SANATORIUM GENÇ SANAT GALERİSİ

Galerilerin sanatçılara sağladığı faydaları sorgulayarak, onlara ihtiyaçları olmadığını kanıtlamak amacıyla bir sanat inisiyatifi olarak kurulan SANATORIUM, bugün bir galeri olarak sağlam adımlarla yoluna devam ediyor.  

21 Haziran 2018 Perşembe 14:18 | Son Güncellenme:
8 dakika okunma süresi

Berin SOMAY – berin.somay@alem.com.tr
Fotoğraflar: Doruk SEYMEN ve SANATORIUM

Kurulduğu günden bu yana ulusal ve uluslararası alanda pek çok yetenekli sanatçıyı temsil eden SANATORIUM, kendini ‘genç bir galeri’ olarak tanımlıyor. Temelleri 2009 yılında bir sanat inisayitifi olarak atılan ve Eylül 2011’den bu yana galeri olarak hizmet veren mekanda, bugüne kadar 40’tan fazla karma ve kişisel sergi yer aldı. 24 Mayıs’tan beri Çağla Köseoğulları’nın ‘Karanlık Dönerken’ adlı solo sergisine ev sahipliği yapan galerinin direktörü Adnan Yerebakan ile SANATORIUM’u, kuruluş misyonlarını ve Türkiye’de çağdaş sanatın geldiği noktayı konuştuk.

Bir inisiyatif olarak kurulan ve sonrasında galeriye dönüşen SANATORIUM’un hikayesinden bahseder misiniz? SANATORIUM nasıl çıktı ortaya?
SANATORIUM’un kurulduğu zamanlarda ben yoktum ama inisiyatifi kuran insanlardan duyduğum kadarıyla, kendi yorumumla size hikayesini anlatacağım. SANATORIUM, sekiz sanatçı tarafından, bir sanatçı inisiyatifi olarak kuruldu. Sanatçı inisiyatifi, sanatçıların bir araya gelerek kendi işlerini diğer insanlarla paylaşabileceği bir mekandır. İnisiyatifin kurulmasındaki temel amaç şuydu: Galerilerin sanatçılara sağladığı faydaları sorgulayıp, onlara ihtiyaçları olmadığını kanıtlamak. Bu inisiyatif çok önemli sergiler açtı. Ancak zamanla sanatçıları ekonomik olarak tatmin etmediği için kuruculardan birkaçı başka galerilerle çalışmaya başladı. Son dönemlerde de SANATORIUM inisiyatifini galeri haline çeviren Feza Velicangil’dir. Kendisi sanatçı adayı olarak bu inisiyatife katılmış, daha sonra da galericilik yapmak istediğine karar verip diğer sanatçıların da izniyle SANATORIUM’u bir sanat galerisine çevirmiş. Aslında hiçbir zaman inisiyatif ruhu bozulmamış. Şu an hala inisiyatif zamanından gelen aktif sanatçılarımız var. 

SANATORIUM diğer çağdaş sanat galerileri arasında nasıl konumlanıyor? Temel misyonunuz nedir?
SANATORIUM’un bir inisiyatiften geliyor olması, biraz daha deneyselliğe açık olduğunu gösteriyor. Sanat galerileri ister istemez ticari mekanlara dönüşüyor ve daha çok satılabilir sanat eserleri sergilemeyi tercih ediyorlar. SANATORIUM, bu noktada biraz daha kendini inisiyatife yakın tutmaya çalışıyor. Biz de Avrupa’daki sanat galerileri gibi sanatçılarımızın işlerini en iyi şekilde sergileyebilmek için bütün imkanlarımızı kullanıyoruz. Fotoğraf çekimlerimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyor, sergi metinlerini düzgün bir şekilde yazmaya özen gösteriyoruz. Bu noktada ideal bir yerdeyiz diyebilirim. Ağırlıklı olarak genç sanatçılarla çalışıyoruz. Burada genç sanatçılar derken sadece yaşla alakalı konuşmuyoruz. ‘Genç’ tanımlamasını kariyer olarak ele almak gerekiyor. Bizim misyonumuz, bu sanatçıları Avrupa’da daha görünür hale getirmek, onların kariyerlerini planlarken danışmanlık vermek ve daha sonra onların sanat eserlerini doğru fiyatlamayla alıcıya ulaştırmak. Bir yandan da sadece sanat eseri satıyormuşuz gibi düşünmemek lazım. Aslında sanat galerileri kendi sanatçılarına, hatta kendi sanatçısı olmayan sanatçılara da fon bulmaya çalışır. Esas amacımız fon bulmak. Buradaki temel fark, koleksiyonerleri fonlama üzerine destek vermeleri için ikna etmek. Bu durumda onlara bir şey ‘beğendirmek’ durumunda da kalmıyoruz. ‘Bu galeri iyi işler yapıyor ve gelecekte potansiyeli olan sanatçılar için bu fonlar değerlendiriyor’ diyerek, sponsorlar kazanmak istiyoruz. Galeri sanatçıyı her zaman destekler, ama başka insanlardan da ek destek bulmaya çalışır. 

Türkiye’de çağdaş sanata ilgi nasıl sizce? 
Türkiye’de her şey çok hızlı değişiyor. Özellikle sosyal medya ve Instagram’ın bu kadar etkinleşmesiyle herkes farklı şeylerle ilgilenmeye başladı. Ama burada yüzeyselleşme sorunuyla yüzleşiyoruz. Türkiye’de çoğu insan çağdaş sanatla yılda bir kez de olsa karşı karşıya geliyordur. Örneğin Contemporary Istanbul sanat fuarındaki insanları izlediğiniz zaman çoğunlukla sadece selfie çeken insanlar görürsünüz. Orada aslında gerçekten istenen bir etkileşim yoktur. Yoğun bir ilgi varmış gibi gözükür ama gerçekten ilgilenen insan sayısı çok azdır. İnsanlar, sanat eserleriyle iletişime geçmeye çalışmıyorlar. Eserin güzelliği ve çirkinliği ile daha çok ilgileniyorlar. Sanatı, tüketim ürünü gibi kullanıyorlar. Biz galeri olarak bunun bir tüketim değil, üretim kültürü olduğunun altını çiziyoruz. 

Farklı disiplinlerden gelen başarılı sanatçıları temsil ediyorsunuz. İş birliği yapacağınız sanatçıları hangi kriterler üzerinden belirliyorsunuz?
Günümüzün sanatı, disiplinlerin farklı olmasıyla da ilgilenmiyor artık. Mesela resim sanatı tek bir disipline ait olduğu için günümüzde artık ‘ressam’ kelimesi pek kullanılmıyor. Genel olarak ‘sanatçı’ diye hitap edilerek daha üst bir kümede toplanıyorlar. Biz, sağladığımız fon sonucunda sanatçılarımız ileride iyi bir noktaya gelecekler mi diye bakıyoruz. Her ne kadar ticari bir galeri de olsak, burada işin ekonomik boyutundan bahsetmiyorum. Dünyada diğer sanat kurumları tarafından değer verilecek, karşılığı olacak bir noktaya getirebileceğimiz özgün sanatçıları seçiyoruz. Sanatçının olaya bir bilim insanı gibi yaklaşmasını bekliyoruz aynı zamanda. Tamamen içgüdüsel kısmı da reddetmiyoruz ama ciddi bir eğitim alınması gerekiyor. Sanatçının sürekli kendini entelektüel olarak beslemesi gerek. Bunu işe bakarak değil, sanatçıyı tanıyarak anlayabilirsiniz. 

EN ÇOK OKUNANLAR

Kaderin Kesiştirdiği İki Hayat

Kaderin Kesiştirdiği İki Hayat

1 dakika okunma süresi
Bong Joon-ho'nun En İyi Filmleri

Bong Joon-ho'nun En İyi Filmleri

9 dakika okunma süresi
Evrensel Moda Dili

Evrensel Moda Dili

2 dakika okunma süresi
Yılın Trendi: Doğal Saç Şekillendirme

Yılın Trendi: Doğal Saç Şekillendirme

9 dakika okunma süresi
Netflix'te İzlemeniz Gereken 14 Müzikal Film

Netflix'te İzlemeniz Gereken 14 Müzikal Film

13 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Geleneksel Koleksiyonda Dijital Dönüşüm

Geleneksel Koleksiyonda Dijital Dönüşüm

Sanatın Çok Katmanlı Yüzü

Sanatın Çok Katmanlı Yüzü

Refik Anadol'un “Sense of Healing” Eseri İlk Kez İstanbul'da

Refik Anadol'un “Sense of Healing” Eseri İlk Kez İstanbul'da

İpekler, Taçlar ve İhtişam: Marie-Antoinette Style Londra'da

İpekler, Taçlar ve İhtişam: Marie-Antoinette Style Londra'da

Türkiye'nin Sanat Nabzı Şehirler ve Sergiler Arasında Atıyor

Türkiye'nin Sanat Nabzı Şehirler ve Sergiler Arasında Atıyor

“Üç Ayaklı Kedi”: 18. İstanbul Bienali Şehri Sanatla Birleştiriyor

“Üç Ayaklı Kedi”: 18. İstanbul Bienali Şehri Sanatla Birleştiriyor

Aralık 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Aralık 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Annie Leibovitz'in Harikalar Diyarı

Annie Leibovitz'in Harikalar Diyarı

Kasım 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Kasım 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Ekim 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Ekim 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Kuşların Şiirsel Güzelliği

Kuşların Şiirsel Güzelliği

Paris'te Bir Amerikalı: John Singer Sargent

Paris'te Bir Amerikalı: John Singer Sargent