MONAKO YOL KENARINA PARK ETMİŞ PAHALI ARABALARIN ÜLKESİ

Başlangıçta rahatsız edici zenginlik sizi tedirgin ediyor. Ama bir gün sonra kırmızı ışıkta arka arkaya bekleyen 3 tane Ferrari, muhteşem binalar, güzel kızlar, yakışıklı adamlar, marinadaki süper yatlar, özel jet siparişleriniz alınır yazıları normal gelmeye başlıyor.

20 Ağustos 2015 Perşembe 11:25 | Son Güncellenme:
6 dakika okunma süresi

Monako yol kenarına park etmiş inanılmaz pahalı arabaları olan, yer sıkışıklığından evlerin tepelere konumlandığı, sizi yukarıya deri koltuklarla taşıyan asansörlerin olduğu, her noktasının kameralarla izlendiği bir ülke. Ülke mi emin değilim ama. Yapay bir film stüdyosu gibi. Başlangıçta rahatsız edici zenginlik sizi tedirgin ediyor. Ama bir gün sonra kırmızı ışıkta arka arkaya bekleyen 3 tane Ferrari, muhteşem binalar, güzel kızlar, yakışıklı adamlar, marinadaki süper yatlar, özel jet siparişleriniz alınır yazıları normal gelmeye başlıyor. Ben İsviçre’nin minik bir kasabasında doğmuş, Fransız dadıyla büyümüş Emanuella’ya bağladım kendimi. 


Ülke ya da ülkemsi şey o kadar küçük ki denizi doldurarak büyütmeye çalışmışlar. Acayip bir bina kirliliği olmasına karşın buldukları her boşluğa bir ağaç koyarak gönlümü de kazanmadılar değil. Ulusal orkestrasının ordusundan büyük olması da bir başka medeniyet göstergesi. 


Monako deyince aklıma ilk Grace Kelly gelir. Monako Prensesi olmak her daim medyatik bir unvandır. “Attan düştü, evlendi, doğurdu, boşandı, kedisi hamile kaldı, kertenkele aldı, evine karınca girdi” bile haber olur neredeyse. Aslında Yozgat Valisi kadar bile yetkisi yoktur. Ama hareketler, havalar ve imaj Obama’dır. 


Küçücük ülkenin koca bir Formula 1 pisti ve stadyumu var. Neredeyse ülkenin yarısını onlar kaplamış durumda. Zaten deniz kenarı yamaç bir yerde olduğu için şehir yolları pist olarak kullanılıyor. Sokakların araba galerisi gibi olduğu bu yerde araba kullanmanın da ayrı bir zevki var. Biz mütevazı kiralık arabamızla otoparka gittiğimizde gerçekten uzaylı gibi kaldık. Her yerimizden turist olduğumuz fışkırıyordu.

 


Monako’nun mutfağı da Fransa ile hemen hemen aynı. Barbagiuan, socca ve stocafi de birkaç yerel mutfak örneği sayılabilir. Şimdi sabah öğle akşam nereye gidilir bir bakalım.
Monako’nun göbeğindeki Cafe De Paris, 24 saat dolu olmayı başarabilen bir kafe. Her an bir yer kapma yarışının yaşandığı, çok hızlı bir şekilde insandan akbabaya evrildiğiniz ve masayı da et gibi gördüğünüz bir süreç yaşanıyor. Üstelik kafede kuru bir kalabalık da yok. İnsanlar yiyor, içiyorlar. Sabah güzel bir kahve ve somonlu sandviçi ısmarlamanızı öneririm. Sandviçinizi yerken de önününüze vuran güneş eşliğinde önünüzden yürüyen insanları izleyebilirsiniz. 


Kahvaltınızı ettikten sonra kafenin sağındaki büyük merdivenlerden aşağı inip sahilden dümdüz yürürseniz 15 dakikanın sonunda kendinizi Monte Carlo Bay Hotel’de bulacaksınız. Bu otelin havuzu ve sahili etraftaki otellere göre en keyiflisi. Tabii sadece havuzu değil restoranı da bu oteli tercih sebebim. Menüsünde çok değişik salatalar var. Mesela Brazilian salata içinde yeşillik, soğan, karides, domates var. Buraya kadar normal de içinde ayrıca muz ile passion fruit olması salatayı farklı kılıyor. Salatayı yerken hem ekşi hem tatlı tadı bir arada alıyorsunuz ama hazır sosların verdiği his yerine doğal meyve ve sebzelerin yarattığı bu tatlı/ekşi karışımın damakta bıraktığı tat bambaşka.

 


Restoranın kesinlikle denenmesi gereken bir başka kendine özgü salatası da patlamış mısırlı ahtapot salatası. İçinde karışık yeşillikler, soğan, ahtapot, lime, patlamış mısır, mango, nar, kereviz ve biber mevcut. Her ağzınıza attığınız çatalda yaşadığınız kafa karışıklığı paha biçilemez. Gerçekten sevdim mi sevmedim mi bilmiyorum. İlişki durumum gibi karışık işte. 


Akşam yemeği için Monte Carlo'daki Nobu dünyadaki Nobu'lar arasında favorilerimdendir. Hem ambiyans olarak hem de lezzet açısından. Bodrum’da açılan Nobu için de çok yüksek beklentilerimiz vardı. Lokasyon yüzünden bizden çok eksi puan alıp yemek kalitesi ile de hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu yüzden Monte Carlo Nobu’yu her ikisi için de takdir ediyorum. 

Afiyet olsun. Bol şanslar…

 

Nikol BASOĞLU / nikol.baseoglu@alem.com.tr

EN ÇOK OKUNANLAR

24 Nisan'daki Akrep Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

24 Nisan'daki Akrep Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

10 dakika okunma süresi
Ipekyol x Elie Saab İş Birliği

Ipekyol x Elie Saab İş Birliği

1 dakika okunma süresi
Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı

Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı

1 dakika okunma süresi
Özge Gürel ile Dubai Keşfi

Özge Gürel ile Dubai Keşfi

16 dakika okunma süresi
Deva Cassel'ın En İyi 10 Stil Görünümü

Deva Cassel'ın En İyi 10 Stil Görünümü

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

İstanbul'da Brunch Mekanı Keşfi: Roka İstanbul

İstanbul'da Brunch Mekanı Keşfi: Roka İstanbul

Bağ Bozumu Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

Bağ Bozumu Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

Mantar Zengini Türkiye'de Bulabileceğiniz Yenilebilir Mantarlar

Mantar Zengini Türkiye'de Bulabileceğiniz Yenilebilir Mantarlar

Michelin Yıldızlı Şeften Uzayda Gastronomi Deneyimi

Michelin Yıldızlı Şeften Uzayda Gastronomi Deneyimi

Paris'in En Trend 5 Restoranı

Paris'in En Trend 5 Restoranı

Sağlıklı Pişirme Teknikleri Neler?

Sağlıklı Pişirme Teknikleri Neler?

Tofu Nedir ve Nasıl Tüketilebilir?

Tofu Nedir ve Nasıl Tüketilebilir?

Sürdürülebilir Gıda Markası: The Good Wild

Sürdürülebilir Gıda Markası: The Good Wild

Türkiye'nin En İyi Sürdürülebilir Restoranları

Türkiye'nin En İyi Sürdürülebilir Restoranları

Four Seasons Hotel Bosphorus X Jo Malone London Çay Saati

Four Seasons Hotel Bosphorus X Jo Malone London Çay Saati

Mekan Önerisi: Canella Bakery

Mekan Önerisi: Canella Bakery

2023 Yılı Gastronomi Trendleri

2023 Yılı Gastronomi Trendleri