Emma Stone, sadece güzelliği ya da kırmızı halıdaki şıklığıyla değil, oyunculuğundaki cesur seçimlerle de aklımıza kazındı. Hollywood'un "her şeyi yapabilirim" diyen yüzlerinden biri o. Kimi zaman hırslı bir tenisçi, kimi zaman karanlık bir bilim kurgu karakteri ya da caz tutkunu bir sanatçı... Ve hepsinde çok inandırıcı. Bu yazıda, Emma Stone'un en iyi filmlerini mercek altına alıyoruz. Hem sinema dünyasının hem de izleyicisinin gözümüzde ayrı bir yer edinmiş bu yapımların her biri, Emma Stone'un ne denli çok yönlü bir oyuncu olduğunu da kanıtlıyor.
Alejandro G. Iñárritu'nun sinema tarihine geçen bu çarpıcı filmi, zamanında neredeyse her ödül töreninden eli dolu döndü. Michael Keaton'ın başrolünde olduğu film, eski bir süper kahraman oyuncusunun yeniden sahnelere tutunma çabasını anlatıyor. Ama bu filmde asıl sürprizlerden biri de Emma Stone! Oyuncu, filmde Keaton'ın kızı Sam'i canlandırıyor; rehabilitasyondan yeni çıkmış, hayata ve babasına karşı öfkeli, ama derinlerde çokça kırgın bir genç kadın. Sam karakteri öyle iyi yazılmış ki, Emma Stone'un oyunculuğu sahici bir yumruk gibi çarpıyor. Bu filmde Stone'un oyunculuğu bir dönüm noktası gibi. Dramatik sahnelerdeki inceliği ve kırılganlığı, filmin temposuna büyük katkı sağladı.
Damien Chazelle'in modern müzikal şaheseri La La Land'de Emma Stone, sadece bir oyuncu değil, âdeta filmin kalbi. Mia karakteri, Hollywood'da oyuncu olmaya çalışan ama türlü zorluklarla boğuşan bir genç kadını anlatıyor. Emma Stone, Mia'ya o kadar içten bir gerçeklik katıyor ki, sanki onunla aynı kafede kahve servisi yapmışız gibi hissediyoruz. Ryan Gosling ile olan kimyası ise ekranı adeta büyülüyor. Stone bu rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu Oscar"ını da kazandı. Bu film, sadece bir aşk hikâyesi değil; hayaller, fedakârlık ve kayıplar hakkında dokunaklı bir anlatı. Emma'nın gözlerindeki umut ve hayal kırıklığı arasındaki o ince çizgi ise filmi unutulmaz kılıyor.
Yorgos Lanthimos'un çılgın vizyonuyla Emma Stone'un cesur performansı birleşince ortaya sıradışı bir sinema deneyimi çıkıyor. Poor Things, ölü bir kadının tekrar hayata dönmesini ve "yeniden büyümesini" anlatıyor. Evet, tam anlamıyla farklı bir yetişkinlik süreci! Stone burada Bella Baxter karakterine hayat veriyor. Hem çocuksu hem bilge, hem naif hem de özgürlük arayışında... Film boyunca Bella'nın değişimini izlemek, Emma Stone'un oyunculukta ne kadar korkusuz olduğunu tekrar tekrar gösteriyor. Cesur sahneleri, derin diyalogları ve görsel çılgınlıklarıyla Poor Things, alışılmışın dışında bir deneyim. Açıkçası filmi izledikten sonra bir süre sindirmek gerekiyor. Bu yapım, Emma Stone'un kariyerindeki en riskli ama en başarılı rollerden biri. Zaten bu rolüyle "En İyi Kadın Oyuncu Oscar"ını da ikinci kez kazanarak tarih yazdı.
Gerçek bir hikâyeye dayanan Battle of the Sexes, 1973'te gerçekleşen efsanevi tenis maçı üzerinden kadın haklarına ve eşitliğe dair güçlü bir mesaj veriyor. Emma Stone, tenis efsanesi Billie Jean King'i canlandırıyor ve fiziksel olarak da rolüne müthiş hazırlanmış. Stone, o dönemin ataerkil sistemine karşı tüm direnişi temsil ediyor. Billie Jean karakterine o kadar içten bir yaklaşım sergiliyor ki, izlerken sık sık "bu rolü ondan başkası oynayamazdı" dedirtiyor. Film, sporun ötesine geçip toplumsal bir portre çizerken, Emma Stone'un performansı da izleyiciyi duygusal anlamda epey yakalıyor.
Bir anti-kahramanı bu kadar sevmemiz mümkün müydü? Cruella sayesinde oldu! Emma Stone, Disney'in o meşhur kötüsü Cruella de Vil'in gençliğine hayat veriyor ama klişelere düşmeden, karakteri yeniden yaratıyor. Moda tutkunu, isyankâr, zeki ve biraz da delilik sınırında bir Cruella izliyoruz. Stone, bu karakteri öyle bir içselleştirmiş ki, zaman zaman kötülük bile ona yakışıyor. Kostümler efsane. Londra sokaklarında geçen moda savaşları, dönemin müzikleri ve tabii ki Emma Stone'un enerjisiyle Cruella, görsel bir şölene dönüşüyor.
Woody Allen'ın klasik felsefi sorulara eğildiği bu filmde Emma Stone, Joaquin Phoenix ile birlikte başrolde. Film, ahlak, adalet ve varoluş üzerine kara bir komedi gibi ilerliyor. Emma burada üniversite öğrencisi Jill karakterini canlandırıyor. Phoenix'in canlandırdığı profesör Abe ile olan ilişkisi üzerinden gelişen olaylar, klasik bir suç hikâyesinden çok daha fazlasını anlatıyor. Stone'un karakteri sorgulayıcı, zeki ve meraklı. Özellikle filmin ikinci yarısındaki gerilim dozu artınca Stone'un performansı da parlamaya başlıyor. Bu film, diğerleri kadar popüler olmasa da, atmosferi ve oyunculuğu sevenler için güzel bir keşif olabilir.
Emma Stone'un filmografisine baktıkça, onun oyunculuktan daha fazlasını sunduğunu görüyoruz. Listedeki her film, Stone'un başka bir yönünü yansıtıyor ve onu neden bu kadar çok sevdiğimizi hatırlatıyor. Emma Stone, sadece döneminin değil, sinema tarihinin en parlak isimlerinden biri. Ve bu liste, onun daha birçok iyi filmle karşımıza çıkacağının da bir işareti gibi.
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye, ALEM Dergisi Arşiv