Pandemi sürecinden sanat piyasası nasıl etkilendi? Galerici izleğinden anlatabilir misiniz?
Salgın nedeniyle kapalı olduğumuz süreçte, fiziksel mekanlarımızı izleyiciye açamasak da, koleksiyonerlerimiz ile diyaloğumuz devam etti. Bence bu çok önemli. Biraz 90’lı senelere geri dönüyoruz gibi hissediyorum. Bire bir ilişkilerin ön planda olduğu, koleksiyoner, sanatçı ve galericinin beraber saatler geçirdiği, sanat konuştuğu zamanlar. Buna çok ihtiyaç vardı.
Pek çok sergi dijitale taşındı. Sizce dijitalleşme pandemi karşısında üretilen bir çözüm mü? Yoksa sürdürülebilirliği var mı? Pandemi sonrasında da dijital sergilerle karşılaşmayı beklemeli miyiz?
Sanat piyasası dijitale en uzak durmayı tercih eden sektör. Ben sanatın kişisel bir deneyim olduğuna ve fiziksel olarak bir sanat eserinin önünde durup zaman geçirmenin yerini hiçbir şeyin alamayacağını düşünüyorum. Bir de şöyle bir nokta var: Son dönem fuarlardaki istatistiklere baktığımızda alımların büyük bir yüzdesinin genç koleksiyonerler tarafından yapıldığını görüyoruz. Genç koleksiyonerlerin çok daha kolay bir şekilde dijital ortama güven duyduğunu gözlemliyoruz.
Sanat piyasası pandemi sonrasında nasıl bir yol izleyecek? Toparlanmak için hangi stratejilere başvuracak?
İş birlikleri çok önemli olacak. New York, Los Angeles ve Londra’da galerilerin bir araya geldikleri platformlar oluştu. Şimdinin ışığında, 2017’de birkaç galerici arkadaşımızla birlikte taşındığımız Karaköy’deki galeri binamız Juma Karaköy her zamankinden daha çok önem kazanmış bulunuyor.
Pandemiden en çok etkilenenler bağımsız sanatçı ve kurumlar diyebilir miyiz? Normalleşme sürecinde onların izlemesi gereken yol nedir sizce?
Ekosistemimizi yaşatmaya çalışmamız gerek. Sanatçıdan, koleksiyonere, galericiye, hepimizin devam etmesi gerekiyor. Ayrıca ekosistemde bu aktörler dışında, görünür olmayan birçok kurum ve kişi var, sergi kuran firmalar, teknik elemanlar, taşıma şirketleri…
Pandemi döneminde fuarlarla ilgili farklı gelişmeler oldu. Örneğin, bazı fuarların çevrimiçi alanda eser sergilediklerini ve aktif duruma geldiklerini gördük. Fuarların gelişimiyle ilgili düşünceleriniz neler? Müzeler, galeriler açısından fuarların çevrimiçi alanda aktif duruma gelmesi nasıl bir etki yaratır?
Fuarlar katılımcı galerileri ile daha yakın bir ilişki içerisindeler. Art Basel Hong Kong ilk iptal edilen fuar oldu, fuarın gerçekleşeceği hafta da sadece bir “online viewing room” vardı. Ancak önümüzdeki Ekim döneminde gerçekleşecek uluslararası fuarların hem bu “online viewing room”ları teknik açıdan çok daha farklı bir boyutta olacak, hem de o fuar haftasında çeşitli yan etkinlikler yapılacak. Duyduğum şehir içine yayılacak ufak projeler var, çevrimiçi kısmının yanında bir nevi galeri haftası gibi. Müzelerde ise “blockbuster” sergilerin bir süre daha gerçekleşemeyeceğini düşünüyorum. Müzeler koleksiyonlarına daha detaylı bakacak ve daha çok yerele yönelim olacak diye düşünüyorum. Art Basel Hong Kong’da, ilk iptal edilen fuar olarak satışların oldukça düşük olduğunu gözlemledik ama iki ay sonra gerçekleşen Frieze New York tanıtımını buna göre yaptı, çevrimiçi sistemini teknik olarak geliştirdi ve satışların çok daha yüksek olduğunu gördük. İlk defa tüm galeriler fiyatlarını çevrimiçi sistemde açtılar, şeffaflık geldi ve bu birçok koleksiyoneri mutlu etti. Ben daha genç bir koleksiyoner kitlesinin çevrimiçi fuarlara ilgisinin devam edeceğini düşünüyorum. Ayrıca yeni teknolojiler söz konusu, “viewing room” mantığından çıkarak, artık “virtual gallery” alanları kuruluyor. Biz Pi Artworks olarak, Londra ve İstanbul’daki galerilerimizde sergi programı hazırladığımız şekilde sanal sergi programımızı da başlatacağız.