hızlı karışır ve diğer antioksidanlardan da çok daha kuvvetli beta karotene göre yaklaşık 10 kat daha fazla sağlığı koruyucu etki gösterir. Antikanserojenik olduğu gibi bu antioksidan, Alzheimer ve Parkinson hastalıklarında hücre dejenerasyonunu önleyici olarak yarar sağlar, hastalığın iyileşmesinde güçlü tedavi edici rol oynarlar. Astaksantinler; güneşin zararlı etkilerinden koruyan, deri kanserine karşı kalkan olan, karaciğeri rahatlatan, bağışıklık sistemini güçlendiren ve midede gastirk aktivitenin artışını önleyen farklı yararları da bulunduğunu belirtmeliyim.
Çocuklardan yetişkinlere kadar herkes güvenle krill oil tüketilebilir
Omega 3 yağ asitleri vücutta sentezlenmediği ve mutlaka doğal yollarla besin ile ya da besin desteği olarak dışarıdan alınması zorunlu bir besin bileşiği olduğundan; çocukların büyüme ve gelişmesinde önemli bir yere sahip olduğunun altını çizmeliyim. Bebeklik döneminde göz ve beyin gelişimi, çocukluk, gençlik ve erişkin dönemde de vücutta zarar gören hücrelerin onarılması, yeni hücrelerin üretilmesi için esansiyel bir bileşik olduğunu önemle belirtmeliyim. Önemli bilimsel kanıtlar krill oilden alınacak omega 3 yağ asitleri sayesinde yaşamın her evresinde kanser ve kalp hastalıklarından korunabileceğini bildiriyor. Alerjiyi azaltan, deride kurumayı önleyen, egzamalara iyi gelen ve enfeksiyonlardan korunmada da oldukça etkili omega 3 yağ asitlerini yaşam boyu bedeninize desteklemekte fayda var.
Özetle; krill oil kalp hastalıkları, hamileler, romatizmal hastalıklar, menopoz, kan kolesterolü yüksek olan kişiler, karaciğer yağlanması olanlar, sigara bağımlıları,depresyon sorunu olanlar ve kanserli hastalarda kullanılabilen doğal bir omega 3 kaynağıdır. Alternative Medicine Review adlı dergide yayınlanan başka bir araştırmada; özellikle menstüral dönemde meydana gelen depresyon veya duygu durumu değişikliklerinde krill oil kullanımının bu semptomların azaltılmasında güçlü etki yarattığı da vurgulanmıştır. Beslenme Uzmanı olarak balık tüketiminin oldukça düşük olduğu ülkemizde yeterli omega 3’ü sağlıklı yaşam için bile
alamayan toplumumuzda tüm bireylerin kullanmasını öneririm.