Melis Buyruk ile 2025'e Yakından Bakış

Gelinciğin direkt kırmızısı, Indian Roller kuşunun mavisi... Melis Buyruk, Habitat Mini Serisi'ndeki alışılmadık renklerin sırrını ve bu tonları porselene aktarmanın zorlu kimyasal sürecini paylaşıyor.

YAZAR: İrem Çakır
ABONE OL
11 Aralık 2025 Perşembe 13:04 | Son Güncellenme:
19 dakika okunma süresi
Melis Buyruk ile 2025'e Yakından Bakış

2025, Melis Buyruk'un hem uluslararası görünürlüğünün güçlendiği hem de sanat pratiğinin yön değiştirdiği bir yıl olarak öne çıkıyor; Louvre Abu Dhabi koleksiyonuna giren Habitat serisinin açtığı kapılar, Dubai-İstanbul arasında kurduğu üretim ritmi, Asya'daki yoğun deneyimlerin getirdiği teknik zenginlik ve porselende derinleşen form arayışları, bu yılı sanatçı için kapsamlı bir değerlendirme ve yeniden odaklanma dönemine dönüştürdü. Buyruk, geride kalan yılın ona neler kattığını ve pratiğinin hangi yöne doğru evrildiğini tüm açıklığıyla aktarıyor.

Habitat Kalila wa Dimna serinizin Louvre Abu Dhabi koleksiyonuna katılmasının üzerinden bir yıl geçti. Bu görünürlük 2025'te üretiminizi nasıl etkiledi?

Habitat Kalila wa Dimna adlı eserimin Louvre Müzesi'nin kalıcı koleksiyonuna eklenmesi, kariyerimdeki en önemli dönüm noktalarından biri. Bir sanatçı için bir müzenin koleksiyonunda yer almak büyük bir onur; çünkü eserinizin uzun vadede korunacağı ve daha geniş bir izleyiciye ulaşacağı anlamına geliyor. Aynı zamanda bunun ciddi bir küratöryel değerlendirme sürecinden geçtiğini bilmek de önemli. Bu tür kurumlarda her karar uzman bir ekip tarafından veriliyor ve bir sanatçının pratiğinin bu ekip tarafından uygun bulunması gerçekten değerli. Bir Türk sanatçı olarak böyle bir koleksiyonda temsil edilmek hem kişisel olarak hem de ülkem adına benim için çok kıymetli. Bu süreç bana çok güçlü geri bildirimler sağladı ve pratiğime olan ilgiyi belirgin şekilde artırdı.

Bu yıl Dubai'de Leila Heller Gallery'de gerçekleşen Four Birds and One Soul serginiz, Mesnevi'deki dört kuş hikâyesinden yola çıkarak daha içsel bir dünyaya açılıyor. Bu hikâyeyi sizden dinlemek isteriz.

Mevlânâ'nın Mesnevî'sindeki "Ten Kafesindeki Dört Kuş" hikâyesi, insan bedenini bir kafes, ruhu ise bu kafeste sıkışmış bir varlık olarak anlatır. Bu kafeste dört kuş yaşar ve her biri insanın manevi yolculuğunu zorlaştıran bir yönü temsil eder. Tavus kuşu: Kibir ve gösteriş. Güzelliğiyle övünür, geçici süsleri önemser. Karga: Hırs ve madde düşkünlüğü. Hep daha fazlasını ister, sahip olduklarıyla yetinmez. Horoz: Nefsânî arzular. Anlık hazların peşindedir, yüksek amaçları unutturur. Kaz: Oburluk ve ölçüsüzlük. Sürekli tüketmeye yönelir, dünyevi zevklerden kopamaz. Mevlânâ'ya göre insanın olgunlaşması, bu dört kuşu "terbiye etmesine", yani nefsini kontrol altına almasına bağlıdır. Ruh ancak bu yüklerden arındığında özgürleşebilir. Hikâye Bakara Suresi 2:260 ayetiyle de ilişkilendirilir; tasavvufta insanın içsel yolculuğunu ve nefsini aşma çabasını temsil eden güçlü bir metafor olarak görülür.

Porselenle çalışmanız, geleneksel teknik bilgisini çağdaş bir ifade diliyle buluşturuyor. Bu iki alanın pratiğinizde birbirini nasıl beslediğini anlatabilir misiniz?

Benim için çağdaş sanatın kavramsal dili ile malzemenin sunduğu imkânlar arasında kurulan denge çok kıymetli. Porselenin teknik sınırları, zanaatin vazgeçilmez varlığı ve bu iki dünyanın kavramsal bir çerçevede birleşmesi pratiğimin temelini oluşturuyor. Bir sanatçı olarak zanaati bugüne taşıyabilmek, onu kendi dünyam, kendi dilim ve kavramsal arayışlarımla buluşturabilmek benim için önemli bir motivasyon. Bu unsurların birbirini beslediğine ve tamamladığına inanıyorum; kavramsal derinlik, zanaatin sürdürülebilirliği ve malzemenin potansiyeli benim pratiğimde ayrılmaz bir bütün. Üretme amacım da tam olarak bu birliktelikten doğuyor: hem düşünsel bir arka plan sunmak hem de zanaatin bugüne ve geleceğe aktarılmasına katkı sağlamak.

Dubai ve İstanbul arasında üretmek size nasıl bir ritim sağlıyor? Bu iki şehir işlerinize nasıl yansıyor?

İstanbul benim için gerçekten bitmeyen bir ilham kaynağı. Burada yaşamayı çok seviyorum; çünkü şehir hem çok çeşitli hem de inanılmaz derecede besleyici. Farklı kültürler, ritim, tempo, sokakların enerjisi... Bir sanatçı olarak farkında bile olmadan sürekli besleniyorum. Bu şehirde yaşadığım için kendimi hep şanslı hissediyorum; hem güzelliğiyle hem de yüzyıllardır biriken kültürel mirasın hâlâ ulaşılabilir olmasıyla. Bir de İstanbul'un zanaat tarafı var. Benim için çok önemli olan ustalık ve el işçiliği burada hâlâ canlı. Bir demir ustasına, bir ahşap oyma ustasına, nesiller boyu aktarılmış bir zanaat geleneğine gerçekten ulaşabiliyorum. Bu atölyelerin hâlâ var olması ve benim de bu ustalarla birlikte çalışabiliyor olmam işlerime çok ciddi katkı sağlıyor. Dubai ise bambaşka bir denge noktası. İstanbul'da topladığım bütün o etkiler, ilham, koşturmaca içinde fark etmediğim şeyler Dubai'nin sakinliğinde oturuyor. Orası benim için durduğum, düşündüğüm, netleştiğim bir yer. İstanbul'da üretiyorum; Dubai'de düşünceler olgunlaşıyor diyebilirim. Bu iki şehir arasında gidip gelmek bana çok iyi geliyor. İstanbul bana sürekli bir akış sağlıyor, Dubai ise o akışı anlamam için alan açıyor. Bu denge, yaratıcı pratiğimi gerçekten destekleyen bir şey.

Habitat Mini Series'de daha önce üretimlerinizde görmediğimiz renkler kullanıyorsunuz. Bu renklerin sizin için taşıdığı anlam nedir? Serinin devamını planlıyor musunuz?

Bu seride kullandığım renklerin her biri doğadaki çok net referanslardan geliyor. Mesela derin maviye yaklaşan ton, Indian Roller kuşunun kanat altındaki parlak mavi katmandan ilham aldı. Kırmızı için gelinciğin o çok temiz ve direkt kırmızısını baz aldım. Pembede ise dağların gün doğumu veya gün batımında aldığı o kısa süreli pembe ışıltıyı referans aldım; buna İngilizce'de "alpenglow" deniyor. Bu renkleri porselene aktarmak tamamen teknik ve kimyasal bir süreç. Her pigmenti porselen çamuruyla oranlayıp tartıyor, doğru tonu bulmak için defalarca fırınlıyorum. Mini seri ise benim için tüm bu renkleri daha küçük ölçekte test edebildiğim pratik bir deneme alanı oldu. Serinin devamını daha büyük ölçeklerde kesinlikle planlıyorum. Hatta şu anda serinin bir enstalasyona dönüşmesi ve bu renklerin çok daha geniş yüzeylerde, daha büyük oranlarda yeniden ele alınması üzerine çalışıyorum.

Bu yıl yeniden Abu Dhabi Art'a katıldınız. 2018'den bu yana fuarda gözlemlediğiniz en belirgin değişiklik neydi?

2018'den bu yana Abu Dhabi Art'a düzenli olarak katılıyorum ve fuarın yıllar içinde nasıl şekillendiğini yakından gördüm. Abu Dhabi Art zaten her zaman uluslararası bir fuardı; fakat son yıllarda bu uluslararası yapının daha da güçlendiğini düşünüyorum. Orta Doğu kültür ve sanat dünyasını anlamak için hâlâ çok önemli ve kompakt bir platform; ama aynı zamanda giderek daha fazla büyük ve etkili galerinin ilgisini çeken bir fuara dönüşüyor. Belki Frieze Abu Dhabi sürecinin yaklaşmasının da etkisiyle global ölçekte daha yoğun bir ilgi var. Daha fazla global galeri katılıyor, temsil çeşitleniyor ve fuarın dinamiği her geçen yıl biraz daha genişliyor. Benim için değerli olan bir diğer nokta ise Türk galerilerin ve Türk sanatçıların görünürlüğündeki artış. 2018'de ilk katıldığım döneme kıyasla bugün fuarda çok daha fazla Türk galerisinin yer aldığını ve daha fazla Türk sanatçının temsil edildiğini görmek gerçekten sevindirici.

Art Mumbai'de iki çalışmanızla yer aldınız. Mumbai deneyiminiz nasıldı? İzleyici ve sektör açısından nasıl bir karşılık aldınız?

Hindistan sanat dünyası aslında uzun zamandır ilgimi çekiyordu. Çünkü Hindistan'ın, doğayı kültüründe ve sanatında derin bir şekilde değer veren bir yaklaşımı var; doğal formlar, bitkiler, hayvan figürleri ve geleneksel zanaat estetiği mimariden el işlerine kadar her yerde hissediliyor. Bu görsel dil kendi pratiğime çok yakın geliyor; bu yüzden de sahneyi yakından görmek istiyordum. Bu yıl bunu Leila Heller Gallery ile birlikte deneyimleme fırsatı buldum. Mumbai'de çok uzun kalamasam da şehir kısa sürede bile oldukça ilham vericiydi. Kültürel olarak çok zengin ve çok katmanlı; orada bulunmak beni gerçekten besledi. Fuar daha lokal bir yapıya sahipti ve biz uluslararası bir galeri olarak yer aldık. Buna rağmen işlerime ilgi oldukça yüksekti. İzleyicilerin bağlantı kurduğunu hissettim ve sergilediğimiz iş çok önemli bir koleksiyona girdi. Benim için uzun zamandır uzaktan takip ettiğim bir sanat sahnesine içeriden bakabildiğim anlamlı bir deneyim ve bir başlangıçtı.

2025 boyunca radarınıza giren, sizi heyecanlandıran yeni sanatçılar veya üretim biçimleri oldu mu?

2025 benim için çok hareketli bir yıldı. Yoğun seyahatlerim sayesinde farklı coğrafyalardaki üretim biçimlerini yakından görme şansım oldu. Yılın iki ayını Jingdezhen'de, Çin'de geçirdim. Porselenin doğduğu topraklarda olmak, yüzyıllardır süregelen tekniklerin bugün hâlâ ne kadar ileri bir seviyede uygulandığını görmek beni gerçekten çok etkiledi. Orada pek çok Asyalı seramik sanatçısını keşfettim ve porselenle ulaştıkları teknik ustalık açıkçası ilham vericiydi. Ardından Kore'de Cheongju Bienali'ne katıldım. Bu bienalin zanaat ve çağdaş sanatı bir araya getiren yapısı sayesinde, üretiminde zanaati merkezine alan birçok sanatçıyla tanıştım. Hem teknik hem yaklaşım anlamında çok güçlü işler gördüm. Son olarak Hindistan'da geçirdiğim süre boyunca da birçok lokal sanatçıyı keşfetme fırsatım oldu. Hindistan'ın renkli ve yoğun görsel dünyasıyla tanışmak, pratiğimi besleyen başka bir deneyim oldu. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, 2025 benim için farklı kültürlerin tekniklerini, zanaat anlayışlarını ve çağdaş yaklaşımlarını radarımda bir araya getiren bir yıl oldu.

Bu yılki üretim süreciniz, 2026 için yeni bir yön veya tema düşündürdü mü? Önümüzdeki yıl hangi konuları araştırmak istersiniz?

Bu yıl özellikle Çin'de geçirdiğim zamanın ardından üretimim doğal olarak yeni bir yöne evrildi. "Because Some Things Are Still Beautiful" ile başlayan ve "Habitat" serisiyle de bağlantı kuran ama çok daha form odaklı, heykelsi bir dil geliştirdiğim bir döneme girdim. Eğitimim seramik üzerine olduğu için, bu süreç aslında seramikçi yönümü yeniden daha görünür kılan bir üretim hattı açtı. Geleneksel formları yeniden ele alıyor, onları kendi Habitat dünyamdaki doğaya ait parçalarla bir araya getirerek yeni bir seri oluşturuyorum. Teknik olarak seramiğin bilindik form geleneği ile benim organik, doğaya referans veren dünyamın birleştiği bir çizgi diyebilirim. 2026'da da bu yönü devam ettirmeyi planlıyorum.

2026 için Dubai-İstanbul hattında veya uluslararası alanda planladığınız yeni projeler, sergiler ya da iş birlikleri var mı?

2026 için şu anda en net planım Nisan ayında gerçekleşecek Art Dubai. Ona özel bir proje üzerinde çalışıyorum ve hazırlıklarım devam ediyor. Bunun dışında masada görüştüğüm ve değerlendirilen birkaç proje var ama henüz kesinleşmiş bir iş birliği ya da program yok. Art Dubai ve Contemporary Istanbul şu an için takvimimde yer alan iki ana etkinlik. 2026'da kişisel sergi yapmayı planlamıyorum. Bu yılı daha çok yeni başladığım seriyi geliştirmeye ve üretime daha fazla zaman ayırmaya odaklanan bir dönem olarak görmek istiyorum. Tabii her zaman olduğu gibi, son anda ortaya çıkan heyecan verici projeler de olabilir

EN ÇOK OKUNANLAR

Aralık 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler
Aralık 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

Aralık 2025'te Kaçırılmaması Gereken Sergiler

14 dakika okunma süresi
Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri
Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri

Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri

28 dakika okunma süresi
070 Shake, Stili ve Müzikal Evrimiyle Dior'a Yeni Bir Soluk Getiriyor
070 Shake, Stili ve Müzikal Evrimiyle Dior'a Yeni Bir Soluk Getiriyor

070 Shake, Stili ve Müzikal Evrimiyle Dior'a Yeni Bir Soluk Getiriyor

2 dakika okunma süresi
2026 Yol Haritası
2026 Yol Haritası

2026 Yol Haritası

11 dakika okunma süresi
İstanbul'un En Yeni Mekanları
İstanbul'un En Yeni Mekanları

İstanbul'un En Yeni Mekanları

48 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri
Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri

Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri

Rekabetin İzdüşümü: Kerem Kazaz
Rekabetin İzdüşümü: Kerem Kazaz

Rekabetin İzdüşümü: Kerem Kazaz

Zamansız Güzelliğin Görünmez Yolu
Zamansız Güzelliğin Görünmez Yolu

Zamansız Güzelliğin Görünmez Yolu

Porselenin İzinde: Tuba Önder Demircioğlu ile “Karşılaşma” Üzerine
Porselenin İzinde: Tuba Önder Demircioğlu ile “Karşılaşma” Üzerine

Porselenin İzinde: Tuba Önder Demircioğlu ile “Karşılaşma” Üzerine

Mandarin Oriental Bosphorus Istanbul: Serkan Yalçınkaya ile Lüksü Yeniden Tanımlayan Sezon”
Mandarin Oriental Bosphorus Istanbul: Serkan Yalçınkaya ile Lüksü Yeniden Tanımlayan Sezon”

Mandarin Oriental Bosphorus Istanbul: Serkan Yalçınkaya ile Lüksü Yeniden Tanımlayan Sezon”

Bilinçakışının İzdüşümü Deniz Pelister'in “Kül” Sergisine Yansıyor
Bilinçakışının İzdüşümü Deniz Pelister'in “Kül” Sergisine Yansıyor

Bilinçakışının İzdüşümü Deniz Pelister'in “Kül” Sergisine Yansıyor

Meltem Kaptan'dan Adile Naşit'in Hikâyesine Samimi Bir Dokunuş
Meltem Kaptan'dan Adile Naşit'in Hikâyesine Samimi Bir Dokunuş

Meltem Kaptan'dan Adile Naşit'in Hikâyesine Samimi Bir Dokunuş

Ateşin Dönüştürücü Doğası Üzerine: Gyeyeon Park ile <FFFFIRE>
Ateşin Dönüştürücü Doğası Üzerine: Gyeyeon Park ile <FFFFIRE>

Ateşin Dönüştürücü Doğası Üzerine: Gyeyeon Park ile <FFFFIRE>

"Enfes Bir Akşam” Kadrosuyla Şehri, Zamanı ve Kendini Keşfetmek Üzerine
"Enfes Bir Akşam” Kadrosuyla Şehri, Zamanı ve Kendini Keşfetmek Üzerine

"Enfes Bir Akşam” Kadrosuyla Şehri, Zamanı ve Kendini Keşfetmek Üzerine

Kathleen Pierce'tan Güzellik Teknolojisine Dair Merak Edilenler
Kathleen Pierce'tan Güzellik Teknolojisine Dair Merak Edilenler

Kathleen Pierce'tan Güzellik Teknolojisine Dair Merak Edilenler

IST.FESTIVAL Açılış Yemeği
IST.FESTIVAL Açılış Yemeği

IST.FESTIVAL Açılış Yemeği

Gastromasa'nın Perde Arkası: Çok Özel Şef Röportajları
Gastromasa'nın Perde Arkası: Çok Özel Şef Röportajları

Gastromasa'nın Perde Arkası: Çok Özel Şef Röportajları