2025'in moda enleri, bir yandan sadeliğe ve doğallığa dönüşü işaret ederken, diğer yandan da cüretkar ve feminen detaylarla stilin çok boyutluluğunu sergiledi. Bu yılın şüphesiz en baskın rengi, Pantone tarafından yılın rengi ilan edilen Mocha Mousse oldu. Bu sıcak, göz yormayan nötr ton, "sessiz lüks" estetiğinin 2025'teki en güçlü temsilcisiydi. Özellikle kaşmir, ipek ve saten gibi lüks dokulu kumaşlarla birleştiğinde, minimal ama zengin bir şıklık yarattı. Huzur, denge ve güven hislerini temsil eden bu renk, tüm toprak tonları ve yumuşak nötr paletlerin gardıropların temelini oluşturmasını sağladı.
Bir süredir geri planda kalan leopar desen, 2025'te şaşırtıcı bir geri dönüş yaparak yılın en çok aranan deseni oldu. 2025'te, bu desen sadece kürk mantolarla sınırlı kalmadı, aynı zamanda elbiselerden aksesuarlara kadar yayılarak, sofistike bir vurgu olarak kullanıldı ve baştan aşağıya giyilen cüretkâr anlara eşlik etti. 2025 kırmızı halıları, tül, şifon gibi hafif, katmanlı kumaşların ve transparan detayların yılı oldu. Bu trend, çıplaklığı sergilemekten çok, deneysel bir feminenlik ve gizemli bir katmanlama sanatı üzerine kuruluydu. Bilenler bilir aksi hali benim "en"ler listemde yer alamazdı.
2025, kişisel stilleriyle kitleleri etkileyen, trendleri başlatan ve modaevlerinin yüzü olan ünlü isimlerin de yılıydı. Lüksün yeni yüzü Jacob Elordi, özellikle zamansız ve iyi dikilmiş vintage parçalara olan düşkünlüğüyle tanındı. Stili, iyi bir terzilik, kaliteli kumaşlar ve özgün bir karakter taşıyordu. Vintage aksesuarları, bol kesim pantolonları ve sade tişörtleriyle, "gömülü lüks" estetiğinin gençler arasındaki karşılığı oldu. Modern erkek zarafeti Pedro Pascal, kırmızı halıdaki şıklığıyla bir anda stil ikonu statüsüne yükseldi. Onun stili, özellikle Prada, Saint Laurent ve Zegna gibi markaların modern, rahat ve sofistike erkek giyimini ön plana çıkardı. Tek renkli, yumuşak dokulu takımları, polo yaka veya bisiklet yaka trikolarla birleştirerek, resmiyeti rahatlıkla harmanladı. Bu yaklaşım, modern erkeğin konfor ve güç arasındaki denge arayışına cevap verdi. Rihanna ve ASAP Rocky, moda dünyasının bu yıl en etkili olan çifti, maksimalist, özgür ve korkusuz stilleriyle moda kurallarını yıkmaya devam etti. Demi Moore yaşsız ve klasik bir Hollywood zarafetini temsil etti. Kırmızı halıda tercih ettiği iyi dikilmiş, vücudu saran ve sofistike kesimli elbiseler, olgun kadın şıklığının en çarpıcı örneklerini sundu. Rosie HuntingtonWhiteley'nin kırmızı halı, günlük ve sosyal medya stili, Mocha Mousse ve nötr tonların yükselişine öncülük etti ve "sessiz lüks" görünümleriyle çabasız zenginlik imajını pekiştirdi. Selena Gomez seçimlerinde daha olgun ve iddialı bir döneme girerek, klasik silüetleri modern detaylarla birleştiren görünümleriyle öne çıktı.

2025'in makro trendi, hızla değişen ve atık üreten moda döngüsünden bıkmış bir tüketici kitlesinin yükselişiyle şekillendi. Bu yıl, zamansızlık ve iyi kalite ürün felsefesinin nihai zafer yılı oldu. Tüketiciler, bir sezon sonra modası geçecek "mikro trendlere" yatırım yapmaktan vazgeçti. Bunun yerine, yıllarca giyilebilecek, gardırobun temelini oluşturacak klasik parçalara yöneldi. Fiyat/performans dengesi, daha önce hiç olmadığı kadar önem kazandı. Kumaşların dokusu, dikişlerin kalitesi ve malzemenin kaynağı, bir markanın logosundan daha önemli hale geldi. 2025, aşırı yüksek sesli, dikkat çekici trendlerin yavaşladığı bir yıldı. Sokaklar, sade, monokromatik ve sofistike bir estetiğe bürünerek, minimalizm ve sessiz lüks akımının küresel olarak benimsenmesinin bir sonucunu yaşattı. Stil, dikkat çekmekten çok, kişinin kendi kendine yeten zevkini yansıtmaya odaklandı. Kalite ve zamansızlık arayışı trendinin sosyolojik bir uzantısı olarak, 2025'te lüks sektörünün en tartışmalı konularından biri olan yasallaştırılmış perakende replika ürünlere yönelik toplumsal algının değişimi ve normalleşmesi hız kazandı. Tüketici, lüks markaların uçuk etiketlerine ve etik olmayan fiyat politikalarına tepki olarak, en bilindik perakende markalarından replika alımını sadece maddi yetersizlikten değil, aynı zamanda kapitalist düzene karşı bir "duruş" sergileme aracı olarak görmeye başladı. Zira minimalleşen lüks markalarının tasarımlarını neredeyse bire bir üreten iyi kalite perakende markaları fiyat performans deneyimi yaşatmaya başladı. Eskiden "ayıplanacak" veya olumsuz görülen replika ürünlerin kullanımı, günümüzde daha kabul edilebilir, hatta "mantıklı" bir eylem olarak algılanmaya başlandı. Ekonomik durumu iyi olan kişilerin bile bu politikalara tepki olarak perakende alternatiflerini tercih etmesi, bu duruşun altını çizdi. Özellikle lüks bir markayla bir replikanın yan yana gelmesinin viral içerik konusu haline gelmesi, sahte ürünlerin bir anlamda "demokratikleşmesi" sürecini hızlandırdı. Kaliteli işçilik kabul edilse bile, lüks ürünlerin fiyat boyutunun artık makul olmayan seviyelere ulaştığı inancı, bu normalleşme trendini tetikleyen faktör oldu.

Yılın Gelini: Selena Gomez Selena Gomez, müzik yapımcısı Benny Blanco ile olan sürpriz ve sağlam ilişkisini Eylül 2025'te gösterişli bir düğünle taçlandırarak benden "Yılın Gelini" unvanını kazandı. Sade ve modern bir zarafeti yansıtan özel dikim bir Ralph Lauren gelinlikle evlendi. Elbise, zarif bir yaka kesimine sahip, vücuda oturan ve minimal detaylarla süslenmiş, klasik ama çağdaş bir silüete sahipti. Selena Gomez bu yıl edindiği Ralph Lauren kadını kimliğini gelinliğiyle taçlandırdı. Tabii yılın gelini olmasındaki ana faktör yalnızca güzelliği değildi. Zira yıllardır ilişki hayatıyla Bieber ailesi ile yarıştırılıyordu. Yıllar sonra bu dedikoduları susturan bir mutluluğa adım atması derin bir nefes aldırdı.
Yılın Düğünü: Jeff Bezos ve Lauren Sanchez Amazon'un kurucusu Jeff Bezos ve nişanlısı Lauren Sanchez'in gösterişli düğünü, yılın en ama en konuşulan sosyal olayıydı desem abartmış olmam. Gerek davetliler, gerek evlenirken Venedik'te yaşattıkları skandallarla bu evliliğin meyveleri hala yankılanıyor. Bu evlilikle birlikte dünyanın en büyük dergilerinden birini aldıkları dedikoduları ve en sonunda da MET Gala'ya ana sponsor olmuş olmaları bu birlikteliğin üzücü yansımalarıydı. Bu kadar kısa sürede geline daha fazla fayda getiren bir evlilik daha görmedim desem abartmış olmam.

2025, Sudan kökenli, Amerikalı model Anok Yai'nin kariyerinin zirvesine ulaştığı ve nihayet hak ettiği küresel övgüyü aldığı yıl oldu. British Fashion Council tarafından düzenlenen 2025 Fashion Awards'ta "Yılın Modeli" ödülünü kazanması, onun sadece moda endüstrisindeki yeteneğini değil, aynı zamanda siyahi temsiliyet konusundaki etkisini de taçlandırdı. Yai, moda dünyasına girdiği andan itibaren güçlü ve benzersiz bir duruş sergiledi. Uzun, zarif silüeti ve çarpıcı bakışlarıyla, kısa sürede en büyük modaevlerinin vazgeçilmezi oldu. Onun yükselişi, güzellik algısının yeniden tanımlanmasına, kapsayıcılığın ve siyahi temsiliyetin önemine dikkat çekti. Yai, ödülünü teslim alırken giydiği özel dikim beyaz ve fildişi saten korse stili Dilara Fındıkoğlu elbisesiyle yeterince şık olmasa da kendi güzelliği sayesinde ışıl ışıldı.

Kreatif direktör değişimlerini takiben gelen "debut" yani ilk koleksiyonlar, 2025 yılının en heyecan verici moda anlarını oluşturdu. Bu koleksiyonlar, sadece yeni giysilerin sergilendiği defileler olmanın ötesinde, yeni bir sanatçının markanın mirasını nasıl yorumlayacağını, hangi vizyonla geleceğe taşıyacağını ilan ettiği kültürel manifestolar niteliğindeydi. Bir tasarımcının ilk koleksiyonu, markanın gelecekteki ticari başarısını ve estetik yönünü belirleyen kilit anlardır. Örneğin, Jonathan Anderson'ın Dior için hazırladığı koleksiyon, markanın klasik kodlarına beklenmedik bir entelektüel ve deneysel enerji katarak, geleceğin lüks giyiminde heyecan verici bir potansiyel vadetti. Benzer şekilde, Matthieu Blazy'nin Chanel'deki ilk koleksiyonu, markanın ikonik zarafetine ve tüvit zanaatkârlığına modern, minimalist bir nefes getirdi; zanaatkârlık ve sade lüks odaklı yaklaşımı, eleştirmenler tarafından takdir topladı. Beklenenden daha fazla başarı elde eden isim ise Demna Gvasalia oldu. Gucci'deki debut koleksiyonuyla, markanın maksimalist mirasını, kendi provokatif ve sokak odaklı vizyonuyla birleştirerek, ticari olarak güçlü ve kültürel açıdan anında tanınan bir estetik yarattı. Öte yandan, yönetimsel değişimlerin kreatif kimliği sarstığı örneklere de rastlandı. Dario Vitale'nin Versace'deki etkileri olumsuz yankılandı. Valentino'dan ayrılan Piccioli'nin Balenciaga'daki debut koleksiyonu ise markanın kaderine yön değişimi yarattı ve markayı yüksek sanat ve dramatik zarafet alanına taşıdı.

2025 yılı, moda dünyasının en büyük ve en etkili isimlerinden biri olan efsanevi İtalyan tasarımcı Giorgio Armani'nin kaybıyla gölgelendi. 91 yaşında hayata gözlerini yuman "Kral Giorgio", ardında sadece devasa bir moda imparatorluğu değil, aynı zamanda modern zarafetin ve minimalist lüksün kalıcı bir mirasını bıraktı. Armani, 1970'lerde ve 80'lerde, yumuşak, akışkan silüetler ve nötr tonlarda devrim niteliğinde bir stil yarattı. Özellikle dekonstrükte ceketleri ve güçlü kadınlar için tasarladığı rahat ama otoriter takım elbiseler, moda tarihini sonsuza dek değiştirdi. Bir modaevinin sadece kıyafet üretmekten öte, bir yaşam tarzı ve bir felsefe sunabileceğini kanıtladı. Yarattığı zamansız zarafet anlayışı zamansızlık ve iyi kalite felsefesinde yaşamaya devam etti. Mirasının sonsuz olması dileğiyle...

Lüks sektörünün dışarıdan görünen ışıltısının aksine, içeride ciddi finansal ve etik zorluklarla mücadele ettiği bir yıl oldu. Küresel ekonomik dalgalanmalar, yüksek enflasyon ve jeopolitik istikrarsızlık, lüks tüketim pazarının yavaşlamasına neden oldu. Özellikle Çin gibi kilit pazarlarda tüketici güveninin azalması, birçok büyük lüks grubun kâr marjlarında düşüşe yol açtı. Talepteki yavaşlamaya rağmen, lüks markalar 2025'te maliyet artışlarını ve marka arzusu algısını korumak adına fiyatlandırma stratejilerini daha da zorlayıcı hale getirdi. Markalar, hammadde ve üretim maliyetlerindeki artışı gerekçe göstererek ürün fiyatlarını rekor seviyelere taşıdı. Bu uçuk fiyat etiketleri, markanın sadece en üst gelir grubuna hitap etme ve "özel olma" algısını pekiştirme stratejisinin bir parçasıydı. Yükselen maliyetlere rağmen işçilerin haklarını alamadığı talepleri ise büyük çelişkilere sebep oldu. Özellikle çok aranan, sınırlı sayıda üretilen veya couture parçalar için bazı lüks markalar, tüketicilerden "çift depozitolu ön ödeme" sistemi talep etmeye başladı. Bu uygulama, müşterinin parasıyla risk alan ve marka hegemonyasını artıran bir strateji olarak, etik dışı bulundu ve müşteri sadakatini zedeledi. Tüketiciler, lüks harcamalarında daha seçici ve temkinli davrandılar. Artık sadece logo taşıyan ürünler yerine, gerçek zanaatkarlığa, dayanıklılığa ve zamansız tasarıma odaklanan "değer" sunan parçalara yöneliyorlardı. Finansal zorlukların yanı sıra, 2025, lüks markaların etik ve sürdürülebilirlik konularında artan bir baskıyla karşılaştığı yıl oldu. Bu baskının ana eksenini, tedarik zincirindeki insan hakları ihlalleri ve adil olmayan çalışma koşulları oluşturdu. Lüksün yüksek fiyat etiketlerinin ardındaki düşük maliyetli üretimin gerçeği, özellikle Asya ve Doğu Avrupa'daki fason üretim atölyelerinde çalışan işçilerin düşük ücretleri ve uzun çalışma saatleri ile güvenliksiz çalışma ortamları oldu. Adil çalışma koşulları sağlama zorunluluğuyla yüzleşildi.
2025 yılı, lüks moda sektöründe bir yaratıcı direktörler kasırgası olarak anılacak. Bu dönem, modaevlerinin sadece stil değil, aynı zamanda yönetim ve vizyon istikrarını sorguladığı bir yıl oldu. Pazarın yavaşlaması ve genç tüketicinin dikkatini çekme zorunluluğu, yaklaşık 10 ila 15 büyük lüks modaevinin tepe yaratıcılık pozisyonlarında değişime gitmesine neden oldu. Böylece son yılların en yüksek kreatif direktör hareketliliği rekoru kırıldı. Markaların yeni bir "it-bag" veya "it-shoe" yaratma ve özellikle Asya pazarındaki cazibesini yeniden canlandırma ihtiyacı, bu büyük görev değişikliklerini tetikleyen ana faktörlerdendi. Bu faktörlerin başrollerinden birkaç örnek vermem gerekirse, Matthieu Blazy'nin zanaatkârlık ve kaliteye odaklanan duruşu gibi başarılar, diğer markaları da benzer bir "sessiz lüks" estetiğine yönlendirdi. Pierpaolo Piccioli'nin Valentino'dan ayrılması ise sektörde büyük bir şok etkisi yaratarak, en uzun soluklu ve başarılı kreatif ortaklıkların bile sona erebileceğini gösterdi. Versace'ye Dario Vitale'nin atanması hayal kırıklığı yarattı. Ve sirkülasyon o kadar yüksek ben bu yazıyı sizler için yazarken Vitale görevinden ayrıldığını duyurdu. Jonathan Anderson ve Demna Gvasalia gibi kilit isimler ise yeni görevlere atananlar arasında, sektörün geleceğinin yüksek sanat ve derinlikte aranacağına dair beklentileri güçlendirdi. Özetle yaşanan görev değişimleri, 2025'in moda endüstrisi için bir bekleyiş ve yeniden konumlanma yılı olduğunu kanıtladı. Tüm bu isimler arasında sınavını en iyi veren benim için Matthieu Blazy oldu. Moda endüstrisi ise benim de çok başarılı bulduğum Dior'un yeni kreatif direktörü Jonathan Anderson'ı yılın tasarımcısı olarak belirledi. Gelin değişen kreatif direktörleri hatırlayalım:
Dior: Jonathan Anderson, Loewe / JW Anderson'dan Dior'a geçti.
Balenciaga: Pierpaolo Piccioli, Valentino'dan Balenciaga'ya geçti.
Gucci: Demna Gvasalia, Balenciaga'dan Gucci'ye geçti.
Loewe: Jack McCollough ve Lazaro Hernandez, Proenza Schouler'dan Loewe'ye geçti.
Celine: Michael Rider, Polo Ralph Lauren'dan Celine'e geçti.
Blumarine: David Koma, kendi markası David Koma'dan Blumarine'e geçti.
Calvin Klein: Veronica Leoni, bağımsız bir pozisyondan Calvin Klein'a geçti.
Chloé: Chemena Kamali, bağımsız bir pozisyondan (eski Chloé çalışanı) Chloé'ye geçti.
Balmain: Antonin Tron, Atlein'den Balmain'e geçti.
Chanel: Matthieu Blazy, Bottega Veneta'dan Chanel'e geçti.
Tom Ford: Markadan Peter Hawkings ayrıldı, yerine henüz yeni bir isim açıklanmadı.