GENLERDEN GELEN SANAT

Bugüne kadar pek çok sanatsal projeye imza atan Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars, Sultan II. Abdülhamit’in kızı Ayşe Sultan’ın torunu olarak sanatın genlerle aktarıldığına inanıyor. Üçüncü kişisel sergisini düzenleyen sanatçı ile bir araya gelerek, sanatın hayatındaki yerini ve eserleri aracılığıyla vermek istediği mesajları konuştuk.

ABONE OL
20 Şubat 2019 Çarşamba 14:28 | Son Güncellenme:
5 dakika okunma süresi
GENLERDEN GELEN SANAT

Berin SOMAY – berin.somay@alem.com.tr / Fotoğraflar: Doruk SEYMEN

Tunus’ta doğan ve Fransa’da eğitim aldıktan sonra 1974 yılında Türkiye’ye gelen Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars, ‘Çağdaş Gözde Mirasımıza Bakış’ ve ‘Bu Gözler Kimin?’ başlıklı sergilerinden sonra ‘Gördüğüm Gibi’ adını verdiği üçüncü kişisel sergisi ile karşımızda. Dört yaşındaki torunu Anna Su’nun dört eserinin de yer aldığı sergi, Nami Osmanoğlu Tars’ın iç dünyasını yansıtıyor. Sanatçı kimliğinin yanı sıra Osmanlı ailesinin bir ferdi olarak da öne çıkan Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars, 28 Şubat’a kadar Gama Art Gallery’de devam edecek olan sergisi hakkında merak ettiklerimizi cevapladı.

Sanatla yollarınız nasıl kesişti? Ne zamandır resim yapıyorsunuz?
Yaklaşık 15 senedir resimle iç içeyim. Çocukları büyüttükten sonra özellikle boş zamanım çok kaldı. Ben de kendime bir hobi bulmak istedim ve resme daldım. Fransa’da iki sene güzel sanatlar eğitimi görmüştüm zaten. Ama babamız öğretmenlere biraz karşıydı resim konusunda. Öğretmenlerin beynimizdeki düşünceleri değiştireceklerine inanırdı ve yaratıcılık konusunda içgüdüsel olarak hareket etmemizden yanaydı. Ayrıca babam da çok güzel resim yapardı. Sanatın bana genetik olarak aktarıldığını düşünüyorum. 

Farklı kültürlerle iç içe olmak sizi nasıl besliyor?
Bir kalıp içinde kalmıyorum. Bu yüzden vizyonum geniş. Üç-dört lisan bilen bir insanım. Sık seyahat etmek de bana çok şey kazandırıyor. Kesinlikle farklı kültürlerden çok besleniyorum.

‘Gördüğüm Gibi’ başlıklı yeni serginizin hazırlık süreci nasıl geçti? Serginin teması nedir?
Bu sene işlerim dolayısıyla çok sık Fransa’ya gittim. O arada Türkiye’de ve dünyada çok büyük bir değişim olduğunu gördüm. Avrupa da bu değişimin içerisinde. Bütün bu gördüklerimi resimlerimle anlatmalıyım dedim. Zaten iki tane tablomu yapmıştım önceden. Fransa’ya gittiğimde bir galeriden sergi teklifi almıştım ama öncelikle Türkiye’de bir sergi düzenlemek istedim. Dönüşte baktım ki zemin hazır, atölyem de var, düşüncelerim çok yoğun… Neden bir sergi düzenlemeyeyim dedim. Serginin teması ise ‘dostluk’, ‘istikrar’ ve ‘gelecek’ oldu. Bu açıdan iç dünyamı yansıtıyor diyebilirim. Zor bir dönemden geçiyoruz ama ben artık pozitif düşünmek istiyorum. İnsanın hayal ettiği şeylerin gerçekleşebileceğine inanan biriyim. Bunu ne kadar resimlersem ve dile getirirsem, o kadar gerçek olma ihtimali artar diye düşünüyorum. ‘Kanlı Ay’ adında bir tablom var mesela. O zaten bu dünyanın değişimini de çok iyi anlatan bir eser. Başka bir tablom hayatın sonsuzluğunu tasvir ediyor. Ne ekerseniz onu biçeceğinizi anlatıyor. Mesajlarımı anlamak isteyen insanlar onları anlayıp görecektir. 

Sergilenen 21 eseri de Tarsus’taki çiftlik evinizde ürettiniz değil mi? Şehirden uzak ve doğayla iç içe çalışmak nasıldı?
Doğa size enerji verir. Çiftlikte etrafımızda 10.000 adet ağaç var. Yeşillik, insana güzel bir enerji aktarıyor. Mavi gök ve güneş ise apayrı bir enerji… Sessizlik, kuş sesleri beni çok besledi. İstediğim gibi müziğimi açtım. Stresten uzak çalıştım. Ayrıca mutfağı da çok seviyorum. Mutfakta yemek malzemelerini karıştırırken, atölyemde ise tutkal, çimento gibi malzemeleri karıştırdım. 

Sergide aynı zamanda dört yaşındaki torununuza ait eserler bulunuyor. Torununuzla aynı sergide yer almak nasıl bir duygu?
Bir anneanne olarak torunum Anna Su’nun benimle bir şeyler paylaşmasını ve küçük yaştan itibaren sanat faaliyetlerinin önemini kavramasını istedim. Resim, ikimizin ortak bağı. Anna Su’nun müthiş bir kabiliyeti var. 

 

EN ÇOK OKUNANLAR

Haftanın Mekânı: Arbor İstanbul
Haftanın Mekânı: Arbor İstanbul

Haftanın Mekânı: Arbor İstanbul

4 dakika okunma süresi
İstanbul'un En Yeni Mekanları
İstanbul'un En Yeni Mekanları

İstanbul'un En Yeni Mekanları

48 dakika okunma süresi
"Palm Royale": Moda Tutkunları Bu Diziyi Çok Sevdi
"Palm Royale": Moda Tutkunları Bu Diziyi Çok Sevdi

"Palm Royale": Moda Tutkunları Bu Diziyi Çok Sevdi

1 dakika okunma süresi
“Kasaba”: Karanlıkta Kalan Dostluklar
“Kasaba”: Karanlıkta Kalan Dostluklar

“Kasaba”: Karanlıkta Kalan Dostluklar

3 dakika okunma süresi
Bir Mirasın İzinde
Bir Mirasın İzinde

Bir Mirasın İzinde

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Kraliyetten Hollywood'a: Cecil Beaton'a Saygı Duruşu
GENLERDEN GELEN SANAT

Kraliyetten Hollywood'a: Cecil Beaton'a Saygı Duruşu

İpekler, Taçlar ve İhtişam: Marie-Antoinette Style Londra'da
GENLERDEN GELEN SANAT

İpekler, Taçlar ve İhtişam: Marie-Antoinette Style Londra'da

Ekim 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler
GENLERDEN GELEN SANAT

Ekim 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Türkiye'nin Sanat Nabzı Şehirler ve Sergiler Arasında Atıyor
GENLERDEN GELEN SANAT

Türkiye'nin Sanat Nabzı Şehirler ve Sergiler Arasında Atıyor

Gian Paolo Barbieri: Moda Fotoğrafçılığının Zamansız Kahramanı
GENLERDEN GELEN SANAT

Gian Paolo Barbieri: Moda Fotoğrafçılığının Zamansız Kahramanı

Kusurların Estetiği: Moda Dünyasında Yeni Bir Bakış
GENLERDEN GELEN SANAT

Kusurların Estetiği: Moda Dünyasında Yeni Bir Bakış

Paris'te Bir Amerikalı: John Singer Sargent
GENLERDEN GELEN SANAT

Paris'te Bir Amerikalı: John Singer Sargent

“Üç Ayaklı Kedi”: 18. İstanbul Bienali Şehri Sanatla Birleştiriyor
GENLERDEN GELEN SANAT

“Üç Ayaklı Kedi”: 18. İstanbul Bienali Şehri Sanatla Birleştiriyor

Kasım 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler
GENLERDEN GELEN SANAT

Kasım 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Kuşların Şiirsel Güzelliği
GENLERDEN GELEN SANAT

Kuşların Şiirsel Güzelliği

Sanatın Çok Katmanlı Yüzü
GENLERDEN GELEN SANAT

Sanatın Çok Katmanlı Yüzü

Dönüşümün İçinde Bir Yolculuk
GENLERDEN GELEN SANAT

Dönüşümün İçinde Bir Yolculuk