Denizin tuzu, zeytinyağının altın rengi ve sirtakinin ritmi... Hepsi Tersane İstanbul'un kalbinde buluşuyor: MykOrini. Yakın zamanda tarihi taş binaların içinde yükselecek bu yeni adres, Ege'nin neşesini, denizin kokusunu, o masal gibi sofralarını İstanbul'a taşıyacak.

Mykonos'un geceye karışan enerjisi, Santorini'nin denize yansıyan dinginliği... İkisinin de ruhunu bu mekânda bulabileceksiniz. Sirtaki'nin ritmi kulağınıza dolarken, diğer yandan uzo sizi Ege'nin tam ortasına götürecek. Fakat burası sıradan bir "konsept restoran" değil; burası, gastronomiyi şova kurban etmeyen, lezzeti kültürle, eğlenceyi incelikle buluşturan bir sofra olacak.
Chef Pavlos KyriakisMenüye baktığımızda, gastronomi dünyasında önemli imzalar görüyoruz. Açılış öncesinde menüye katkısıyla markanın yolculuğuna prestij kazandıran Michelin yıldızlı Pavlos Kyriakis'in dokunuşları, menüye uluslararası bir vizyon kazandırıyor. Executive Brand Chef Dimitris Koumis ise işi başka bir noktaya taşıyor. Akdeniz mutfağını yalnızca yeniden yorumlamıyor; sadelikte saklı olan inceliği hatırlatıyor. Nasıl mı? Basit bir kalamar ızgara düşünün... Pek çoğumuzun gözünde sıradan bir yaz tabağı değil mi? Hayır, Koumis'in tabağında bu kalamar, denizin tuzunu, limonun ekşiliğini, zeytinyağının altın parlaklığını kusursuz bir dengeyle buluşturuyor. İşte o an, lokmaların arasında gerçekten Ege'yi duyuyorsunuz.
Chef Dimitris KoumisMykOrini, yalnızca yemek değil; bir kültür aktarımı. Sofranıza gelen otlar, çocukluğumuzun Ege köylerinden tanıdık. Mekânın dekorunda kullanılan beyaz ve mavi tonlar ise ada evlerinin ferahlığını getiriyor İstanbul'a. Sanki Haliç'in suları, bir anlığına Ege Denizi'ne dönüşüyor.

Ama en önemlisi şu: MykOrini, İstanbul'un sofistike damaklarını eğlenceden mahrum bırakmıyor. Sirtaki eşliğinde kırılan tabaklar, kahkahalarla birleşen kadehler, insanı sadece tok değil, mutlu da kılıyor. Çünkü gastronomi dediğimiz şey, yalnızca tat değil; paylaşılan bir ritüel, bir coşku, bir yaşam biçimi...

Tersane İstanbul'un tarihi duvarlarının gölgesinde, Ege'nin özgür ruhunu sofraya getiren bu yeni adres, İstanbul gastronomisinin yeni yıldızlarından biri olmaya aday. MykOrini'de yemek yemek, yalnızca bir akşam geçirmek değil; adeta kısa bir deniz tatili yapmak gibi hissettirecek.