Otellerden restoranlara, mega yatlardan uzay yaşam modülüne, mobilyalardan limon sıkacağına, elektrikli bisikletlerden bireysel rüzgar türbinine yaratıcı tasarım anlayışını geniş bir yelpazede sergileyen Philippe Starck, bu kez büyülü ve sürreal bir hikayeyi gerçeğe taşıyor.
Philippe Starck'ın kaleme aldığı ve Allary Éditions'ın yayınladığı "The Meticulous Life of Manfred Heler" romanı 1909'da "Impressions of Africa"yı yazan Raymond Roussel'in şiirsel ruhundan ilham alarak Manfred Heler'in maceralarını konu alıyor.
Philippe StarckAilesinden miras kalan geniş bir parkın çevrelediği malikanede yapayalnız kalan Manfred Heler için her şey yolundadır ta ki bir gün canı sıkılana dek. Sıkıntısıyla başa çıkmak için icatlar yapmaya başlayan Manfred, el attığı her şeyi beceremese de her ne pahasına olursa olsun titizlikle çalışmaktan vazgeçmiyordu. Bir ilkbahar gününde parkta koltuğunda hayaller kurarken aniden yer sarsılmaya başladı. Ne olduğunu anlamamıştı. Etrafına baktı ve dehşete kapılarak parkı, evi ve koltuğuyla havaya uçtuğunu fark etti. Tırmandı, tırmandı, tırmandı ta ki sallanma durana kadar. Manfred şehrin tepesindeydi, sanki toprağın üstü kesilmiş ve evi dışarı itilmişti. Philippe Starck imzalı Maison Heler işte böyle ortaya çıktı.
Metz şehrinin simgesi olan monolitik bir bina ve tepesinde 19'uncu yüzyıl Metz malikanelerini andıran muhteşem manzaralı bir ev. Komşusu ikonik müze Centre Pompidou-Metz ile uyum sağlayan edebi bir canlı sanat eseri. Philippe Starck, Curio Collection by Hilton bünyesinde hizmet veren oteli şu sözlerle anlatıyor: "Maison Heler köklerinden koparılmış kökler üzerine bir oyun. Güçlü tarihi kimlikleriyle ve kaleyi andıran evleriyle Lorraine bölgesi ile Manfred Heler'in sürreal hikayesi bu projenin ana çıkış noktası oldu."

Tarih ve modernlik arasında beklenmedik bir diyalog yaratmak ve her bir detayla bir duygu uyandırmak hedefiyle yola çıkan Starck'ın en son eseri doğal betonla ahşabın sıcaklığını bir araya getiriyor. Kristal çekiç, çift taraflı balta ve ters sallanan sandalye Manfred'in icat tutkusunu yansıtan sıra dışı objeler olarak otelde yer alıyor. Ulusal arşivlerden ve CNRS'ten alınan koridorlardaki resimler de Manfred'in çoğu fikir aşamasında kalmış icatlarını selamlıyor.

104 oda ve süitiyle hizmet veren otelin üstünde yer alan Maison de Manfred konferanslar, seminerler ve özel etkinliklere yönelik lounge'ları ile misafirlerini ağırlıyor. Manfred'in ailesinden miras kalan eve gönderme yapan dokuzuncu kattaki yemek salonunda multidisipliner sanatçı Ara Starck'ın tasarladığı, bir tanesi renkleriyle restoranın ana salonunu ve Metz şehrini aydınlatan 19 vitray pencere yer alıyor. Otelin girişindeki La Cuisine de Rose, Manfred'in hayali aşkı Rose'un kalbi ve ruhu besleyen lezzetlerini sunuyor.
Fotoğraflar: Julius Hirtzberger