Moda ve mimari iki ayrı alan gibi görünseler de, temelde hepsi insanın yaşadığı dünyayı biçimlendirme arzusunun farklı dillerle ifadesi niteliğindeler. Kimi zaman bir binanın çizgileri bir tabloya dönüşür, kimi zaman bir sanat eseri bir giyilebilir objeye ilham verir. Ve bazen, bu disiplinler tam da olması gerektiği gibi bir araya gelir; birbirinden beslenir, birbirini dönüştürür. İşte bu karşılaşmaların en rafine örneklerinden biri, 2015 yılında Max Mara ve Renzo Piano Building Workshop arasında kurulan iş birliğinde hayat buldu.
RPBW, 1981'de Renzo Piano tarafından kurulmuş, çekirdeğini Genova ve Paris ofisleriyle oluşturan uluslararası bir mimarlık pratiği. Vizyonu gereği imarinin sadece fiziksel yapılar inşa etmekle sınırlı kalmadığı bir düşünce sistemine dayanıyor. Renzo Piano'nun kendisi de bu yaklaşımı "hafiflik", "şeffaflık" ve "insan odaklılık" gibi kavramlarla beslemiş. Paris'teki Centre Pompidou, Londra'daki The Shard ve tabii ki New York'taki Whitney Amerikan Sanatı Müzesi, bu yaklaşımın mekâna dönüşmüş hali diyebiliriz. Bu yüzden her biri bir yapıdan ziyade bulunduğu çevreyle etkileşime geçen, yaşayan birer organizma. Sorumuzsa şu: Mimarlıkla insan arasındaki bu diyalog, modayla da kurulabilir mi? Max Mara'nın bu soruya verdiği cevap, işte Whitney Bag oldu.
New York'un Meatpacking District'inde yükselen Whitney Amerikan Sanatı Müzesi'nin açılışı, 2015 yılında hem kültür dünyasında hem de moda dünyasında da iz bıraktı. Max Mara'nın, RPBW ile iş birliği sonucu tasarladığı Whitney Bag, bu açılışla eş zamanlı olarak tanıtıldı. Ancak burada sadece bir lansmandan ziyade mimari çizgilerin moda diline çevrildiği bir yaratım sürecinden söz ediyoruz.
Çantanın beş nervürlü yapısı, müzenin dış cephesini oluşturan metal panellerin yapısal tekrarını çağrıştırıyor. Deri yüzeyindeki metalik tonlama, binanın dış yüzeyini yansıtırken; iç kısmındaki canlı kırmızı napa deri astar, RPBW'nin projelerinde sıklıkla karşımıza çıkan "içsel dinamizm" fikrini moda nesnesine taşıyor. Üstelik her çantanın içinde yer alan "Designed by Renzo Piano Building Workshop" damgası, bu objeyi bir moda aksesuarından çok daha fazlası haline getiriyor. O artık, taşınabilir bir mimari belge; gündelik yaşama sızmış bir tasarım hafızası.
On yıl içinde Whitney Bag; yalnızca estetik bir beyandisiplinler arası diyaloğun bir sembolü haline geldi. Paris Musée des Arts Décoratifs ve New York Fashion Institute of Technology gibi müzelerin kalıcı koleksiyonlarına dahil edilmesi de bunun bir göstergesi. Çünkü Whitney Bag; zamansızlığı biçimle değil, fikirle kuran tasarımlardan biri. Fonksiyonla estetik arasında bir denge kurarken, kültürel ve sanatsal referanslara da sırtını yaslıyor.
Whitney Bag'in 10. yılı, yalnızca bir tasarım nesnesinin hem ömrüne hem de onun arkasındaki düşünsel bağlara da ışık tutuyor. Kutlamalar, Nisan ayında Milano'da Salone del Mobile sırasında özel vitrin enstalasyonlarıyla başladı ve ardından Paris, Londra, Tokyo gibi şehirlerdeki Max Mara amiral mağazalarına yayıldı. Son durak ise, 20 Mayıs'ta New York'taki Whitney Gala oldu. Bu dünya turu; çantanın ve onun temsil ettiği kültürel bağlamın kutlamasıydı aslında.
10. yıla özel olarak, ilk üretim modelin limitli sayıda yeniden yorumlandığını görüyoruz. Bu yeni edisyon; pudra pembesi, altın, camel, okyanus mavisi, haki gibi renklerle zenginleşiyor, altı farklı boy seçeneğiyle fonksiyonel bir genişleme sunuyor. Her biri sınırlı sayıda üretilen bu çantalar, hem estetik hem de koleksiyon değeri taşıyor. Ancak esas değer, bu çantaların taşıdığı düşünsel ve kültürel referanslarda gizli.
Max Mara'nın Whitney Bag ile yaptığı şey; modayı mimari ve sanatla eş düzlemde ele alabilen bir vizyon ortaya koymak. Disiplinler arasındaki sınırları silikleştiren bu yaklaşım, bugünün moda anlayışına dair de çok şey söylüyor. Yüzeyin ötesine geçen, yapının içini ve bağlamını önemseyen, sessiz ama derin bir estetik anlayışı. On yıl boyunca karakterinden ödün vermeyen bu çanta, her yeni üretimiyle farklı bir hikâyeye evriliyor. Ancak özü hep aynı kalıyor: Düşünülmüş, hissedilmiş, inşa edilmiş bir tasarım.
Fotoğraflar: Max Mara'nın izniyle