Otelin içinde yer alan restoranın adı ise The Lounge. Ofisimden yürüyerek 5 dakika sonra otele güvenlikten geçtikten sonra Nişantaşı’nın uğultusundan uzak sanki Zen bahçesindeymişim gibi huzura bürünen lobide yer alan The Lounge nefis yemekleri sayesinde de sürekli aklımın bir köşesinde olmayı başarıyor. Bu hafta sizlere Nişantaşı taraflarına uğradığınızda mutlaka uğramanızı özenle tavsiye edeceğim The Lounge restorandan ultra sağlıklı seçimler önereceğim. Öğle yemekleri benim için kısa ve hızlı olduğu için The Lounge’da semizotu salatası tek geçtiğim ana yemek diyebilirim. İçinde kuşkonmaz, kokteyl domates, keçi peyniri ve ceviz var. Bu beni hem doyuruyor hem de kalp sağlığım açısından muhteşem bir içerik sağladığı için de beni mest ediyor. Ancak iş toplantılarım olduğunda yemeği biraz uzun tutuyorum.
Ve başlangıçta harika yaptıkları mercimek çorbası ile yemeğe başlıyorum. Siz de deneyin ve bol limon sıkarak içeceğiniz bu sağlıklı çorba ile midenizi doyuma hazırlayın. Ardından marine edilmiş somon istiyorum. Rezene, salatalık ve dereotu ile servis edilen somon hafif ve mideyi yormaması açısından gayet dengeli bir içeriğe sahip. Ve yanına bahçe yeşillikleri salatası nefis bir öğle yemeği ile sofradan kalkmama neden oluyor. Bunun dışında menüden farklı alternatifleri denemek isterseniz; enginar buffalo mozarella salatası, kabak çiçeği risotto, mısırla beslenmiş trüf mantarlı tavuk, ağır ateşte pişirilmiş biberiye aromalı kuzu gerdan diğer önerilerim. Yemeğinizi Türk kahvesi veya bitki çaylarından birini seçerek sonlandırın. Bitki çayınıza rulo bir adet tarçın eklemeyi de unutmayın. Kahve veya çay seçiminiz hazmı kolaylaştıracak, tatlı yemenizi önleyerek öğleden sonra yemek sonrası oluşacak uyuşukluğu da engellemeyi de sağlayacaktır.
Uzman Diyetisyen Selahattin DÖNMEZ