Sinir sistemimiz, hormonlarımız ve bağışıklık sistemimiz sayesinde midemiz ve beynimiz sürekli iletişim halindedir. Sinir sistemimiz, omurgamız ve beynimizden oluşmaktadır. Bu sistemin içindeki sinir hücreleri ve kimyasallar beyinden bütün organlarımıza yayılırlar. Sinir sistemimizin içinde, bağırsak kökenli bir küçük sinir sistemi daha vardır. Yanlış duymadınız, kalın bağırsağımızda beyin hücrelerimiz var! Bu küçük sistem, merkezi sinir sistemindeki bazı nöronlara bağlı olduğu için, bazı uzmanlar bu sistemi “ikinci beyin” olarak adlandırır. Midemizdeki “ikinci beyin”, beynimizle sürekli iletişim halinde olduğu için vücut ve akıl sağlığımız üzerinde büyük rol oynar. Bu yüzden bazı antibiyotikler karın bölgesindeki ekosistemi bozarak psikolojik sıkıntılar yaratırlar.
Bir insan kendini tehlikede hissettiği zaman “savaş veya kaç” tepkisi devreye girer. Aynı zamanda bağırsaktaki küçük sistem de devreye girerek sindirimi yavaşlatır. Bu şekilde vücut, bütün enerjisini o anki tehlike algısına yönlendirir. Örneğin bazı insanların topluluk önünde konuşma korkusu vardır. Bu gibi durumlarda bu kişilerin karnı ağrır, diare olurlar veya başka semptomlar yaşarlar. Duygular, heyecan, gerginlik gibi durumlar karında bazı hisler uyandırır. Stresli insanlar, duygu durum bozukluklarına daha yatkın olurlar. Stres aynı zamanda mideyi bakterilere karşı daha hassas yapar.
En son ne zaman bir durum karşısında mideniz bulandı? Ne duydunuz da “mideniz almadı?” Mide ve karın bölgesi ile ilgili bu deyimlerin sıkça kullanılmasının sebebi aslında bir takım duygularımız ile çok alakalı olmasıdır. Mide-bağırsak kanalımız, duygulara karşı çok hassastır. Öfke, endişe, üzüntü gibi duygular, bir takım mide semptomlarını tetikler.
Depresyon ve mutluluk gibi duygu durumlarında önemi olan serotonin gibi kimyasallardan karın bölgemizde de bulunur. Bazı antidepresanlar, serotonin seviyemizi arttırırlar. Midemizde serotonin dışında anksiyete, odaklanma, ödül ve motivasyonda rol oynayan dopamin, GABA, norepinefrin gibi kimyasalların da bulunduğu bazı araştırmalarda ortaya çıkmıştır.
Amerika’da bir üniversitede sağlıklı ve mide sorunu olmayan kadınlar üç gruba ayrıldı: 1) Mayalı süt ürünleri tüketenler, 2) Mayasız süt ürünleri tüketenler, 3) Kontrol grubu (yoğurt yemeyen grup). Dört hafta boyunca günde iki kez bu ürünleri tükettiler. Daha sonra duygusal bir çalışma yaparken deney öncesi ve sonrası beyin görüntülerine bakıldı. Sonuç olarak da bu grupların duygusal çalışmaları yaparken beyin tepkilerinde çok büyük değişiklikler görüldü. Dört hafta boyunca mayalı süt tüketen kadınların beyinlerinin çok sakin olduğu görüldü. Kontrol grubu (yoğurt yemeyen grup) ise aşırı hiperaktif bir beyin sergiledi. Yani iyi bakteri tüketmek, dengeli bir beyin için çok önemlidir.