MIT'den İstanbul'a: Aslı Gökdemir'in Sanat Yolculuğu

Birbirinden farklı kavramları sanatla bir araya getiriyor; müziği mimariye, mutfağı nörolojiye, biyolojiyi enstalasyonlara dönüştürüyor. Aslı Gökdemir, Massachusetts Institute of Technology (MIT)'nin belgeselini yayınladığı ilk Türk tasarımcı olarak “Göremediğimiz, hatırlayamadığımız veya anlayamadığımız şeyleri görsel olarak nasıl hayal ederiz?” sorusuna odaklanıyor.

YAZAR: Filiz Şeref Kulu
3 Ekim 2025 Cuma 12:05 | Son Güncellenme:
17 dakika okunma süresi

Disiplinlerarası çalışmalarını sanatına yansıtıyor ve bilimi materyal olarak kullanarak halka açık sanat eserleri ve enstalasyonlar üretiyor. 2020'de henüz tasarım ve mimarlık fakültesinde görsel iletişim tasarımı öğrencisiyken, Nobel ödüllü pek çok bilim insanını yetiştiren Massachusetts Institute of Technology (MIT)'nin düzenlediği bir yarışmada ödül kazanan Aslı Gökdemir, dört yıl sonra ise başarısının dozunu arttırarak ikinci ödülünü kazandı. Birbirinden farklı kavramları sanatla bir araya getiren Gökdemir, "MIT ve Harvard gibi kurumlarda üretmek bana 'yerelden evrensele' giden yolu gösterdi. Bu, sadece bir prestij meselesi değil; farklı kültürlerle etkileşim sanatın ne kadar evrensel ve aynı anda ne kadar yerel olabileceğini anlamamı sağladı" diyor.

Sanat yolculuğunuzun başlangıç noktasına dönersek, hikayenizin ne zaman ve nasıl yazılmaya başladığını söylersiniz?

Sanat, ruhumda hep vardı. Hep birbirinden farklı kavramları sanatla bir araya getirmekle ilgilendim. Mutfağı nörolojiye, müziği mimariye, biyolojiyi enstalasyonlara gibi... Ama dönüm noktam staj için MIT'ye kabul almamdı. Profesörüm bana MIT'nin düzenlediği "KI Image Awards"dan bahsetti; benim için ileri derece olan karmaşık bir bilimsel datayı/araştırmayı enstalasyona dönüştürmem gerekiyordu. "Ben bunu yaparım" dedim. Ardından yarışmayı kazandım ve benimle çalışmak istediler. Şu an MIT'de altıncı yılım.

Sanata olan ilginiz nereden geliyor?

Sanatın içine doğduğumu söyleyebilirim. Cıvıl cıvıl, yaratıcı bir ortamda, özellikle kadınların ağırlıkta olduğu anne tarafımdan sanatın estetik ve duygusal yanını; adrenalin tutkunu ve tasarımda yetenekli erkeklerin çoğunlukta olduğu baba tarafımdan ise teknik becerilerimi ve sanata olan cesaretimi aldığımı düşünüyorum. Hep çok düşünen, sorgulayan ve bunu en iyi sanatla ifade eden biri oldum. Ailem, bu yolculuğumda bana hem çok değerli şeyler öğretti hem de her zaman destek oldu.

Görsel tasarım ve enstalasyon sanatıyla ilgileniyor olmanın hayatınızın bütününe neler kattığını düşünüyorsunuz? Bu alanda çalışmıyor olsaydınız, sizce hayatınızda ne eksik olurdu?

Hayal edemiyorum bile. Günlük hayatta gördüğüm şeylerden kendime sürekli malzeme çıkarıyorum. Bu yüzden de gezmeyi, yeni insanlar tanımayı ve yeni tatlar denemeyi çok seviyorum. Enstalasyon sanatında karşı tarafın duyu ve duygularını harekete geçirmeyi hedef alırsınız ama öncesinde bu süreçten kendiniz geçersiniz. Olabildiğince hareketli ve renkli bir hayat yaşayıp duygu ve duyularımı besliyorum. Bazen uykumdan uyanıp fikir not ettiğim oluyor. Sürekli üretim halindeyim. Bunu benden çıkardığımızda geriye ne kalır bilemiyorum.

Bilim ve sanat arasındaki ilişkinin dinamikleri işinize nasıl yansımalar yapıyor? Bu iki alanı bir araya getirmek size ne ifade ediyor?

Bilim ve sanat benim için tek hikâyenin iki farklı dili. Bilim, bana dünyayı ölçmenin ve anlamlandırmanın yöntemlerini sunuyor; sanat ise bu verileri insanın duygusal hafızasına işleyebileceğim bir alan açıyor. Herhangi bir veriye baktığımda, onun sadece rakamlar olmadığını, geçmişin ve geleceğin aynı anda okunabileceği bir görsel koreografi olabileceğini görüyorum. Benim için bu ikisini bir araya getirmek, görünmeyeni görünür kılmak, hatta hiç var olmamış deneyimleri insanlara yaşatabiliyor olmak demek.

Kamu sanatına veri ve bilimi entegre etmek nasıl bir deneyim?

Kamu sanatına veri ve bilimi katmak, işleri sadece görsel bir şölene dönüştürmekten çok daha fazlası. Bu, hikayeyi anlatmak, kültürü şekillendirmek ve izleyiciyi düşünmeye davet etmekle ilgili. Verilerle oynamak, onları şekillendirmek, onlara karakter kazandırmak bana bir tasarımcı olarak inanılmaz bir özgürlük ve güç veriyor. Büyük ölçekli çalışmalarda bu enerjiyi yakalamak, kamuya açık alanlarda bana sanatın nabzını tuttuğumu hissettiriyor.

Bugün uluslararası bir çizgide yürüyor olmanın, hayalleriniz noktasında nasıl bir anlamı var?

Uluslararası ölçekte çalışmak, yalnızca coğrafya değil, düşünce sınırlarını da genişletiyor. MIT ve Harvard gibi kurumlarda üretmek bana "yerelden evrensele" giden yolu gösterdi. Bu, sadece bir prestij meselesi değil; farklı kültürlerle etkileşim sanatın ne kadar evrensel ve aynı anda ne kadar yerel olabileceğini anlamamı sağladı. Bununla birlikte hayalim olan dış temsil gücümü arttırmanın ve MIT'nin belgeselini yayınladığı ilk Türk tasarımcı olmanın da gururunu yaşıyorum tabii.

"Göremediğimiz, hatırlayamadığımız veya anlayamadığımız şeyleri görsel olarak nasıl hayal ederiz?" sorusunu düşündürten çalışmalarınızın, sanata katkı boyutunu nasıl ifade edersiniz?

Çalışmalarımın genel gövdesine bakacak olursak, vermek istediğim tek mesaj bu. 2011'de abimi kaybettikten sonra zaman içinde hatırlayamadığım şeyler oldu. Hatırlayamadığım görsel, işitsel anılarımı zaman içinde kaybetmeye başladım. Abim fotoğraf çektirmeyi çok sevmediği için elimizde son yıllara ait çok az fotoğraf vardı. Bu refleksle tasarladığımı yeni yeni fark ediyorum. Bir süredir tasarladığım projelerin açık bir şekilde ortak bir amacı ve mesajı var; göremediğimiz, hissedemediğimiz ve anlayamadığımız şeyleri somut olarak ortaya koymak, onlara dönüp tekrar bakabilmek. İnsan hafızası önce dokunma ve koku gibi anıları, sonra işitsel ve görsel anıları, en son da duygusal anıları unutuyor. Bu süreç herkes için farklı ilerleyebiliyor; ama fotoğraflar, videolar gibi hatırlatıcılar, anılarımızı canlı tutmaya yardım ediyor. Yaşadığımız, deneyimlediğimiz anları kaybetmeme ve somutlaştırma için tasarlamaya, projeler geliştirmeye başladım. Biyoloji ile ilgili çalışmalarım da yine gözle göremediğimiz ve gözümüzde canlandıramadığımız senaryolar üzerineydi. Bu da sanata, "bilinmeyeni deneyimletme" gibi nadir bir katkı sunuyor.

Çok disiplinli çalışıyorsunuz; dijital sanat, heykel, resim, fotoğraf ve video... Yaptığınız işi siz nasıl tanımlıyor, bu işe nasıl bir anlam yüklüyorsunuz?

Benim için sanat, tek bir malzemeye veya tekniğe sadık kalmaktan ziyade, doğru fikri ve mesajı en iyi hangi medyumun anlatacağını seçmek. Bazen bu bir heykel oluyor, bazen interaktif bir dijital proje. Her proje, malzemesini kendisi belirliyor.

Sanat ve teknoloji arasındaki sınırların bulanıklaştığı günümüzde, gelecekte sanatın nasıl bir evrim geçireceğini düşünüyorsunuz?

Teknoloji, sanatın sadece üretim araçlarını değil, anlam katmanlarını da değiştiriyor. Yapay zekâ, biyoteknoloji, veri sanatı... Bunlar sadece araç değil, aynı zamanda konu. Gelecekte sanatçının rolü, teknolojiye yön vermek kadar onun etik ve insani boyutlarını tartışmaya açmak da olacak bence.

Gençlerin sanatla olan bağı hakkında nasıl gözlemleriniz var?

Yeni nesil, sanatın tüketicisi değil üreticisi olmayı daha çok istiyor. Sosyal medya, gençleri sadece izleyici olmaktan çıkarıp doğrudan üretici pozisyonuna getiriyor. Bu harika ama aynı zamanda "derinleşme" meselesini daha da önemli kılıyor.

Dünyada en sevdiğiniz sanat rotaları hangileri?

New York'taki The Met, Londra'daki Tate Modern ve Venedik Bienali... Ama en ilham aldığım yerler genelde büyük müzeler değil; küçük bağımsız galeriler ve kamusal alanlarda denk geldiğim deneysel işler.

Son dönemde keşfettiğiniz, genç sanatçılar arasında takip ettiğiniz isimler kimler?

Büyük bir Brian Donnelly (KAWS) hayranıyım. Ryoichi Kurokawa, Carsten Höller, Chiharu Shiota yakından takip ettiklerimden. Türkiye'de genç kuşaktan Ertuğrul Güngör, Faruk Ertekin ve Metin Alper Kurt'un işleri ilham verici. Ayrıca biyosanat alanında çalışan Joe Davis'in genç asistanlarının üretimlerini de ilgiyle takip ediyorum.

Sonbahar sanat gündeminiz belli mi, programınızda neler var?

İstanbul'da kurmayı planladığım tasarım stüdyosunun hazırlık sürecindeyim. Ayrıca hem Türkiye hem Amerika'da birkaç kamusal alan projesi için enstalasyon tasarımları geliştiriyorum. Bu sonbahar, yeni projelerim için hem atölye hem de saha çalışmalarıyla oldukça yoğun geçecek. Aslında bilimle yolum tamamen tesadüfen kesişti. Ama moda ve eğlence her zaman benim alanımdı. Bilimsel altyapımla o alanda enstalasyonlar yapmaya devam edeceğim.

EN ÇOK OKUNANLAR

Yılın Trendi: Doğal Saç Şekillendirme

Yılın Trendi: Doğal Saç Şekillendirme

9 dakika okunma süresi
Evrensel Moda Dili

Evrensel Moda Dili

2 dakika okunma süresi
Bong Joon-ho'nun En İyi Filmleri

Bong Joon-ho'nun En İyi Filmleri

9 dakika okunma süresi
Kaderin Kesiştirdiği İki Hayat

Kaderin Kesiştirdiği İki Hayat

1 dakika okunma süresi
Netflix'te İzlemeniz Gereken 14 Müzikal Film

Netflix'te İzlemeniz Gereken 14 Müzikal Film

13 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

The White Lotus'un Parlayan Yıldızı: Aimée Lou Wood

The White Lotus'un Parlayan Yıldızı: Aimée Lou Wood

Esas Oğlan Dizisinin Gala Gecesi!

Esas Oğlan Dizisinin Gala Gecesi!

Selena Gomez'in Moda İmzası Mabel Mora'da Yaşıyor

Selena Gomez'in Moda İmzası Mabel Mora'da Yaşıyor

Tuba Ünsal ve Burcu Baldouf İle "İyileşme Yolculuğu"

Tuba Ünsal ve Burcu Baldouf İle "İyileşme Yolculuğu"

18 Eylül Balık Tutulmasının Burçlara Etkileri Neler?

18 Eylül Balık Tutulmasının Burçlara Etkileri Neler?

Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası'nın 2024 Edisyonu

Deniz Kızı Kadın Yelken Kupası'nın 2024 Edisyonu

Golf'ün 50 Yıllık Zaman Tüneli

Golf'ün 50 Yıllık Zaman Tüneli

Kırmızı Çocuklar Derneği'nin Yeni Üyesi: Kırmızı Karavan

Kırmızı Çocuklar Derneği'nin Yeni Üyesi: Kırmızı Karavan

Bodrum'dan Yaz Manzaları

Bodrum'dan Yaz Manzaları

Stalantis'ten Önemli Ziyaret

Stalantis'ten Önemli Ziyaret

Ege'de İçsel Yolculuk

Ege'de İçsel Yolculuk

Ahu Yağtu ile Kelime Oyunu

Ahu Yağtu ile Kelime Oyunu