Virgil Abloh'un adı geçtiğinde çoğu insanın aklına Louis Vuitton'un erkek koleksiyonlarındaki devrimsel dokunuşlar, Off-White'ın sokakla haute couture arasında kurduğu köprüler ya da Nike'la yeniden tanımlanan sneaker kültürü gelir. Ama "Virgil Abloh: The Codes" sergisi, bir vizyonerin zihnindeki evrenini tanıma şansı sunarak bundan çok daha fazlasını vadediyor.

30 Eylül – 10 Ekim 2025 tarihleri arasında Grand Palais'de izleyiciyle buluşacak bu retrospektif, Abloh'un doğum gününde açılarak adeta bir anma ve yeniden doğuş jesti yapıyor. Küratörlüğünü Chloe Sultan ve Mahfuz Sultan'ın üstlendiği sergi, 2022'de Fondation Louis Vuitton'da sunulan edisyonun zenginleştirilmiş ve genişletilmiş bir versiyonu. 20 bin parçalık arşivden çıkan eskizler, prototipler, nesneler, görseller ve kişisel hazineler, onun disiplinler arası düşünce yapısını görünür kılıyor. Moda, mimari, müzik, grafik, reklam ya da performans fark etmeksizin aynı sorunun etrafında dönüyor: "Kodlar nedir ve nasıl aktarılır?"
Abloh'un "codes" adını verdiği tasarım ilkeleri, aslında onun tüm üretim pratiğini birleştiren görünmez bağ. Bir sneaker'ın kenarına sıkıştırılmış ters bir virgül, bir plak kapağında yeniden kurgulanan grafik, mobilya tasarımında saklı ironik bir referans... Bütün bunlar onun dünyasında erişilebilir, kolektif ve sürekli yeniden yorumlanabilir bir yaratıcı harita niteliğinde tek bir ortak dile bağlanıyor.

Grand Palais'deki bu buluşma, aynı zamanda Paris'e bir dönüş. Abloh'un en çok ilham aldığı, moda sahnesinde kimliğini kristalize ettiği şehir. Dolayısıyla sergi bir retrospektif olmasının yanı sıra şehre yazılmış bir aşk mektubu da diyebiliriz. Zaten atölyeler, performanslar, söyleşiler ve projeksiyonlarla sergi mekânının ötesine taşan bir deneyim tasarlanıyor. Bu çok sesli yapı, Abloh'un üretimindeki diyalog ve paylaşım ethosunu yeniden canlandırıyor.
Abloh'un mirası, tek bir tasarımcının ötesinde bir çağın kültürel parolasına dönüşmüş durumda. "The Codes" sergisi de tam olarak bu yüzden önemli: çünkü kodları çözmek, hem onun işlerini hem de günümüz yaratıcılığının dinamiklerini de anlamak anlamına geliyor.
Fotoğraflar: Grand Palais