Sizce fuar, İstanbul'un kültür ve sanat ekosistemini 20 yılda nasıl değiştirdi?
Geliştirdi, sürdürülebileceğini ispat etti. Yaygınlaştırdı, dünyada hatırı sayılır ve köklü sanat evleriyle lokal Türk galerilerini ve sanat meraklılarını buluşturdu. Çocuklarla kaynaştırdı, şehrin sözü oldu.Fuarlar, sanat piyasasının bir kısmının vitrini. Piyasanın, iştahın görülebilir anlarıyla karşılaşabilirsiniz fuarlarda. Sirkülasyon, alım gücü, nabız ölçmekte iyi ve doğruya yakın veriler okuyabilirsiniz. Fuarın iyi geçmesi için en başta galerilerin ve sanatçıların kuvvetine ihtiyaç var. Sonra, koleksiyoner ve para geliyor. Sosyolojik izlerle de karşılaşabilirsiniz dikkatinizi verirseniz, işe yeni başlayan sanat eseri toplama kararı alanlar popüler rağbet gören galerilerden ve hatta genellikle kırmızı noktaların revaçta olduğu duvarlara çekilirler. Verifiye olmuş yerlerde bulunmak güven verir. Kimse görmeden görmek isteyen, kimse dokunmadan sahip olmak isteyen koleksiyoner ruhu da fuarların koridorlarında esintisini çoğu zaman bırakmış olur.
İlk kez katıldığınız CI deneyimi ile bugünü kıyasladığınızda en büyük fark nedir?
O gün için muhakkak ilericiydi, (ülkemizin, dünyanın o günkü şartlarını göz önünde bulunarak) , sahip çıkma isteği uyandırıyordu, dünyaya Türk çağdaş sanatını anlatacaktı. Büyük bir sorumluluk.
20 yıl önceki sanat dünyasıyla bugünün sanat ortamını karşılaştırırsanız, en büyük dönüşüm sizce nerede?
Ekonomik krizler, ağır eleştiriler, yaptığına sahip çıkma becerisi. Bunlar hepimizi ileriye götürüyor. Zorlanıyoruz ama güçleniyoruz.