Bir asrı aşkın süredir Fransız Rivierası'nın simgelerinden biri olan Grand-Hôtel du Cap-Ferrat, Akdeniz'e bakan altı hektarlık bahçelerin içinde yer alıyor. Nice'ten Monaco'ya uzanan manzaralar, tarihi Heritage binasında geçmişin zarafetini bugünün konforuyla buluşturuyor. Daha fazla huzur arayanlar için çam ağaçlarının gölgesinde bulunan Les Terrasses du Cap'te ise doğayla iç içe, sessiz bir sığınak sunuluyor. Açık cabana'lar ve okyanus manzaralı yaga seanslarıyla abartıdan uzak deneyimler vadediyor. Michelin yıldızlı mutfağında Akdeniz mutfağının en rafine hali sunulurken huzur veren spa'sı ve canlı havuz kulübüyle otel; hem dinlenmek hem de hayatın keyfini zarif bir tempoyla sürmek isteyenler için hâlâ Fransız güneyinin vazgeçilmez adreslerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
2026 yılında açılmaya hazırlanan Riyad'ın hemen dışında, Diriyah'ın kadim vadilerinde konumlanan Six Senses Wadi Safar, çölün sessiz bilgeliğini Suudi Arabistan'ın cesur geleceğiyle buluşturuyor. Bedevi mirasını çağdaş bir bakışla yorumlayan inziva alanı, Necdi mimarisinin yalın estetiğini çağdaş sofistikelikle harmanlıyor. Tarihi kervan yollarına selam duran bu coğrafyada, yoga stüdyosundan biyohack inzivalarına, yıldızlar altında sinemadan Sadu dokumacılığı atölyelerine kadar her detay, geçmişle geleceği aynı masada buluşturuyor. UNESCO mirası At-Turaif'e komşu olan otel kültürü solumak ve doğayla bağ kurmak için davet niteliği taşıyor.
Meksika'nın vahşi güzelliğini ve zengin kültürel dokusunu kusursuzca yansıtan One&Only Mandarina, Riviera Nayarit'in yemyeşil yağmur ormanlarıyla çevrili uçurum tepelerinde benzersiz bir inziva sunuyor. Doğayla iç içe tasarlanmış şık ağaç evler ve geniş villalar, konforu tropikal cennetle buluşturuyor. Palmiyelerin dans ettiği altın kumlu plajlar, zümrüt renkli okyanus ve yüzülebilir kıyılar, insanın ruhunu besleyen bir atmosfer yaratıyor. Puerto Vallarta'ya sadece bir saat mesafedeki bu özel yer, bilinçli yaşamı ve doğayla uyumu ön planda tutan bir yaşam tarzının kapılarını aralıyor. One&Only Mandarina, hem tatil hem de kalıcı ev arayanlara çağdaş bir Meksika rüyası vadediyor.
Sanskritçe'de "bilgelik" anlamına gelen ismiyle Soneva Jani, Maldivler'in kalbinde hem doğanın hem de huzurun en saf halini sunuyor. Noonu Atolü'ndeki sakin bir lagünün üzerinde, turkuaz sulara uzanan 54 villasıyla mahremiyetin tanımını yeniden yapıyor. Her detayın incelikle düşünüldüğü bu yer, dinlenmenin yanı sıra yaşamak, hissetmek ve yeniden bağ kurmak için karşımıza çıkıyor. Organik lezzetlerle dolu mutfağıysa duyuları besliyor. Su üstü sinemasından gün batımında geleneksel dhoni gezilerine, yıldız gözleminden ağaç tepelerindeki Soneva Soul spa merkezine kadar her deneyim, dinginliğe açılan ayrı bir kapı diyebiliriz. Soneva Jani, tatil deneyiminde sadeleşmenin, yavaşlamanın ve doğaya dönmenin yolunu gösteriyor.
19'uncu yüzyıldan kalma bir kalenin zarif restorasyonuyla hayata geçen Cap Rocat, Mallorca'nın korunan doğal güzellikleriyle iç içe geçmiş nadir bir lüks sığınağı niteliği taşıyor. Mimar Antonio Obrador'un tasarımıyla 74 dönümlük doğa rezervi içinde konumlanan otel, misafirlerine sadece 30 oda ve süitiyle özel ve huzurlu bir deneyim sunuyor. Europa Nostra ve Hispania Nostra ödüllü bu benzersiz tesis, Palma Körfezi'nin deniz çayırları ve kuş koruma alanlarının büyüleyici manzaralarıyla öne çıkıyor. Cap Rocat hem İspanya kültürüyle hem de doğayla uyum içinde, Akdeniz'in kalbinde unutulmaz bir inziva vadediyor.
Santorini'nin eşsiz kalderasına karşı, Kikladların zamansız beyaz mimarisini modern lüksle harmanlayan Canaves özel bir kaçamak vadediyor. Burada, 17. yüzyıldan kalma mahzen mağaralardan dönüştürülmüş butik oteller ve villalar, çiftleri odağına alan bir deneyim sunuyor. Sonsuzluk havuzunun kenarında Ege'nin masmavi sularına dalarken, gün batımının büyüsüne teslim olmak doğayla iç içe, sakin ama unutulmaz bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. 1983'ten beri Chaidemenos ailesinin özeniyle şekillenen Canaves, gelenek ve çağdaş tasarımı iç içe geçirerek Santorini'de lüks konaklamanın yeni standardını belirliyor.
1948'den bu yana okyanus kıyısında ayakta duran Il Delfino, Avustralya'nın kıyı mirasının yaşayan son kalıntılarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Başlangıçta sahil evi ve pansiyon olarak inşa edilen yapı, dünyayı dolaşan yerel sanatçı Sheeree Comerford'un özenli dokunuşlarıyla modern bir inzivaya dönüştü. İki yıl süren restorasyon sürecinde, yüzyıl ortası tasarımın özgünlüğü ve Avustralya sörf kültürünün ruhu, yerel ustalar ve sanatçılarla birlikte harmanlandı. Şimdiyse burada "la dolce far niente"yi, yani hiçbir şey yapmamanın tatlılığını deneyimlemek mümkün. Sabah yüzmesinin ardından Lido Terası'nda şemsiyenin altında uzanmak veya kahve eşliğinde yunusların oyununu izlemek bunlardan birkaçı. Kısacası Il Delfino, zamana meydan okuyan mimarisi ve samimi atmosferiyle, okyanus kıyısında nostaljiyi ve çağdaş rahatlığı bir arada sunuyor.
Soho ile Leicester Square'in kesişiminde bulunan Leicester House Hotel, tarihle bugünü zarifçe harmanlayan özel bir durak niteliğinde karşımıza çıkıyor. 300 yıllık geçmişiyle Karl Marx'tan Johann Strauss'a dek birçok isme ev sahipliği yapmış bu bina, şimdi 14 odalı butik bir otel olarak Londra'nın kültürel nabzında atıyor. Adını Robert Sidney'den alan bu yapı, zamanla Alman göçmenlerin uğrak yeri olmuş, entelektüel izler taşımış. Bu değerlerinin yanı sıra galerilere, tiyatrolara ve kraliyet sarayına sadece birkaç adımda ulaşabileceğiniz bir konumda yer alıyor. İçindeki Asador Bar & Grill ise modern Londra'ya özgü bir tat sunarken tarihiyle derin, bugünüyle canlı ve oldukça karakter sahibi bir yapıda konaklama deneyimi sunuyor.
Saint-Tropez'nin hemen dışında, Akdeniz'in mavi kucağında konumlanan Lily of the Valley, doğayla bütünleşen mimarisiyle dikkat çekiyor. Ünlü Philippe Starck imzası taşıyan otel, koruma altındaki doğa rezervlerinin arasında, Gigaro Plajı'nın beş kilometrelik kumlarına sadece birkaç adım uzaklıkta yer alıyor. 2.000 metrekarelik sağlıklı yaşam merkezi, detokstan enerji terapilerine uzanan programlarıyla beden ve ruhu yeniliyor. Le Vista restoranının deniz manzarası, günbatımı barı ve Beach Club'daki seçkin lezzet durakları, her anı keyfe dönüştürüyor. Lily of the Valley, sakinliğin ve Akdeniz esintisinin zarif buluşması olarak, hem yaz sezonu hem de yıl boyunca ruhunuza taze bir nefes sunuyor.
Fotoğraflar: Otellerin izniyle