Moda, günümüzde benzer imajlara ayna tutsa da aslında stil, özgünlüğün imzası ve bir çeşit kişisel manifesto. Mina Akdağ ile Büyükada'daki aile köşkünde bir araya geldiğimizde bir kez daha sessiz lüksün, gösterişli bir Osmanlı köşkünde bile varlığını gösterebileceğini gördük. Sadeliği sadece kıyafetleriyle değil tavrıyla da üzerinde taşıyor Mina Akdağ. Stilin ise sadece ne giydiğin değil neyi seçmediğinle de ilgili olduğuna inanıyor: "Sessiz ama net bir ifade biçimi."
Büyükada'da geçtiğimiz yaz hayata geçirilen Princes' Palace Resort ile kariyerinizde nasıl bir sayfa açıldı?
Princes' Palace benim için sadece bir iş değil, uzun zamandır hayalini kurduğum bir yaşam biçimi oldu. Kendi sesimi bulduğum, içime en çok sinen sayfalardan biri diyebilirim. Aynı zamanda hospitality alanında, özellikle satış ve pazarlama tarafında daha derinleştiğim, uluslararası vizyonu olan bir kariyer yolculuğu da başlamış oldu.
Osmanlı döneminden kalma bu tarihi köşkün size verdiği en büyük ilham ne oluyor?
Zamana karşı dimdik duran bir zarafet... Bu köşk bana hep köklerinden kopmadan yeniden var olabilmenin ilhamını veriyor. Sessiz ama çok şey anlatan, rafine bir duruşu var.
Lüksün deneyime dönüşüm çağındayız. Sizin için lüks nedir?
Benim için lüks; acele etmeden yaşamak, gerçekten nefes alabilmek ve kendinle uyumda kalabilmek demek. "Quiet luxury" dediğimiz, his bırakan ama gösterişli olmak için çabalamayan şeylerde saklı.
Moda, benzer imajlara ayna tutsa da stilin, özgünlüğün imzası ve kişisel bir manifesto olduğuna inanıyorum. Peki sizin için "stil" ne ifade ediyor?
Stil, kendine has olma cesareti bence. Sadece ne giydiğin değil, neyi seçmediğinle de ilgili. Sessiz ama net bir ifade biçimi.
Stil yolculuğunuzda sizi bugünkü duruşunuza taşıyan başlıca duraklar ve iz bırakan adımlar nelerdi?
Zamanla sadeleşmeyi, azla daha çok şey anlatmayı öğrendim. Londra bana çizgiyi korumayı, Floransa ise detayla fark yaratmayı öğretti. En çok da kendime yakışanı seçmeyi.
"Little Black Dress" efsanesi sizin stil dünyanızda ve gardırobunuzda hangi parça ile baştan yazılır?
LBD efsanesine çok inanırım. Ama sanırım şu an benim için onun yerini oversize bir ceket aldı, özellikle kesimi güçlü, sade ama karakterli olanlardan.
Gardırobunuzun en çok hangi duygunuzu temsil ettiğini düşünüyorsunuz?
Sanırım en çok "netlik" hissini. Ne giydiğim kadar, ne giymediğim de belirliyor tarzımı. Temiz, sade ama kararsız olmayan bir çizgi.
Stilinizin en çok değiştiği dönem ne zamandı?
Herhalde Londra'dan İstanbul'a taşındığım dönemde değişti, 20'li yaşlarımın başıydı. O geçiş hâli, hem şehirler hem de ben dönüşürken tarzıma da yansıdı.
Modayı sanat yapan şey sizce nedir?
Duyguyu taşıyabilmesi. Sadece güzel görünmek değil, bir hissi, bir düşünceyi ifade edebilmek... Ve zamanla unutulmayacak bir iz bırakmak.
Modaya uyum sağlarken kişisel dokunuşunuzu nasıl eklersiniz?
Moda trendlerini takip ederim ama her parçayı uygulamam. Kendime yakışanı seçerim ve mutlaka beni yansıtan, imzam gibi olan detaylarla kendi stilime ait bir parça eklerim.
Evde kimse yok, yalnızsınız, yine de bakımlı ve şık mısınız?
Köpeğimi her türlü dışarı çıkarmam gerektiği için genelde hep bakımlıyımdır. Ama bu "şık" değil, daha çok özenli ama rahat bir hal diyebilirim.
Son yıllardaki ödül törenleri ve kırmızı halılardan unutulmaz ikonik bir ünlü görünümünüz var mı?
Natalie Portman'ın Dior'la kırmızı halıda yarattığı sade ama karakterli görünümü. Fazla çaba göstermeden zarif görünmenin en güzel hâli.
Aksesuarlara nasıl bir anlam yüklüyorsunuz?
İnce işçilikli takıları ve özellikle vintage parçaları seviyorum; kendi hikâyesi olan şeyler beni hep çekmiştir. Coppola e Toppo'nun geçmişten ilham alıp bugüne taşıdığı çizgisi çok etkileyici. Ninon ve Begüm Khan ise en sade hâli bile bir görünüme dönüştürebiliyor. Kışın ise eldiven takmayı çok severim, zarif bir dokunuş katıyor.
"Nasıl giymişim?" dediğiniz bir trend?
Bir dönem çok yüksek topuklar giymiştim, hem arkası hem önü hayli platformlu olanlar... Ama o dönemde de onu deneyimlemiş oldum.
Aile yadigarı da olabilir, dolabınızda hikayesi olan özel bir parça var mı?
Kesinlikle, vintage ve ikinci el parçaları çok seviyorum. Özellikle anneannemin çantaları ve annemin vatkalı ceketleri... Her biri kendi zamanının ruhunu taşıyor ve dolabımda en çok hikâyesi olan parçalar onlar.
Alışveriş yaparken itici gücünüz nedir?
Önce kendime "Gerçekten buna ihtiyacım var mı?" diye sorarım. Sonra da ne kadar sık giyerim, dolabımdaki diğer parçalarla uyumlu mu, hepsini düşünürüm. Ancak tüm sorulara içim rahat bir "evet" diyorsa alırım.
Stil konusunda referans isimleriniz arasında kimler var?
Sanırım Kendall Jenner ve Kate Middleton'ın bir yerde buluştuğu çizgi diyebilirim. Biri cool ve sade, diğeri zarif ve zamansız. İkisinden de ilham alıyorum.
Bir film ya da dizinin içine ışınlanacak olsanız hangisi olurdu?
"To Catch a Thief" veya "La Dolce Vita". Daha yenilerden "Scarface"in stil dünyasına bayılıyorum. Elvira'nın uzun elbiseleri, kürk detayları ve o 80'lerin abartısız ihtişamı... Feminen ama güçlü, sade ama çok çarpıcı. O dönem bana çok ilham veriyor.
Sabah hızlı hazırlanmanız gerekiyorsa başvurduğunuz "stil formülü" nedir?
Yazın blue jean ve güzel bir tişörtün yerini hiçbir şey dolduramaz benim için. Kışın ise deri pantolon, ince bir hırka ve bot.
En riskli ama en iyi sonuç aldığınız stil denemeniz hangisiydi?
Derin V yaka bir elbise giymiştim, saçlar tamamen geriye taranmıştı. Rahat edemem diye düşünmüştüm ama kendimi çok iyi hissettim.
Kendi stil evreninizi yaratacak olsanız, başrol hangi tasarımcıda olurdu?
Lanvin; klasik Paris zarafeti.
Geçmişten ya da günümüzden bir stil ikonu ile yemeğe çıkacaksınız... Kimi seçerdiniz?
Coco Chanel!
Çok sade, duru, rafine bir görünüme sahipsiniz. Sizin için güzellik nedir?
Benim için güzellik, kendinle uyumda olmak. Abartısız, filtresiz ama kendine iyi gelen hal...
Sanat, hayatınıza nasıl, ne noktada ve hangi açılardan yansımalar yapıyor?
Sanat bana hem kaçış alanı hem de denge sunuyor. Bazen sadece izlemek bile zihnimi sakinleştiriyor.
Şu sıralar sizi en çok heyecanlandıran enerji nerde saklı?
Yılbaşı ruhu; ışıklar, "Christmas market"lar, küçük hediyeler, tarçın kokulu tatlılar... Her şeyde hafif bir umut ve yenilik hissi var, gerçekten çok seviyorum.