Melek Zeynep Bulut ile “Açık Anıtlar” Üzerine

İstanbul ve Londra'da üretim yapan Melek Zeynep Bulut ile yaratım sürecinin derinliklerine indik. Sanatçı, kamusal mekânın sınırlarını zorlayan, katılımcıyla etkileşim kuran ve hafızayı yeniden yazan "Açık Anıtlar" serisi üzerinden, kamusal alanın yeniden hayal edilme biçimlerini anlatıyor.

YAZAR: İrem Çakır
ABONE OL
21 Kasım 2025 Cuma 16:29 | Son Güncellenme:
9 dakika okunma süresi
Melek Zeynep Bulut ile “Açık Anıtlar” Üzerine

İstanbul ve Londra'da üretimini sürdüren multidisipliner sanatçı ve tasarımcı Melek Zeynep Bulut, "Açık Anıtlar" (Open Monuments) adlı serisiyle Aralık başında Londra Design Museum'da izleyiciyle buluşuyor. Kamusal mekânın sınırlarını zorlayan, katılımcıyla etkileşim kuran bu performatif ve deneyimsel eserler, 2025 Londra Tasarım Festivali'nin Landmark Projeleri arasında yer alıyor. Toprakla buluşan soyut formlar, tarih ve hafızaya dair yeni hikâyeler anlatan bu projeyi, Melek Zeynep'le derinlemesine konuştuk; yaratım sürecinden kamusal alanın yeniden hayaline uzanan yolları birlikte keşfettik.

Açık Anıtlar serisi bugün birçok şehirde kendi varlığını kuran, izleyiciyi de içine alan bir yapı haline geldi. Bu fikrin ilk kıvılcımı nasıl doğdu? O ilk anı, ilk soruyu hatırlıyor musunuz?

Çok teşekkürler. Sanatın ve tasarımın sürekli ilerlemesi ile ilgileniyoruz kolektif olarak, ancak bu bende bir soru işaretiydi. Dolayısıyla önce bu disiplinlerin gidebileceği yeri kendi içimde sorgulamaya başladım. Zamanın ve maddenin çok doğrusal olup olmadığı, ne kadar ileri geri gidebilen dinamikler olduğu tartışmalıdır. Bu nedenle bu biçim ve işlevler için de geçerlidir. Bir zamansızlık üzerinde durmak ise, önce tanımlı tüm biçimleri ve algıları ele almakla mümkün olabilirdi ve bu seriye böyle başladım. Tüm tanımlı formları, kültleri teatral bir dille ele alıp tartışmak ve geldiğimiz noktada da onları günlük yaşam nesneleri olarak yeniden yorumlama gayreti.

Proje ilk kez hangi bağlamda şekillendi? Bir kentle, bir olayla ya da belirli bir mekânla mı başladı, yoksa daha içsel bir sezgiden mi yola çıktı?

Bende her şey sezgisel başlar ve ilerler. Bu bir tasarlama dilinden ziyade mizaçtır. Durumlar ve kent, yani dış referans sonradan dahil olur ya da olmaz. Her şey içeride, dışarı dediğimiz şey bir gölge oyunu.

Anıt kelimesi genellikle durağan ve kalıcı bir şeyi çağrıştırır. Sizin "açık" anıtlarınız ise hareketli, değişken ve yaşayan formlar. Bu karşıtlıkla neyi anlatmak istediniz?

Tanımlı, kült, yer yer katı olan tüm bu formları bir de böyle ele almak istedim. Yaşayan, katılıma açık, nesne ve simge olmanın çok ötesinde, birer performans sanatçısı gibi hissettim onları ve böyle gelişti.

Açık Anıtlar bir buluşma noktası olarak tanımlanıyor. Sizce bugün bizlerin en çok ihtiyaç duyduğu buluşma biçimi nedir?

Bana kalırsa insanlık yeni bir eşikte ve bu durum insanları içeriden genişlemeye davet ediyor. İnsanlık için önümüzdeki dönemlerde en önemli ve en çok ihtiyaç duyulan buluşma ise kendi ile buluşmak olacak diye düşünüyorum. Kendimizi bütün incelikleriyle gördüğümüz, bildiğimiz ülkeler, yerleşkeler, durumlar olurken bulabiliriz.

Üretim pratiğinizde sanat ve tasarım arasındaki sınır hep geçirgen. Bu iki alan sizin için nerede birleşiyor, nerede ayrışıyor?

Disiplinler arası iş birliği üretirken bana daha geniş hissettiriyor. Benim ne tasarlamak istediğimden ziyade, malzemenin ve temanın neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışıyorum ve onunla iş birliği yapıyorum orada. Ortaya çıkan bazen bir sanat parçası oluyor, bazen tasarım, bazen bir metin ya da araştırma. Bunu da doğama uygun olduğu için böyle tecrübe ediyorum; çerçevesiz bir üretim ve algılama biçimine hep yatkındım. Doğamı yaşıyorum üretirken ve bu da geçirgen, sınırları belli belirsiz üretimler doğuruyor.

Sıkıştırılmış toprak kullanımı hem malzeme olarak hem de anlam olarak çok güçlü bir tercih. Toprakla çalışmak sizde nasıl bir duygu uyandırıyor?

"İnsan topraktandır" derler ve bu beni etkiler. Hemen her işimde de malzemenin anlamını ve durduğu yeri sorguluyorum. Bu performatif anıtları kent nesnelerine dönüştürürken insan bedenini, geçiciliğini ve aslında yaşamla bir bağlantı nesnesi oluşunu ele alan en iyi malzeme toprağın kendisi idi. Seriye toprakla devam etmek istedim. Etkisini hep birlikte gözlemleyeceğiz. Her ne kadar kadim bir teknik ve malzeme olsa da benim için yeni ve heyecanla keşfetmeye çalışıyorum toprakla, bedenle olan sürecimi.

Londra Design Festival gibi uluslararası bir platformda yer almak sizin için nasıl bir deneyimdi?

Harikaydı. Her kültürden izleyicinin olduğu, işi her detayıyla istişare edebildiğimiz ve zihnen heyecan verici ölçüde genişleme imkanı bulduğum çok değerli bir iş birliği oldu.

Eserlerinizin kent belleğiyle ilişkisi ön planda. Peki sizin şehirle nasıl bir ilişkiniz var? Özellikle İstanbul ve Londra özelinde sormam gerekirse, çalışmalarınızı gerçekleştirdiğiniz bu iki büyük şehir size neler ifade ediyor?

Şehri "dışarısı" olarak görmüyorum. Ölçeğin genişlemiş olması yalnızca ölçeğin genişlemiş olmasıdır; onu algılama, deneyimleme ve hatta tasarlama tavrımı değiştirmiyor. Kişisel alanımız olarak tanımladığımız küçük daireye nasıl incelik ve nezaketle yaklaşıyorsak, kentle ilişkimi de öyle ele alıyorum. Dolayısıyla şehre "intervention" olarak adlandırılan bu yerleştirmeler aslında benim için birer yerini bulma, evini anlama çabası.

Üretimlerinizde yavaşlamayı, bedensel farkındalığı ve sessizliği önemsediğinizi gözlemliyoruz. Günümüzün bu hızlı temposunda durma halini izleyiciye nasıl aktarıyorsunuz?

Bana kalırsa izleyiciyi bu kadar yönetemeyiz ve yönetmemeliyiz de. Benim konsantrasyonum insanların odağını yönetmek değil, kaliteli sorulara, soru sormaya alan açmak. Cevap tanımlı, net, sabit ve bazen bitmiş bir şeydir. Ancak soru doğurgandır. Ve bence farkındalığı bu doğurgan soru sorma hali başlatır. Bu sebeple ben soruyu tasarlıyorum, sonra bunu işlemeyi ziyaretçiye bırakıyorum.

Açık Anıtlar serisi dünyayı dolaşmaya devam edecek. Sizden gelecek durakları öğrenebilir miyiz? Ayrıca bu yolculukta eserinizin zamanla değişmesini, yeni anlamlar kazanmasını izlemek sizde nasıl bir his uyandırıyor?

Her bir sergileme başka bir kitle ile deneyim alanı açıyor ve ben de bu duruma eşlik ediyorum, hiç planlamıyorum. Önümdeki takvim için elimden gelenin en iyisini yapıp yeni olasılıkları hayata bırakıyorum. Dolayısıyla sürpriz hepimiz için.

EN ÇOK OKUNANLAR

Napoli Kraliçesi'nin Mirası
Napoli Kraliçesi'nin Mirası

Napoli Kraliçesi'nin Mirası

3 dakika okunma süresi
İstanbul'un En Yeni Mekanları
İstanbul'un En Yeni Mekanları

İstanbul'un En Yeni Mekanları

48 dakika okunma süresi
070 Shake, Stili ve Müzikal Evrimiyle Dior'a Yeni Bir Soluk Getiriyor
070 Shake, Stili ve Müzikal Evrimiyle Dior'a Yeni Bir Soluk Getiriyor

070 Shake, Stili ve Müzikal Evrimiyle Dior'a Yeni Bir Soluk Getiriyor

2 dakika okunma süresi
2025 Fashion Awards: En İyi Kırmızı Halı Görünümleri
2025 Fashion Awards: En İyi Kırmızı Halı Görünümleri

2025 Fashion Awards: En İyi Kırmızı Halı Görünümleri

1 dakika okunma süresi
2025 Gotham Ödülleri: En İyi Kırmızı Halı Görünümleri
2025 Gotham Ödülleri: En İyi Kırmızı Halı Görünümleri

2025 Gotham Ödülleri: En İyi Kırmızı Halı Görünümleri

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Sessiz Parıltı: Mina Akdağ
Sessiz Parıltı: Mina Akdağ

Sessiz Parıltı: Mina Akdağ

Gücü, Şefkati ve Hayalleriyle Alara Mildon'un Dünyası
Gücü, Şefkati ve Hayalleriyle Alara Mildon'un Dünyası

Gücü, Şefkati ve Hayalleriyle Alara Mildon'un Dünyası

Ateşin Dönüştürücü Doğası Üzerine: Gyeyeon Park ile <FFFFIRE>
Ateşin Dönüştürücü Doğası Üzerine: Gyeyeon Park ile <FFFFIRE>

Ateşin Dönüştürücü Doğası Üzerine: Gyeyeon Park ile <FFFFIRE>

IST.FESTIVAL Açılış Yemeği
IST.FESTIVAL Açılış Yemeği

IST.FESTIVAL Açılış Yemeği

Meltem Kaptan'dan Adile Naşit'in Hikâyesine Samimi Bir Dokunuş
Meltem Kaptan'dan Adile Naşit'in Hikâyesine Samimi Bir Dokunuş

Meltem Kaptan'dan Adile Naşit'in Hikâyesine Samimi Bir Dokunuş

Işığı, Ritmi ve İlhamı: Tiziana Terenzi'nin Zamansız İmzası
Işığı, Ritmi ve İlhamı: Tiziana Terenzi'nin Zamansız İmzası

Işığı, Ritmi ve İlhamı: Tiziana Terenzi'nin Zamansız İmzası

Enis Arıkan İle Sahne Işığından Sokak Ritmine
Enis Arıkan İle Sahne Işığından Sokak Ritmine

Enis Arıkan İle Sahne Işığından Sokak Ritmine

Melis Buyruk ile 2025'e Yakından Bakış
Melis Buyruk ile 2025'e Yakından Bakış

Melis Buyruk ile 2025'e Yakından Bakış

Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri
Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri

Miray Beşli Çapa ile Sanat ve Hayatın Ritimleri

Bilinçakışının İzdüşümü Deniz Pelister'in “Kül” Sergisine Yansıyor
Bilinçakışının İzdüşümü Deniz Pelister'in “Kül” Sergisine Yansıyor

Bilinçakışının İzdüşümü Deniz Pelister'in “Kül” Sergisine Yansıyor

Zamansız Güzelliğin Görünmez Yolu
Zamansız Güzelliğin Görünmez Yolu

Zamansız Güzelliğin Görünmez Yolu

"Enfes Bir Akşam” Kadrosuyla Şehri, Zamanı ve Kendini Keşfetmek Üzerine
"Enfes Bir Akşam” Kadrosuyla Şehri, Zamanı ve Kendini Keşfetmek Üzerine

"Enfes Bir Akşam” Kadrosuyla Şehri, Zamanı ve Kendini Keşfetmek Üzerine