Zümrüt Yezdani, "Kariyer yolculuğumun en büyük dönüm noktası, 13 yıl önce Pernod Ricard Türkiye'de işe başlamam ve şu anki Genel Müdürümüz Selçuk Tümay ile yaptığım iş görüşmesi oldu diyebilirim. O görüşme, yalnızca bir pozisyona adım atmak değil, aynı zamanda beni çok yönlü bir kariyer yolculuğuna taşıyan bir kapının aralanmasıydı. Kendisinin yıllar içinde duyduğu güven ve verdiği sorumluluklar çok yönlü bir bakış açısı kazanmamı sağladı" diyor.
Kariyeriniz boyunca sizi bugün olduğunuz noktaya taşıyan en belirleyici adım neydi? Pernod Ricard ile yolculuğunuz nasıl başladı?
Annemin avukat olması sayesinde hukuk dünyasını çok küçük yaşta tanıdım. Hukukun mantığını, problem çözme yetisini ve analitik düşünme becerisini erken yaşta kavrama şansım oldu. Özel sektörde avukat olma kararım da bu süreçte şekillendi. Öte yandan hukukun dışında müzik, spor, futbol gibi çocukluğumdan beri var olan kişisel zevklerim ve hobilerim de vardı, avukat olduğum için bunları da bir kenara bırakmak istemedim ve meslek hayatımla tüm bu hobilerimi harmanladım. Özel sektör kariyerimin yanı sıra spor hukuku ile ilgilendim ve Türkiye Futbol federasyonu, Beşiktaş Jimnastik Kulübü, Milli Olimpiyat Komitesi gibi ülkemizin önemli spor teşkilat ve kurumları içerisinde görev aldım ve halen almaktayım. Bunların yanı sıra müziği de hiç bırakmadım, şirketimizde çalışma arkadaşlarımla birlikte keyifli bir müzik grubumuz var. Kariyer yolculuğumun en büyük dönüm noktası, 13 yıl önce Pernod Ricard Türkiye'de işe başlamam ve şu anki Genel Müdürümüz Selçuk Tümay ile yaptığım iş görüşmesi oldu diyebilirim. O görüşme, yalnızca bir pozisyona adım atmak değil, aynı zamanda beni çok yönlü bir kariyer yolculuğuna taşıyan bir kapının aralanmasıydı. Kendisinin yıllar içinde duyduğu güven ve verdiği sorumluluklar çok yönlü bir bakış açısı kazanmamı sağladı. Hukuk perspektifiyle başladığım yolculuk, zamanla kurumsal iletişim, dış ilişkiler gibi disiplinleri de içine alan, çok daha kapsamlı bir hale geldi.
Sizin yolunuzdan gitmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
Öncelikle, hangi sektörde çalışıyor olurlarsa olsunlar, merak duygularını hiç kaybetmemelerini tavsiye ederim. Entelektüel olarak kendinizi geliştirmek, yaptığınız işlerde fark yaratmak ve yaptığınız işe keyif aldığınız konuları dahil etmek çok önemli. Ben başarıya giden yolda değerlerin ve dürüstlüğün her zaman korunması gerektiğine ve iş hayatında "fair play"e inanıyorum. Kariyerinizde ilerlerken başkalarını geride bırakmaya çalışmak yerine, kendinizi geliştirmek ve ekip arkadaşlarınızla uyum içinde çalışmak çok daha kıymetli...
Disiplin, sizin iş hayatınızdaki yapı taşı gibi görünüyor. Kendi ritminizi nasıl kurdunuz?
Benim için disiplin katı kurallar yerine, dengeli bir ritim oluşturmak demek. Yoğun bir tempoda, farklı sorumlulukları yönetirken zamanımı iyi yönetmeye, önceliklerimi net bir şekilde belirlemeye özen gösteriyorum. Uzun vadede sürdürülebilir başarının da iş ve özel hayat arasındaki sağlıklı ahengi kurmakla mümkün olduğunu düşünüyorum.
İletişim ve hukuk gibi iki disiplini bir arada yürütmek çok yönlülük gerektiriyor. Siz bu dengeyi nasıl kurdunuz?
İletişim ve hukuk, aslında sanıldığından çok daha fazla kesişen alanlar. Günümüzde iletişim ve pazarlama dünyası, özellikle bizim içinde bulunduğumuz sektörde, hızla değişen regülasyonlarla şekilleniyor. Burada önemli olan, iki disiplini birbirini tamamlayacak şekilde yönetmek. Kurallar içinde yaratıcı kalabilmek, mevcut çerçeve içinde en etkili iletişimi kurabilmek çok önemli. Bu iki alanı bir denge içinde yürütebilmek için hem hukuki gelişmeleri hem de tüketici trendlerini yakından takip etmeye özen gösteriyoruz.
Tüketici davranışları çok hızlı değişiyor. Bu dönüşüme adapte olurken hangi ilkeleri önceliklendiriyorsunuz?
Pazarlama ekibimiz ile çok yakın çalışıyorum. Değişikliklere ve dönüşüme adapte olmanın en önemli yolu, iç görü ve veriye dayanan stratejiler geliştirmek. Biz de Pernod Ricard olarak değişen trendleri sürekli takip ve analiz ediyor, değişen beklentilere göre ürün ve hizmetlerimizi adapte ediyoruz. Her zaman sorumlu tüketimi teşvik etmek ve markalarımızı bu doğrultuda konumlandırmak da bizim için çok önemli.
Önümüzdeki dönem için sizi heyecanlandıran projeler ya da yeni hedefler var mı?
Önümüzdeki dönemde, sürdürülebilirlik alanında var olan projelerimizi daha da büyütmeyi hedefliyoruz. Daha fazla sorumluluk almak ve bu konuda öncü projelere imza atmak en büyük hedeflerimizden biri. Pernod Ricard Türkiye olarak, gastronomi, moda ve sanat alanındaki iş birlikleri gündemimizde olmaya devam ediyor. İKSV, Contemporary İstanbul gibi sanata destek veren kurumlara ve projelere destek vermeye devam ediyoruz. Sektörümüz ile ilgili gelişmeler için de çok heyecanlıyız, geçtiğimiz aylarda, dünya çapında çok heyecanlı olduğumuz bir lansmanımız oldu. Her zaman söylediğimiz gibi, Pernod Ricard Türkiye olarak yalnızca ürün satmıyor, bulunduğumuz ülkenin kültürel, entelektüel ve eğlence hayatına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Kendimizi tam da bu nedenlerle "Keyifli Anların Yaratıcıları" olarak tanımlıyoruz.
Sosyal sorumluluk alanında neler yapıyorsunuz?
Pernod Ricard'da Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu bir şekilde hazırlanmış bir 2030 Sürdürülebilirlik & Sorumluluk yol haritamız var. "Good Times From A Good Place" isimli yol haritamız ışığında yıl boyu çeşitli sosyal sorumluluk projeleri hayata geçiriyoruz. Pernod Ricard'da 2011 yılından beri global olarak düzenlenen "ResponsibAll Day", en önemli projelerimizden biri. Bu gün, aslında bir çalışan sosyal sorumluluk günü. Dünya çapındaki 22 bin Pernod Ricard çalışanı aynı gün işi bırakıyor ve kendilerini çevreye ve topluma fayda sağlayacak bir projeye adıyor. İçinde bulunduğumuz sektör ile ilgili de çeşitli projeler hayata geçiriyoruz. Drink More Water projemiz ile sorumlu ev sahipleri olduğumuz için herkese eğlence anlarında daha fazla su içmeyi hatırlatıyoruz. Ayrıca, sektörümüzü daha sürdürülebilir hale getirmek adına "The Bar World of Tomorrow" eğitim programımız ile barmenlere sorumlu servis, atık yönetimi ve çevre dostu uygulamalar konusunda rehberlik ediyoruz. Bunun yanı sıra, Türkiye'nin ilk sürdürülebilir kokteyl yarışması olan "The Future Mix" ile geleceğin sürdürülebilir kokteyllerini keşfetmeye devam ediyoruz. Yarışma, sektörde çevre dostu malzeme kullanımını teşvik ederken, yenilikçi ve sürdürülebilir kokteyl kültürünün gelişmesine de katkı sağlıyor. Bizi en heyecanlandıran projelerimizden biri de yerel üreticileri ve Bodrum'un coğrafi işaretli ürünü Bodrum mandalinasını desteklemeye yönelik başlattığımız "Bodrum Yeşili" projemiz. Bu projemiz ile ülkemizin maalesef yok olmaya yüz tutmuş en önemli tarım ürünlerinden biri olan Bodrum mandalinasını tanıtmaya çalışıyor, ürünün ticari değerini artırmak için çalışmalar yürütüyoruz. Bodrum'da gerçekleştirdiğimiz hasat etkinlikleri ve İstanbul'da düzenlediğimiz Bodrum mandalina Zirvesi ile bu eşsiz ürünün tarihi, bugünü ve geleceğini tüm paydaşlarla ele aldık. Önümüzdeki süreçte bu kez Bodrum mandalina çiçeği konseptli bir etkinlikle, Bodrum mandalinasını sanatçılarla buluşturduğumuz bir sanat etkinliği yapmayı hedefliyoruz.
Yoğun bir temponuz var. Bir gününüz nasıl geçiyor?
Pernod Ricard gibi eğlence kültürünün parçası olan keyifli bir şirkette çalışmak, benim için büyük bir şans. Bu ortamda iş-hayat dengesi değil, daha çok iş-hayat harmanı diyorum. Her sabah mutlaka çocuklarımı öperek güne başlıyorum, bu benim için çok değerli bir an. Tutkularımı ve ilgi alanlarımı işimle birleştirebileceğim fırsatlar aradığım için, dengeyi kurmak bana oldukça doğal geliyor. Günüm, işin dinamikleri ve kişisel yaşamım arasında bir uyum içinde geçiyor, bu da bana hem verimlilik hem de mutluluk sağlıyor.
Fotoğraflar: Ertan Demirbilek