Tarih sahnesinde şıklık ve zarafetle özdeşleştirilen ikonik yıldız Audrey Hepburn’ün hayatını, daha önce ele alınmamış yönleriyle anlatacak bir belgesel çekiliyor. Hepburn’ün samimi bir portresini sunmayı planlayan belgeselde ikonik yıldızın daha önce hiç görülmemiş görüntülerinin yanı sıra ailesiyle olan röportajlarına da yer veriliyor. Daha önce hakkında sayısız kere belgesel yapılan Hepburn, bu defa göz alıcı stili ve kült filmlerinin yanı sıra babası tarafından terkedilmesinden, Nazi işgali altında geçen çocukluğuna kadar daha önce ekrana yansımayan kişiliğiyle de ele alınıyor. Hepburn’ün beyazperdede sergilediği oyuncu kimliğinin arkasında, geçmişin travmalarını kolaylıkla atlatamayan yanına şeffaf bir yaklaşım sergileniyor.
Audrey Hepburn’ün belgeselinin arkasında daha önce McQueen belgesiyle BAFTA adaylığı bulunan ekip yer alırken, yönetmen koltuğunda Helena Coan oturuyor. Belgeselde Hepburn’ün oğlu Sean Hepburn Ferrer, ikonik yıldızla özdeşleşen Givenchy markasının eski Sanat Yönetmeni Clare Waight Keller ve Tiffany’nin Tasarım Direktörü emekli John Loring ile röportajlar yapıyor. Audrey Hepburn’ün bale sevgisine de değinecek olan belgeselde,üç farklı dansçı, ikonik yıldızın dans yaşantısındaki evrelerini canlandırıyor. Bale okulundaki ilk yıllarını Keira Moore, Hollywood dönemindeki yıllarını Francesca Hayward canlandırırken, Alessandra Ferris ise ileri yıllardaki Audrey’e hayat veriyor. Audrey Hepburn’ün baleye olan tutkusunu duygusal açıdan etkileyici bir şekilde yansıtmak için yönetmen Coan, ödüllü İngiliz koreograf Wayne McGregor ile çalıştıklarını söylüyor. Hubert de Givenchy'nin ‘İlham perisi’ olarak adlandırdığı, Cary Grant’ın hakkında, “Narin görünmesine rağmen çelik gibidir” dediği Audrey Hepburn’ün bambaşka yönlerine tanık olacağımız belgesel 30 Kasım’da hem DVD olarak hem dijital şekilde sevenlerinin beğenisine sunuluyor.