Dünyanın dört bir yanındaki bazı restoranlar yalnızca lezzet sunmakla kalmıyor, aynı zamanda gerçeklik algınızı da sarsıyor. Volkanın kalbinde pişen yemeklerden gökyüzüne asılı sofralara, şelale sularında ıslanarak yenen öğle yemeklerinden zürafalarla paylaşılan kahvaltılara kadar...
El Diablo, Roller Coaster Restaurant, Giraffe Manor, Dinner in the Sky, Labassin Waterfall Restaurant, The Grotto, SnowCastle ve HR Giger Museum Bar gibi mekanlar, gastronomiyi sanata, adrenalini tabaklara, doğayı masaya taşıyor.
Burada her lokma bir hikaye, her masa bir sahne. Hazırsanız, dünyadaki en sıra dışı restoranlarla sıra dışı bir yolculuğa çıkıyoruz.
"Volkanik bir restoran olur mu?" diye sorsak ne dersiniz? İspanya'nın Lanzarote Adası'nda, doğanın kudretiyle şekillenen eşsiz bir restoran olan El Diablo'da yemekler, sıradan bir ocakta değil, dünyanın en güçlü mutfağında, aktif bir yanardağın kızgın nefesiyle pişiyor. Aktif volkanın yaydığı doğal ısıyla közlenen etler, sebzeler ve deniz ürünleri, başka hiçbir yerde deneyimleyemeyeceğiniz bir tat sunuyor. Restoranın manzarası ise başlı başına bir sanat eseri... Siyah lav taşlarıyla kaplı, adeta başka bir gezegenden fırlamış gibi duran geniş düzlükler ve kıpkırmızı kayalar... Geleneksel tekniklerle modern gastronomiyi buluşturan El Diablo'da her lokmada doğanın gücünü hissetmeye hazır olun!
Gastronomi, suyun altında bir keşif yolculuğuna dönüşüyor. Cesaretiniz varsa, derinlere dalmaya hazır olun! Adeta mimari bir şaheser olma özelliği taşıyan Under Restaurant, Norveç'in buz gibi sularında, denizin derinliklerine doğru uzanan tasarımıyla dünyanın en ilginç konseptli restoranları arasına yerleşmeyi başarıyor. Avrupa'nın ilk su altı restoranı olan bu eşsiz mekan, yalnızca bir yemek deneyimi değil, aynı zamanda doğayla bütünleşmiş bir sanat eseri sunuyor. Aynı zamanda Michelin yıldızlı olan restoran, engebeli deniz koşullarından kaynaklanan basınca dayanacak şekilde inşa edilmiş kalın beton duvarlarla korunan bir yemek salonunda 40 kişiye kadar misafir ağırlayabiliyor. Şef Nicolai Ellitsgaard'ın doğadan ilham alan menüsü ise yerel ve mevsimsel deniz ürünleriyle kusursuz bir uyum içinde. Deniz yosunları, fermente lezzetler ve taptaze deniz mahsulleriyle hazırlanan tabaklar, okyanusun ruhunu damaklara taşıyor.
Adrenalin tabağınıza geliyor! Viyana'nın en çılgın gastronomi noktalarından biri olan Roller Coaster Restaurant, yemeğinizi sadece damağınıza değil, adrenalin seviyenize de hitap eden bir şova dönüştürüyor. Burada garsonlar yok, çünkü siparişleriniz çılgın virajlar, döngüler ve dik inişlerle dolu bir ray sistemi üzerinden masanıza ulaşıyor. Özel robotik mekanizmayla hazırlanan yemekler, tam anlamıyla bir hız treni macerasına çıkıyor ve gözlerinizin önünde havada süzülerek masanıza iniyor. Renkli ışıklar, fütüristik tasarım ve dinamik atmosfer, bu restoranı sadece bir yemek deneyimi değil, unutulmaz bir eğlence merkezi haline getiriyor. Sadece yetişkinlerin değil çocukların da bayılacağı restoranda yemeklerinize heyecan katmak istiyorsanız, Roller Coaster Restaurant, eğlencenin sınırlarını zorlamaya hazır!
Zürafalarla heyecan dolu bir kahvaltıya ne dersiniz? Yanıtınız "Evet!" ise Nairobi'nin yemyeşil doğasında konumlanan Giraffe Manor'da masalsı bir deneyime hazır olun. Çünkü burada kahvaltı, sandığınızdan çok daha büyüleyici olacak! 1930'ların klasik İngiliz malikanesini andıran bu zarif otel, konuklarını yalnızca şık odaları ve muhteşem doğasıyla değil, aynı zamanda restoranında sabah kahvaltısına misafir olan uzun boyunlu dostlarıyla da büyülüyor. Her sabah başlarını pencerelerden içeri uzatan zarif zürafalar, konukları selamlıyor ve çeşitli atıştırmalıklar bekliyor. Rothschild zürafalarının özgürce dolaştığı bu eşsiz mekan, doğayla iç içe unutulmaz bir konaklama deneyimi sunuyor. Giraffe Manor'da güne zürafalarla başlamak, yalnızca bir otel konaklaması ya da bir restoran deneyimi değil, hayat boyu hatırlanacak bir anıya dönüşüyor.
Yükseklik korkusu olanları dahi yerden metrelerce yüksekliğe tırmandıracak bir restoran önerimiz var: Dinner in the Sky. Burada yemek masanız resmen gökyüzüne asılı! Evet, yanlış okumadınız... Vinçle havaya kaldırılan bir platformda, adeta gökyüzünde bir lezzet macerasına çıkaran bu deneyim, adrenalin ve gastronomiyi bir araya getiriyor. Muhteşem gün batımı manzarasıyla doruğa ulaşan deneyimde, yemek sadece bir öğün değil, nefes kesici bir maceraya dönüşüyor. Dinner in the Sky'da masanızı çevreleyen büyüleyici Andaman Denizi manzarası eşliğinde gurme lezzetlerin tadını çıkarırken, adrenalin ve lüksü de bir arada yaşayabilirsiniz.
Yemek yerken ıslanmaya var mısınız? Filipinler'in yemyeşil doğasında, gerçek bir şelalenin önünde konumlanan Labassin Waterfall Restaurant, yemek ve doğanın büyüleyici dansına tanıklık etmeye çağırıyor. Çünkü bu restoranda masanızı sıradan bir restoran salonunda değil, serin suların ayaklarınıza dokunduğu doğal bir şelalenin hemen önünde bulacaksınız. Burada bambu masalarda otururken, doğanın eşsiz melodisini dinleyerek yerel Filipin mutfağının en otantik lezzetlerini tadabilirsiniz. Doğa ile iç içe restoranın menüsünde, Filipin mutfağı etkisinde
pişirilmiş yerel yemekler yer alıyor. Ana yemekler arasında ise barbekü tavuk, genellikle muz yapraklarında servis edilen yerel balıklar ve egzotik meyveler bulunuyor. Hafif su akıntısı ayaklarınızı serinletirken, tropik atmosferin huzur verici etkisi ise ruhunuzu saracak.
Rotamızı, denizin fısıltıları eşliğinde adeta bir lezzet masalı yaşatan The Grotto Restaurant'a çeviriyoruz. Tayland'ın gizli cennetlerinden birinde, Railey Plajı'nın altın kumlarıyla buluşan bu büyüleyici restoran, devasa bir kireçtaşı mağarasının içinde konumlanmış, doğayla kusursuz bir uyum içinde misafirlerini karşılıyor. Deniz mahsulleriyle ünlü restoranda, dalgaların ritmik sesi eşliğinde, tropik esintilerin okşadığı masanızda taze deniz ürünlerinden oluşan gurme tabakların keyfini çıkarabilirsiniz. Şimdi, ayaklarınızı kuma gömün, denizin melodisiyle yemeğinizin tadını çıkarın!
Bu kez büyüleyici kış masallarından fırlamış buzdan bir sarayda lezzet yolculuğuna doğru yola çıkıyoruz. Tamamen buzdan inşa edilmiş bu restoran, misafirlerine kristal gibi parlayan duvarları, buzdan oyulmuş zarif masaları ve ışıkların yansıdığı büyülü atmosferiyle eksi beş derece ortamda yemek yeme fırsatı sunuyor. İçeride sıcaklık hep sıfırın altında seyretse de mutfaktan çıkan yemekler iç ısıtan lezzetler vadediyor. Ren geyiği eti, somon ve geleneksel Fin yemekleri, soğuk ortamın içinde sıcacık bir şölen yaşatıyor. Kuzey ışıklarıyla tamamlanan bu eşsiz gastronomi deneyimi, yemek yemeyi sanata dönüştürüyor. The SnowCastle Restaurant, buz gibi bir dünyada unutulmaz anılar biriktirmek isteyenlere heyecan verici bir deneyim vadediyor.
En ilginç restoran konseptlerine bir de enteresan bir bar ekliyoruz. İsviçre'nin masalsı kasabası Gruyères'de, gerçek dünyadan sürrealist bir evrene geçiş yapmaya hazır olun! Ünlü sanatçı H.R. Giger'ın eşsiz vizyonuyla tasarlanan HR Giger Museum Bar, gotik unsurlar ve biyomekanik detaylarla size kendinizi adeta bir bilim kurgu filmi sahnesindeymiş gibi hissettiriyor. Tavanlardan duvarlara kadar uzanan kemiksi yapılar, uzaylı omurgalarını andıran devasa iskelet formları ve karanlık bir sanat anlayışının ince ince işlendiği dekor, mekana adım atan herkesi bambaşka bir boyuta taşıyor. Alien filmlerinin ikonik dünyasına ilham veren Giger'in sanatı, mekanın her detayında hayat buluyor. Dünya üzerinde benzeri olmayan bu mekan; sanat, tasarım ve hayal gücünün sınırlarını zorluyor.
Fotoğraflar: Shutterstock