Bu yaz alışılmışın dışında bir tempo içinde geçiyor onun için... Gassal'ın üçüncü sezon çekimleri nedeniyle şehirde, sıcak setlerde geçen günlerin ardından şimdi kısa ama keyifli kaçamaklarla tatilin tadını çıkarmaya hazırlanıyor. Hande Soral'la; anneliği, çocukluk yazlarını, İsmail Demirci ile olan hayat enerjisini, oyunculuğa duyduğu tutkuyu ve Sicilya'dan ödülle döndüğü unutulmaz deneyimini konuştuk. İçten, samimi ve bir o kadar da neşeli bir sohbet sizleri bekliyor.

Yaz nasıl gidiyor, neler yapıyorsun?
Bu yaz çalışarak geçti. Çok uzun yıllardır yazları çalışmıyordum fakat bu yaz Gassal'ın üçüncü sezonunu çekiyoruz. Bir yandan çok keyifli geçti. Ama şehirde çalışıyor olmak bu sıcaklarda açıkçası biraz da zordu. Sonuç olarak her şeye değdi. Şimdi Ağustos'la birlikte tatil programları yapıldı. Hızla tatillere gidilecek. Yaz tatili şimdi başlıyor benim için.
Tatil planlarınız arasında bu yaz nereler var?
Jennifer Lopez konserine Antalya'ya gittik. Ardından Antalya'da, Ali için oyunlu bir tatil planımız vardı; bolca kaydıraklı, oyunlu, çocuk eğlencesi dolu bir programdı. Şu aralar ise bir Cannes, Fethiye ve Bodrum hayalimiz var. Henüz netleştirmedik ama sanırım sıralama böyle.
Tatilde olmazsa olmaz bir ritüelin var mı?
Eğer bu bir deniz tatiliyse akşamüstü, gün batımında denize girmek olmazsa olmazlarım arasında. Eğer bir şehir tatiliyse, henüz gün batmadan olan akşam yemekleri vazgeçilmezlerim arasında. Bütün kış bunun hayaliyle yaşıyorum.

Ali'yle geçirdiğin yaz günlerinde seni en mutlu eden küçük an ne oluyor?
Ali'yle geçirdiğimiz tatillerde beni en mutlu eden an, her an. Ama hala öğle uykusuna yattığı için, öğlenleri onunla birlikte, rüzgâr eserken sahilde birlikte uyumak, herhalde büyüdüğü zaman gözlerimin dolarak hatırlayacağım anlardan biri olacak. Kumda oynamak, denize girmek, havuza atlamak hepsi çok keyifli ama deniz sesiyle ona sarılıp uyumak unutmayacağım anlardan olacak.
Kendi çocukluğundaki yazlara dönersek o günlere dair hafızanda neler var?
Unutamadığım anlar herhalde yazlıkta geçirdiğim anlar. Her yaz okul bittiği gibi yazlığa gidilir, okul başlamadan önce dönülürdü. İnanılmaz keyifliydi tabii ki. Sadece yazın karşılaştığımız o yazlık arkadaşlarımızla birlikte her akşam sokaklarda oyun oynamak çok keyifliydi, unutamam.
Anne olduktan sonra hayata bakışın nasıl değişti?
Daha programlı biri oldum. Zaten programlı yaşayan biriyim ama eskiden önceliğim kendimdi; şimdi önceliğim Ali. Onun konforuna göre daha programlı yaşamaya başladık. Ve hayatımda değişen en güzel şey bu oldu; onun uyanık olduğu her an yüzümüzde bir gülümsemeyle yaşıyoruz. Ali'den öncesini hatırlamıyoruz zaten, ne yapıyormuşuz diye düşünüyoruz.

Çocuk büyütürken seni en çok şaşırtan şey ne oldu?
Gerçekten çocuğu nasıl büyütürsen, nasıl yetiştirirsen çocuk senin yansıman oluyor. Evet bunun böyle olduğunu biliyordum ama buna çok yakından şahit olmak beni gerçekten şaşırttı. Bir annenin, bir babanın ya da ona bakan her kimse onun yetiştirme tarzı, çocuğun karakterinin şekillenmesinde çok büyük rol oynuyor. Ağzından çıkan kelimeleri duyuyorsun, etrafa davranma şeklini onun davranışlarında görüyorsun. Aslında küçük bir sen yetiştiriyorsun. Dilinden, tavrından, hayatı yaşayış şekline kadar bu baya şaşırtıyor beni. O yüzden diyorum ki lütfen kalbi iyi çocuklar yetiştirelim.
Günlük rutinin nasıl?
Eğer çalışıyorsam, set programına göre değişiyor. Ama eğer evdeysem sabah Ali'yle birlikte erkenden uyanırım, kahvaltı yapıp güne başlarım. O kahvaltı ederken ben kahve içerim. Beraber oyun oynarız, sonra biraz öğlene kadar kendime vakit ayırırım. Okuyacaklarımı okurum, işlerim varsa onları hallederim. Öğleden sonra eğer dışarıda işim yoksa, yine Ali'nin yemek yemesine eşlik eder ve kesinlikle öğle uykusunu beraber yaparım. O uyurken belki bahçede biraz kitap okur, bir şeyler izlerim. Uyandığında akşama kadar parka gitmek, havuza gitmek, Ali ve İsmail'le keyif yapmak da rutinlerim arasında. Yine akşamüstü Ali'yle yemek yemek ve o uyuduktan sonra İsmail'le birlikte dizi-film izlemek, sohbet etmek, içimizden ne geliyorsa yapmak... Yani rutinim böyle ama evde çok fazla vakit geçirmeyi sevmeme rağmen, üç gün üst üste evdeysem dördüncü gün hiçbir işim olmasa bile kendime bir iş yaratıp, dışarıda vakit geçiririm. Ailecek çıkmayı da tek dışarı çıkmayı da çok seviyorum.

Oyunculuğun dışında ilgilendiğin ya da zaman ayırmaktan keyif aldığın bir hobin var mı?
Oyunculuk dışında kalan vaktimde kendime zaman ayırmaya, düzenli spor yapabiliyorsam o rutinime devam etmeye, çalışırken çok fazla yakın çevremi göremediğim için arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum.
Seni uzun süredir ekranlarda görmeye alışığız. Oyunculuğa dair heyecanını hâlâ ilk günkü gibi canlı tutan ne?
Oyunculuğa dair heyecanım ilk günkü gibi olmasa, bu mesleği yapmayı bırakırım diye düşünüyorum. Çünkü gerçekten sevilmeden yapılmayacak bir iş olduğunu düşünüyorum. Bazı işlerin sevilmeden yapılabileceğini görüyorum ama oyunculuk sevmeden yıllarca yapılabilecek bir şey değil bence. Kayıt ve stop anını özellikle çok seviyorum. Her yeni işte her yazılmış o güzel sahnede bir gün önceden karnımda kelebekler uçuşuyor hala.
İlk kamera karşısına geçtiğin gün nasıl hissetmiştin?
İlk kamera karşısına geçtiğim gün gerçek bir kayıt değildi ama bir audition'dı. Fakat gerçek bir kamerayla, bir yönetmenle ve o zaman partnerim olacağı söylenen bir oyuncu arkadaşımla beraberdi. İnanılmaz heyecanlanmıştım. Bu audition'ı çekmeye gittiğimde kamera hazırlanmıştı, benim de elim ayağım titremişti heyecandan. Kayıt dendiğinde kamera bozuldu. Bir saat kadar yeni kameranın gelmesini bekledik, o süre içinde de artık heyecanım dinmişti. Yönetmenle ve partnerimle çok güzel sohbet edip rahatlamıştım.

Proje geldiğinde ilk neye dikkat ediyorsun?
İlk olarak tabii ki hikâyeye dikkat ediyorum. Hikâye çok önemli. Kolektif bir iş yapıyoruz ama yazılmış hikâye ben okurken beni ne kadar içine alıyor ne kadar heyecanlandırıyorsa o işin beğenilmesi ihtimali daha yüksek gibi hissediyorum. Çünkü tabii ki karşında oynadığın kişi, ekipte rol aldığın arkadaşların, yönetmen, yapım, mecra, kanal, görüntü yönetmeni, ışık, bunların hepsi çok önemli olmasına rağmen, bir işi kabul etmemin temel taşı kesinlikle hikaye.
Yakın zamanda yeni projeler var mı?
Şu an Gassal üçüncü sezon setinden bildiriyorum. Göz bebeği projem. Önümüzdeki süreçte beni neler bekliyor bilemiyorum. Çekimlere devam ediyoruz.
Bir süre önce İtalya'dan ödülle döndün, nasıl hissediyorsun?
Çok güzel bir deneyim oldu. Ödül töreni Sicilya'nın Taormina şehrinde tarihi bir açık hava tiyatrosunda gerçekleşti. Sinemanın efsane isimleri Luc Besson, Terry Gilliam, Emir Kusturica ile aynı sahnede ödül aldım. Gurur vericiydi. İsmail de bana eşlik etti. Taormina'da kaldığımız üç gün boyunca Terry Gilliam ile sık sık bir araya geldik; bizimle yakından ilgilendi. Türkiye'ye 60'larda nasıl geldiğini, Brazil filmini nasıl çektiğini hatta Hollywood'daki efsane isimlerle ilgili bilmediğimiz gerçekleri anlattı. Sicilya'dan çok güzel anılarla döndüm.

Tek çocuk olan biri olarak soruyorum, üç kardeş olmak nasıl bir duygu?
Kardeşlik muhteşem bir şey. Benim hayatımda ailem çok önemli. Ama nasıl çocuğuna olan sevgini tarif edemiyorsan, kardeşlerimle aramdaki bağı da tarif edemiyorum. Elbette her kardeşlik ilişkisi bizim üçümüz arasında olduğu gibi olmayabilir. Ama hayatındaki her ana şahit olmasını istediğin, başın sıkıştığında elini uzattığın, arkanda dağ gibi duran iki tane pırlanta gibi kardeşinin olması bu hayattaki en büyük lükslerden biri diye düşünüyorum. Çünkü zaman zaman yaşamak çok zor oluyor ama güvenebildiğin, bu hayatı beraber yürüyebildiğin, yükünü paylaştığın ve her zaman yanında olacağını bildiğin insanların sana eşlik ediyor olması, senin de onlara eşlik ediyor olman çok güzel bir şey.
Kariyerinde emin adımlarla ilerledin. Şimdi ise "Ceylan en büyük hayalim şu..." dediğin bir şey var mı?
Ben hiç hayal kuran biri değilim. Uzun vadede hayallerim yok en azından. Hayatı bana getirdikleri içinden seçerek, o anki duygularımla ya da mantığımla karar verip tayin etmeyi tercih eden biriyim. Gerçeklerimle yaşayan biriyim aslında. Ama tek beklentim mutlu yaşamak diyebilirim.

İsmail ile aranızda inanılmaz tatlı bir enerji var. Onu birkaç kelimeyle anlatmanı rica etsek...
Bize de öyle geliyor, dışarıdan da öyle görünmesi ne mutlu. Biz İsmail'le bir elmanın iki yarısından ziyade birimiz kırmızı elma birimiz yeşil elma gibiyiz. Ama birlikte olmayı aynı filenin içinde olmayı becerdiğimizi düşünüyorum. Bu hayatta birbirinin aynısı olup yaşamak, birbirini tamamlamak ya da birinin zıttı olup yine de ortak bir paydada buluşabilmek mümkün. Biz İsmail'le karakter olarak çok farklıyız; isteklerimiz, beklentilerimiz... Ama birbirimizi o kadar iyi tanıyoruz ki artık ben onun o haline bayılıyorum, o da benim bu halimi seviyor sanırım. Kırmızı ve yeşil elma olarak çok güzel hayatımıza devam edebiliyoruz.
Röportaj: Ceylan YENİACUN
Fotoğraflar: Mehmet ERZİNCAN
Styling: Bengisu GÜREL
Saç: Taner KUYU
Makyaj: Selen KARABULUT
Video: Ardan Can GÜNGÖR
Styling asistanı: Kaan BUDAK
Fotoğraf asistanı: Ahzab GÜNEL, Şeyma ULUSOY
Mekan için Grand Tarabya Hotel'e teşekkür ederiz.