İstanbul'un yeni otellerinden Arbor İstanbul, Çamlıca eteklerinde, şehrin gürültüsünü tamamen dışlamadan ama sesini epey kısarak konumlanmış. Otelin içinde yer alan Arbor Ristorante Italiano ise "modern dokunuşlarla yorumlanan İtalyan mutfağı" vaadiyle yola çıkıyor. Bu cümleyi o kadar çok duyduk ki, ister istemez insanın beklentisi temkinli başlıyor. Ancak menüye ve mekânın ruhuna yakından bakınca, bu iddianın ne denli içinin doldurulduğunu görmek mümkün oluyor.
Arbor Ristorante Italiano'nun kalbi, her gün elde açılan taze makarnalar. Menü, İtalyan mutfağının o sade ama karakterli ruhuna göz kırpıyor. İyi un, doğru pişirme derecesi ve abartıya kaçmayan soslarla hazırlanan tabaklar, uzun sofralara değil, keyifli ve dengeli yemeklere oynuyor. Aynı yaklaşım ince hamurlu, taş fırından çıkan pizzalarda da devam ediyor; hafif, çıtır bir hamur, malzemenin öne çıktığı ama mideyi yormayan bir denge...
Menü genelinde zeytinyağı ağırlıklı, hafif ama iz bırakan lezzetler tercih edilmiş. Uzun bir iş gününün ardından ağır bir yemek yerine hem sohbeti hem akşamı taşıyacak ama sonrasında ağırlık bırakmayacak bir çizgi düşünülmüş. Bu da Arbor'u yalnızca "yemek yemek için" değil, günün temposunu yavaşlatmak, kendine küçük bir mola vermek için de cazip kılıyor.
Mekânın atmosferi, Arbor İstanbul'un genel ruhuna paralel: Minimal çizgiler, doğal dokular, sade ama iddialı detaylar... Duvarlarda yer alan çağdaş sanat eserleri, restoranı yalnızca bir yemek alanı olmaktan çıkarıp, görsel olarak da tatmin eden bir buluşma noktasına dönüştürüyor. Göz yormayan, sakin ama stil sahibi bir dekorasyon anlayışı var; "görüntü için" değil, gerçekten nezih bir ortam yaratmak için yapılmış hissi veriyor.
Servis dilinde özenli, menüyü bilen ve öneride bulunabilen bir ekip hedeflenmiş. Özellikle arkadaş buluşmaları, özel kutlamalar ya da şehir içinde kısa bir kaçış arayan çiftler için bu yaklaşım önemli: Masada ne yiyeceğinizi düşünmekle uğraşmak yerine, kendinizi akışa bırakabiliyorsunuz.
Özetle Arbor Ristorante Italiano, Çamlıca hattında, şehir hayatının içinden çıkmadan ritmi yavaşlatmak isteyenler için deneyimlenmesi gereken yeni adreslerden biri. Taze makarnalar, taş fırın pizzalar, sanatla beslenen atmosfer ve sakin ama şık tavrıyla, "Haftanın Mekânı" dosyasına adını yazdırabilecek bir potansiyel taşıyor.