Sonbaharın kendine has bir havası vardır, öyle değil mi? Yaz meltemlerinin tatlı esintisi yerini serin rüzgarlara bırakır, doğa kendini yenileme sürecine girer, vücudumuz da yeni mevsime adapte olmaya çalışır. Güneşin yakıcılığı azalırken akşamları açık havada oturma süreleri de bir hayli kısalır. Soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklar kendini göstermeye başlar. Ancak bu kış tüm dünyanın yüzleştiği pandemi gerçeği tam da bu noktada bizi biraz daha durmaya itiyor. Havaların soğumasıyla beraber vücut direncimizin azaldığı, virüslerin kapalı ve havasız ortamlarda yayılmaya daha meyilli olduğu bilgisi önceki yıllara nazaran daha çok gündemimizde. Bu yüzden vücudumuzu hastalıklardan korumak için bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye her zamankinden daha çok asılıyoruz. Daha az gün ışığı, kasvetli havaların yarattığı psikolojik baskı ve stres, beslenme düzenindeki eksiklikler gibi problemleri ek takviye desteğiyle çözebilir, bağışıklık sisteminize aradığı gücü verebilirsiniz.
Vücudun hastalıklara karşı direncini artırmada oldukça kilit bir rol oynayan, yaz aylarında oldukça kolay bir şekilde erişebildiğimiz D vitaminine güneşin kendi köşesine çekilmesiyle beraber doğal yollardan ulaşmamız zorlaşıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmede bir hayli etkili olan D vitamini vücuttaki stres seviyesini azaltmada da oldukça etkili. 65 yaş üzeri kişilerde solunum sağlığını desteklemede büyük rol oynayan D vitamini, kas ve kemik sağlığını korumada da büyük önem taşıyor.
Eski Mısır'da güzellik bitkisi olarak bilinen aloe vera bitkisinin geçmişi bir hayli eskiye dayanıyor. Güzellikten ve bakımdan vücut sağlığına kadar geniş bir kullanım alanı olan aloe vera bitkisi, mide ve bağırsakların asidik dengesini sağlayıp, vücudu toksinlerden arındırıyor. Sağlıklı bağırsak bakterilerinin korunmasına yardımcı olan aloe vera bitkisinin içerisindeki jel, vücudun hücre yenilemesinde ihtiyacı olan vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından oldukça zengin. Aloe vera ile toksinlerden kurtulurken bağışıklık sisteminizi güçlendirebilmeniz mümkün.
Güçlü bir bağışıklık sistemi için bağırsak sağlığının bir hayli önem taşıdığını biliyor muydunuz? Prebiyotikler, bağırsak florasının dengesini sağlayarak, bağışıklık sistemini güçlendirmek için sindirim sistemindeki iyi bakterileri artırarak probiyotiği besliyor. Sindirim sistemindeki yararlı bakteri miktarını artırmaya yardım eden canlı bakteriler olan probiyotikler ve onların etkinliğini artırmak için enerji ve besin desteği sağlayan prebiyotikler birlikte çalışarak bağırsak sağlığını korumada büyük rol oynuyor.
Kıkırdak ve eklem sağlığını desteklemede oldukça faydalı bir protein olan kolajen, tipine göre vücutta farklı amaçlar için kullanılabiliyor. Tip 2 Kolajen, bağ dokularındaki kıkırdak oluşumuna destek olarak yaşa bağlı gelişen eklem ağrılarını dindirmede oldukça etkili bir rol oynuyor. Tip 1 Kolajen ise cilde elastikiyetini geri kazandırıp, dokuları bir arada tutarak yaraların iyileşmesine yardımcı oluyor. Vücutta 30’lu yaşlardan sonra kolajen üretimi azalmaya başladığı için kolajen desteğine 30’lu yaşlardan sonra başlanılması öneriliyor.