HEYKELLERİNDE KADININ GÜCÜNÜ ANLATAN SANATÇI EMEL VARDAR

“Venedik Bienali kapsamında düzenlenen ve İtalya’nın çok önemli küratörlerinin organize ettiği bir sergide ben de eserlerimi sundum. Orada basın sergimden çok güzel bahsetti. Bu Türkiye için de güzel bir olay, bu yüzden çok önemsiyorum.”

5 Ağustos 2015 Çarşamba 12:07 | Son Güncellenme:
9 dakika okunma süresi

Emel Vardar, heykellerinde değişik malzeme ve farklı teknikler uygulayarak kadın konusunu işliyor.  Heykelleriyle kadını anlatırken kadın güzelliğinin yalnızca fiziksel bir güzellik olmadığının altını çizen sanatçı, heykellerinde kadının içsel dünyasının zenginliğinin önemini vurgulamaya çalışıyor ve bu güzel duyguların yoğunluğunun da “Kadının Gücü” olduğuna inanıyor…
Öncelikle sizi tanıyalım?
Ressam ve Heykeltıraşım, sanat hayatıma resim yaparak başladım. Deniz tutkunu olduğum için uzun yıllar deniz konulu resimler yaptım. İlerki yıllarda deniz resimleriyle bütünleşen kadın heykelleri yapmaya başladım. Türkiye’de ve yurt dışında pek çok sergi açtım. Ve hala çalışmalarımı bu tempoda devam ettiriyorum.


Heykel çalışmalarınıza nasıl başladınız?
Bir arkadaşım benim büstümü yapıyordu. Ben de çok heyecanlandım o anda karar verdim ‘Ben de heykel yapabilirim’dedim ve başladım heykel yapmaya… O günden bu güne heykel yapmaya devam ediyorum.
Heykellerinizde  kadın tasvirleri önemli bir yer tutuyor. Bunun hakkında neler söylemek istersiniz?
Heykellerimin konusu kadın. Kadını anlatmak istiyorum ama anlatırken sadece fiziksel güzelliğini değil, içsel dünyalarını, zenginliklerini vurgulamak istiyorum. Onların bu duygularını, içsel dünyalarının zenginliğine kadınların gücü diyorum. 

Kadın heykelleri yapan bir sanatçı olarak, ülkemizde kadına şiddet konusunda ne söylemek istersiniz? 
Kadın konusunu işlemeyi bu yüzden çok önemsiyorum. Gerçekten dünyada aynı zamanda bizim ülkemizde şiddet olayları artarak devam ediyor. Bu bizi derinden yaralıyor. Ben heykellerimde kadınları anlatırken adeta bir koruma altına  alıyorum ve toplumda onun ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bütün gayretim bu.
Heykellerinizde hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?
Heykellerimi yaparken değişik malzemeler kullanmayı seviyorum. Heykel yapımında çok değişik malzemeler kullanabilirsiniz. Etrafınızda gördüğünüz her şeyle heykel yapabilirsiniz. Ama ben genellikle bronz ve cam üzerinde çalışıyorum. Paslanmaz çelik heykellerim var onlarda da lazer teknolojisi uyguluyorum. 

Yurt dışında da sergiler düzenliyorsunuz,  kıyaslama yaparsanız  nasıl farklılıklarla karşılaştınız?
Benim sergilerim yurt içinde ve yurt dışında yoğun olarak devam ediyor. Ama yurt dışında izleyici daha yoğun oluyor. Bu bariz bir fark. 
Yurt dışına açılmanız nasıl oldu?
New York’ta çok önemli bir sanat fuarı var onu izlemeye gidiyordum. Orada hiç Türk sanatçının ve galerisinin olmadığını görünce çok üzüldüm. Bu anlattığım tabii 15-20 sene önce… Sonra yavaş yavaş karar vermeye başladım. ‘Neden olmasın?’… Ve en sonunda 28 heykelimle bir kişisel sergiyle katıldım. Sergim Avrupa’da  önemli art direktörlerinin dikkatini çekti. İşlerim ve yurt dışı çalışmalarım başladı. Yoğun bir şekilde de devam ediyor. Bununla birlikte çok önemli sergilerimiz var mesela Çin’de Yasak Şehir’de Saray Müzesi’nde açılan sergim müthişti… Çünkü Çin biliyorsunuz harika birikimi olan bir yer. Saray Müzesi çok önemli. İki kez orada sergiye katıldım. Bir kez de Şehircilik Müzesi’nde yaptığımız sergi çok önemliydi. 

Tepkiler nasıldı peki?
Çok güzel tepkiler geldi. Hatta Çinliler uzun süre orada kalmam için teklif gönderdi. Fakat Türkiye’deki çalışmalarımı bırakamayacağım için gidemedim. Türkiye’de yaşıyorum ama bütün bağlantılarım yurt dışında, biraz zor oluyor tabii.
Türkiye’de ve dünyada heykel sanatımızı nasıl görüyorsunuz?
Şimdi bizim Türk sanatçıları ile dünya sanatçıları aynı. Hiçbir farkımız yok. Sanat ortamından dolayı kaynaklanan değişikliğimiz var tabii. Mesela müze sayısı, bu sayının artması gerekiyor ülkemizde. Bugün artık kabul ediliyor ki en kalıcı eğitim görsel olan eğitim… Hatta üniversiteler şimdi müzelerle ortaklaşa çalışmalar düzenliyor. Anaokulundan itibaren çocukların müzelerini, sanat galerilerini gezmesi gerekiyor. Sanat eleştirmenlerinin sayısının artması gerekiyor. Büyük şehirlerde sıkışmış olan bu sanat etkinliklerinin Türkiye kapsamında yayılması gerekiyor. Bu da tabii devletin kültür projesiyle gerçekleşebilir. Yoksa izleyici geliyor, ne kadar sergi açarsak açalım bizi izleyecekler ama böyle bir ortam oluşması gerekiyor. Benim için farklılıklar bunlar…
Geçmişte yurt dışında katıldığınız  sergilerden ve yeni sergi projelerinizden bahseder misiniz?
Geçmişte  Amerika’da, Avrupa’da katılmış olduğum, bienaller, sanat fuarları var. Önümüzde gerçekleşecek sergimden bahsedeyim, Ağustos’un 1’inde, Datça’da  Uluslararası  Knidos Kültür ve Sanat  Akademisi’nde bir sergim olacak. 5’incisi düzenlenecek bir sanat etkinliği, 3 senedir de ben katılıyorum. Buraya katılırken biliyorsunuz eserlerimde kadını anlatıyorum yine göreceksiniz, özel olarak tasarladığım sıcak camdan serbest şekillendirmiş olduğum cam heykellerim var. Orada tekneler var, ‘Umuda Yolculuk’ diyorum onlara da. Bu akademiyi Datça’da parlayan bir yıldız olarak görüyorum ben. Biliyorsunuz tarihi ile çok ünlü bir yer ve uluslararası boyutta çalışmaları, Türk sanatçılar için çok önemli. Daha sonra Floransa Bienali’ne katılacağım.Geçtiğimiz yıllarda da Venedik Karnavalı sırasında belediyenin düzenlemiş olduğu sergi çok hoş oldu. Arkasından Venedik Bienali kapsamında düzenlenen ve İtalya’nın çok önemli küratörlerinin organize ettiği bir sergide ben de eserlerimi sundum. Çok güzel oldu, şöyle ki: Yurt dışında sergi yaptığınız zaman öncelikle Türk kimliğiniz öne çıkıyor. Orada basın sergimden çok güzel bahsetti. Bu tabii Türkiye için de güzel bir olay bu yüzden çok önemsiyorum. 
Bir sergi veya heykel çalışması ne kadar zamanınızı alıyor?
Heykelleri tasarladıktan sonra yapım süresi ebadına göre değişiyor. Büyük bir heykel olursa çok uzun zaman olabilir ama genellikle 3-4 ay gibi bir sürede bitirmiş oluyoruz. Kişisel sergilerin hazırlanması ise çok uzun bir zaman alıyor. İyi bir kişisel sergi açmak için birkaç sene uğraşmanız gerekiyor. 
Çalışmalarını nerede yapıyorsunuz?
Çalışmalarıma İstanbul’da devam ediyorum. 1993 yılında Eylül Sanat Galerisi’ni açtım. Sanatseverlerle birlikteliği sürdürmek, sanata destek olmak, genç sanatçıları desteklemek amacıyla uzun yıllar sergiler açtım. Eylül Sanat Galeri’sinde kendi koleksiyonum  bulunuyor.
Geleceğe dair neler söylemek istersiniz? 
Hep sergiler açalım. Bütün gençlerin, sanatseverler tarafından izlenmesini istiyorum. İşlerimizin sanatçı ve sanatseverlerle buluşmasını arzu ediyorum. 

Röportaj: Büşra KAMIŞ 
Fotoğraflar: Oğuz BİRKARDEŞLER
Mekan sponsoru Avantgarde Hotel Yalıkavak'a 
teşekkür ederiz.

EN ÇOK OKUNANLAR

24 Nisan'daki Akrep Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

24 Nisan'daki Akrep Burcu Dolunayında Burçları Neler Bekliyor?

10 dakika okunma süresi
Özge Gürel ile Dubai Keşfi

Özge Gürel ile Dubai Keşfi

16 dakika okunma süresi
Ipekyol x Elie Saab İş Birliği

Ipekyol x Elie Saab İş Birliği

1 dakika okunma süresi
Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı

Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı

1 dakika okunma süresi
Deva Cassel'ın En İyi 10 Stil Görünümü

Deva Cassel'ın En İyi 10 Stil Görünümü

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

ASLI PEHLİVANLARIN LÜKSLERİ

ASLI PEHLİVANLARIN LÜKSLERİ

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

MÜZİĞİNİN ZİRVESİNDE NİLÜFER

MÜZİĞİNİN ZİRVESİNDE NİLÜFER

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

GALERİ SELVİN 30 YILI GERİDE BIRAKIYOR

İDİL FIRAT ALEM ÖZEL RÖPORTAJI

İDİL FIRAT ALEM ÖZEL RÖPORTAJI

DELFINA DELETTREZ FENDI İSTANBULDAYDI

DELFINA DELETTREZ FENDI İSTANBULDAYDI

ŞAMPİYON BABALAR

ŞAMPİYON BABALAR

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

BU YAZ KİM, NE OKUYOR?

BERRİN OKÇU İLE GEÇMİŞE YOLCULUK

BERRİN OKÇU İLE GEÇMİŞE YOLCULUK

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ