Quintin hem gastronomik deneyimi hem de sofistike atmosferiyle şehirdeki lüks yaşamın simge duraklarından biri olarak öne çıkıyor. Lüks bir market ile sofistike yemek deneyimini birleştiren bu mekan, canlı ve zarif bir ortamda otantik bir İspanyol mutfağı lezzeti arayan yerli ve turistlerin favori yerlerinden biri. Menü, İspanyol mutfağının köklerine sadık kalırken, modern Akdeniz esintileriyle yeniden yorumlanmış tabaklarla dolu. Taze deniz ürünlerinden geleneksel tapaslara, odun fırınında pişirilen etlerden mevsimsel sebzelerle hazırlanan tabaklara kadar her detay, yerel malzemelerin rafine bir sunumla buluştuğu özel bir seçki sunuyor.
The Library Wine Boutique & Cuisine, adını aldığı gibi bir kütüphane kadar dingin, bir şarap kavı kadar rafine ve bir gastronomi durağı kadar seçkin bir mekan olma özelliği taşıyor. Sofistike iç tasarımı ve kitaplarla çevrili atmosferiyle bu mekan, ilk andan itibaren ziyaretçisini büyülüyor. Mekanın şef dokunuşlarıyla hazırlanan menüsü, Akdeniz mutfağının zarif uyarlamalarıyla öne çıkıyor. Yerel malzemelerle hazırlanan çağdaş tabaklar, özenle eşleştirilmiş dünya şaraplarıyla buluşuyor. Menüdeki her lezzet, damağa hitap ederken estetik sunumuyla da göz dolduruyor. İç mekandaki loş ışıklar ve rafine müzik seçkisi, The Library'yi akşam yemeği buluşmaları ve özel kutlamalar için de ideal kılıyor.
Barselona'nın ritmik enerjisiyle Latin Amerika'nın canlı renkleri, Coya Barselona'da kesişiyor. Müzik ise mekanın nabzını tutuyor. Coya'nın mutfağı, Peru'nun zengin gastronomik mirasını Japon teknikleri ve çağdaş sunumlarla buluşturuyor. Nikkei mutfağının etkisiyle hazırlanan ceviche'ler ve paylaşımlık tabaklar; tazelik ve yaratıcılık arasında kusursuz bir denge kuruyor. Mekandaki her tabak, Peru'nun coğrafi çeşitliliğini ve duyusal derinliğini keşfetmenin en leziz yolunu vadediyor.
Rotamızı şimdi de Paris'in zamansız şıklığını ve haute couture zarafetini gastronomiye taşıyan bir adrese çeviriyoruz; Saint Laurent Restaurant. Mekan, markanın estetik DNA'sını birebir yansıtan iç mimarisiyle ilk andan itibaren büyülüyor. Siyahın asaleti, mermer detaylar ve metalik yansımalarla birleşerek son derece sofistike bir atmosfer yaratıyor. Loş ışıklar ve özel seçilmiş müzikler ise tüm bu zarafeti kusursuz bir fonla tamamlıyor. Minimalist yaklaşımı ve mevsimlik malzemeleri titizlikle tedarik etmesiyle bilinen Şef Peter Park, burada sanat ve hassasiyeti yansıtan eşsiz bir omakase deneyimi sunuyor.
Şefin yaratıcı vizyonuyla şekillenen Rüya'nın mutfağı, Orta Doğu'nun baharatlarından Akdeniz'in taze deniz ürünlerine kadar geniş bir yelpazeyi kucaklıyor. Geleneksel tarifler, çağdaş tekniklerle yeniden yorumlanırken, her tabak adeta bir sanat eseri gibi servis ediliyor. Mezelerden ana yemeklere, tatlılara kadar her detayda lezzetin ve estetiğin kusursuz uyumu göze çarpıyor. Rüya'nın iç mekan tasarımı ise modern minimalizmin yanı sıra Doğu esintilerini de ustalıkla harmanlıyor.
Zuma, havuz başı keyfini DJ performansları ve özel kokteyllerle geceye taşıyor. Londra'dan Dubai'ye kadar uzanan uluslararası kimliğiyle tanınan restoran, Mikonos'ta da aynı çizgiyi koruyor. Zuma, modern Japon mutfağı, robata ızgarası, sashimi ustalığı ve paylaşıma dayalı menüsüyle burada da başrolde. Şefin sunumu kadar estetiğiyle de iddialı olan her tabak, adeta "az ama öz" felsefesinin görsel bir temsilcisi gibi. Zuma, Ege'nin kalbi Mikonos'ta, misafirlerine adeta Tokyo'nun ruhunu hissettiriyor.
1927'den bu yana Fransız haute cuisine mutfağının ikonik temsilcilerinden Caviar Kaspia, "Kaspia by the Sea" konseptiyle ilk kez resort formatında, Maxx Royal Bodrum Resort'ta konuklarını ağırlıyor. Şeflerin ustalığıyla harmanlanan menü; havyarın siyah, altın ve kırmızı tonlarını yansıtan bir görsel şölen sunarken, her bir tabak sofistike bir gastronomi anlayışının yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Mekanın kalbinde yer alan bar ise modern ve klasik detayları buluşturan ambiyansında, havyar eşliğinde yaratıcı kokteyller sunuyor.
Lucca by the Sea, 2025 yaz sezonuna Mandarin Oriental, Bodrum'daki benzersiz konumuyla iddialı bir dönüş yaptı. Restoranın bitki bahçesinden gelen doğal aromalarla şekillenen mutfak, yaz sofralarına zarif bir canlılık katıyor. Yazdan ilham alan yaratıcı kokteyller ve içecekler; yemekle başlayan yolculuğu, geceye uzanan bir ritüele dönüştürüyor. Doğal malzemeler, modern mobilyalar ve Türk tasarımcı Rıfat Özbek'in imzalı parçalarıyla şekillenen dekorasyon, Lucca by the Sea'ye zahmetsiz bir zarafet kazandırıyor.
Scorpios Bodrum'un mutfağı ise Doğu Akdeniz'in zeytinyağlı zarafetiyle, hafif Meksika aromalarının zarif birlikteliğini sunuyor. Yerel malzemelerin öne çıktığı, doğayla uyumlu ve mevsimselliğe odaklı menü; sade ama sofistike tabaklarla hem görsel hem de damak hafızasına hitap ediyor. Gündüz, sağlıklı ve hafif tabaklarla başlayan lezzet yolculuğu, akşam saatlerinde atmosferle birlikte derinleşiyor. Gün batımının altın ışıkları altında paylaşılan yemekler, Scorpios'un kolektif ritmine dahil oluyor.
Gigi Rigolatto, bu yaz çok özel bir pop-up konseptiyle karşımıza çıkıyor. Gün boyu uzanan öğle yemeklerinden gün batımında yudumlanan içeceklere ve geceye sarkan keyifli ritüellere kadar her an, İtalyan yaşam stilinin en rafine yansımalarını sunuyor. Restoranın menüsü ise klasik İtalyan mutfağının tatlarını çağdaş bir yorumla buluşturuyor. Taze malzemenin ön planda olduğu menüde, Napoli tarzı pizzalar, imza salatalar ve zarif başlangıçlar dikkat çekiyor. Bu özel pop-up, yalnızca bu yaza özel bir kaçamak değil; aynı zamanda 2026 yazında Mandarin Oriental, Bodrum içerisinde açılacak kalıcı Gigi Rigolatto lokasyonunun da habercisi.
İtalyan mutfağının çağdaş ve zamansız yorumunu sunan Paper Moon, Bodrum Loft bünyesindeki yazlık adresiyle bir kez daha gastronomi meraklılarının radarında. Özenle hazırlanmış menüsüyle mekan, deniz kıyısında geçen bir günün ardından ya da gün batımı eşliğinde şık bir akşam yemeği için ideal bir durak olarak dikkat çekiyor. Menüde; taptaze deniz ürünlerinden elde yapılmış makarnalara, ince hamurlu pizzalardan imza risottolara kadar her tabakta kalite ve sadelik ön planda.
Mandarin Oriental, Bodrum'un atmosferinde, iki ayrı konseptle konumlanan Roka Bodrum, Japon zarafetini ve Ege'nin doğal güzelliğini aynı sofrada buluşturuyor. Roka Bodrum, farklı saatlerde farklı ruhlara hitap eden iki ayrı alana sahip. Roka Restaurant, akşam saatlerinde zarif DJ performansları ve sofistike bir ambiyans eşliğinde, gün batımından geceye uzanan bir deneyim sunuyor. Roka by the Beach ise gün boyunca deniz kenarında şık ama rahat bir atmosferde hafif öğle yemekleri ve imza kokteyllerle misafirlerini ağırlıyor. Mekanın menüsü ise Japon robatayaki mutfağının rafine lezzetlerini Bodrum'a özel dokunuşlarla sunuyor.
Şef Cihan Kıpçak imzasını taşıyan Zula, bu sezon The Bodrum Edition çatısı altında lezzetseverleri yepyeni bir deneyime davet ediyor. Sokak yemeği kültürünü fine dining dünyasının zarafetiyle harmanlayan konsept, casual ruhu ve yaratıcı mutfağıyla dikkat çekiyor. Cesur tat profilleri, paylaşılabilir tabaklar ve sıcak atmosfer; mekanı günün her saatinde yeniden ziyaret etmek isteyeceğiniz bir durak haline getiriyor. "Chef-driven street food" anlayışını benimseyen Zula, tüm bu özel lezzetlerini sokaktan ilhamla hazırlıyor.
Akdeniz ile Güney Fransa mutfağından ilham alan Parle, Bodrum'a özel hazırladığı menüsüyle, Akdeniz mutfağının taze ruhunu modern yorumlarla harmanlıyor. Parle'de akşam yemeği zarif bir atmosferde başlıyor; ilerleyen saatlerde DJ performanslarıyla yükselen ritim, mekanın eğlence kimliğini de ortaya koyuyor. Geniş dış bar alanı, Yalıkavak Marina'nın göz alıcı manzarasını izlemek için ideal. Özellikle tekneyle gelen misafirler için sağlanan doğrudan erişim, Parle'yi ayrıcalıklı kılan detaylardan.