Vincent Van Gogh'un Hayatı, Sanatı ve Eserleri

Empresyonizm dendiğinde ilk akla gelen ressamlardan Vincent van Gogh'u, hayatından sanatına ve eserlerine derin bir incelemeye alıyoruz.

YAZAR: Çisem Danacı
ABONE OL
3 Şubat 2023 Cuma 17:34 | Son Güncellenme:
22 dakika okunma süresi
Sanatçı Portresi:  Vincent Van Gogh

Vincent van Gogh Kimdir?

Empresyonizm dendiğinde ilk akla gelen ressamlardan Vincent van Gogh'u belki de en çok kısa ömründe çektiği sıkıntılarla biliyoruz. Yaşarken tanınamamış olsa da bugün sanat tarihinin en ünlü ressamlarından biri olarak anılan Van Gogh'un kişiliğini ve sanatını anlamak için bu büyük sanatçının gizemli zihninin kapılarını aralayalım.

"Self-Portrait with Grey Felt Hat", 1887

Vincent van Gogh'un Yaşamı

30 Mart 1853 tarihinde Zundert'te dindar bir ailede dünyaya gelen Hollandalı ressam Vincent van Gogh, Rembrandt van Rijn'den sonra gelen en büyük Felemenk sanatçı olarak kabul ediliyor.

Hayatı ve de kendi ağzından hikayesini ve çektiği zorlukları anlamamızı sağlayan kapsamlı mektupları nedeniyle Van Gogh, popüler kültürde zihnimize kazınan "acı çeken sanatçı" mitinin de en büyük sembollerinden biri haline geldi.

"Farm with Stacks of Peat", 1883

Vincent van Gogh'un Sanatla İlk Tanışması

Vincent van Gogh, sessiz ve kendine yeten bir gençti, boş zamanlarını doğayı gözlemlemek için kırsalda dolaşarak geçiriyordu. 16 yaşında, amcasının ortağı olduğu sanat tüccarlarının yanında çıraklık yaptı. 1873-75 yıllarında Londra'da, 1876'da ise bu şirketin Paris şubesinde çalıştı. Kısa bir sürede Rembrandt, Frans Hals ve diğer Felemenk ustaları tanımaya başladı. Ancak Jean-François Millet ve Camille Corot gibi Fransız ressamların çalışmalarını tercih ediyordu.

Vincent Van Gogh'un Meslekleri

Van Gogh, sanat ticaretinden hoşlanmıyordu. Sonrasında dil öğretmeni, vaiz ve kitap satıcısı olarak çalıştı. Daha sonra teolojiye yöneldi, ancak bunu da yarıda bıraktı. Görünen o ki van Gogh kendisine bir meslek veya amaç bulmak konusunda zorluk çekiyordu.

Misyonerlik yapmak için Belçika'nın güneybatısındaki bir kömür madeni bölgesi olan Borinage'ın yoksul nüfusunun yanına yerleşti. Orada, 1879-80 kışında hayatının ilk büyük ruhsal krizini yaşadı. Yoksullar arasında yaşarken, tüm dünyevi mallarını bir anda etrafa dağıttı. Bunun üzerine kilise yetkilileri tarafından, Hristiyan öğretisini gereğinden fazla gerçek anlamda yorumladığı gerekçesiyle görevden alındı.

Hem elinde avucunda hiçbir şey kalmamış hem de dininin onu yarı yolda bıraktığına inanan Vincent van Gogh, umutsuzluğa kapıldı ve kendini herkesten uzaklaştırdı. Bir tanıdığına "Deli olduğumu düşünüyorlar" diyerek iyi bir Hristiyan olmaya çalışırken, yalnız bırakıldığını, ihanete uğradığını ve terk edilmiş hissettiğini anlattı. Bu dönemde van Gogh ciddi bir şekilde resim yapmaya başladı ve böylece 1880'de sanatçı olarak gerçek mesleğini keşfetti.

"The Potato Eaters", 1885

Vincent van Gogh'un 27 Yaşında Sanatçı Oluşu

Böylelikle van Gogh, görevinin insanlığa sanat yoluyla teselli getirmek olduğuna karar verdi. Ancak ne yazık ki 1890 yılındaki erken ölümü nedeniyle sanat kariyeri yalnızca 10 yıl sürdü. Buna rağmen oldukça üretken bir sanatçı olarak iz bırakmayı başardı.

Resme başladığı dönemin ilk dört yılında teknik yeterlilik kazanırken kendini neredeyse tamamen çizim ve suluboya ile sınırladı. Önce Brüksel Akademisi'nde çizim eğitimi almaya gitti; 1881'de babasının Hollanda'nın Etten kentindeki papaz evine taşındı ve doğada çalışmaya başladı.

Bir süre şehre dönse de 1883 yılında doğayla baş başa kalmak isteyerek Drenthe'e gitti. Ardından da Nuenen'e yerleşerek, 1884-85 yıllarını burada geçirdi. Ancak zamanla burada fazla izole olmuş hissetti. 1886 yılında kardeşi Theo'nun yanına Paris'e gitti. Theo'nun ismini de Vincent'ın en çok mektuplaştığı kardeşi olarak tanıyoruz. Theo ile zamana yayılan mektuplaşmaları van Gogh'un yaşamını ve geçirdiği psikolojik süreci gözlemlememiz için en iyi kaynak olmuştur.

"Head of a Skeleton with a Burning Cigarette", 1886

Vincent van Gogh'un Kulağı Nasıl Kesildi?

1888 yılında van Gogh artık şehir yaşamından sıkılmıştı. İçinde onu, doğaya ve yalnızlığa çeken güç yeniden canlandı. Böylece Fransa'nın güneydoğusundaki Arles'e yerleşti. Aynı yılın Noel'inde van Gogh, fiziksel ve duygusal bir buhran yaşadı. Gauguin ile tartışması sonucu söylendiğine göre onu bir usturayla kovaladı ve kendi sol kulağının alt yarısını kesti. Sansasyonel bir haber, aklını yitirmiş van Gogh'un daha sonra evinin yakınındaki bir genelevi ziyaret ettiğini ve kulak parçasını, Rachel adlı bir kadına teslim ederek, "Bu nesneyi dikkatli bir şekilde koru" dediğini yazdı.

Ancak 21. yüzyıl sanat tarihçileri Hans Kaufmann ve Rita Wildegans, dönemin polis kayıtlarını ve sanatçıların yazışmalarını inceledi ve van Gogh'un kulağını kesenin aslında Gauguin olduğunu ve bunu bir kılıçla yaptığını ortaya çıkardı. Olayın sonucunda her ne olduysa, van Gogh sorumluluğu üstlendi ve hastaneye kaldırıldı; Gauguin ise Paris'e gitti.

Vincent van Gogh'un Psikolojik Buhranı

Vincent van Gogh, iki hafta sonra eve döndü ve resim yapmaya devam etti. Ancak birkaç haftanın ardından psikolojik problemlerinin yarattığı semptomlar yeniden kendini göstermeye başlayınca hastaneye geri döndü.

"Courtesan: After Eisen", 1887

Nisan 1889'da, akıl sağlığının garantisi olarak gördüğü çalışma kapasitesini kaybetmekten korkarak, tıbbi bakıma alınmak üzere geçici olarak Saint-Rémy-de-Provence'daki akıl hastanesine kapatılmayı talep etti. Burada 12 ay kalan van Gogh, tekrarlayan nöbetler ile sakinlik ve umutsuzluk arasında değişen, geçişken bir ruh haline sahipti. Buna rağmen aralıklarla da olsa çalışmaya devam ederek, en ünlü eserlerinin bir kısmını burada üretti.

1889-90 arasındaki süreci, gerçeklik ile bağını kaybetme korkusu içinde geçiren van Gogh'un endişelerinin derinliğini kardeşi Theo'ya gönderdiği mektuplarda da görebiliyoruz. 1890 yılında kardeşini özleyen Vincent, Paris'e döndü. Birkaç gün sonra ise Auvers-sur-Oise'a giderek, Pisarro ve Paul Cezanne'ın arkadaşı ve bir sanatçı ve doktor olan Paul Gachet'nin yanında kalmaya başladı.

Vincent van Gogh'un Ölümü

Başlarda bu kırsal bölge ona iyi geldi. Ancak bu süreç de kısa sürdü; ev arkadaşıyla yaşadığı tartışmalar, finansal olarak Theo'ya bağlı olmasının kendisinde yarattığı vicdan azabı ve sanatçı olarak başarısızlık hissinin verdiği yıkıntı van Gogh'un umudunu silip götürdü. Bu çaresizlikle kendisini vurdu. Hemen ölmediyse de iki gün sonra, 29 Temmuz 1890'da, 37 yaşındayken hayatını kaybetti. Van Gogh'un kardeşi Theo, bu kayba dayanamadı ve hasta düşerek altı ay sonra o da öldü. Theo'nun cenazesi, abisi Vincent'ın mezarının bulunduğu Paris'in yakınındaki Auvers-sur-Oise'daki bölgeye gömüldü.

"Garden at Arles", 1888

Vincent van Gogh Ne Zaman Popüler Oldu?

Post empresyonizmin en büyük isimlerinden görülen Vincent van Gogh'un, modern izlenimciliğin gelişimine katkısı, tüm sanat dünyasının hemfikir olduğu bir başarı. Ne yazık ki bu ün, yaşarken sanatçıyı bulamamış olsa da ölümünden sonra, özellikle de 20. yüzyılın sonlarına doğru onu, tüm dünyanın zihnine bir dahi olarak kazıdı. 37 yıllık ömründe yalnızca bir tane eser satmayı başarmış olan Vincent van Gogh'un resimleri, muhtemelen insanlık tarihinin sonuna kadar değeri artarak el değiştirmeye ve müzayedelerin en çok aranan parçalarından olmaya devam edecek.

"Olive Orchard", 1889

Vincent van Gogh'un Sanatı

Vincent van Gogh'un dikkat çeken renkleri, vurgulu fırça darbeleri ve konturlu formları, modern empresyonizmin en güçlü ilham kaynaklarından biri oldu. Üstelik van Gogh, pek çok sanatçının aksine sanat üretmeye geç denebilecek bir çağında, 27 yaşındayken başladı. Çoğu ünlü sanatçının geçmişine baktığımızda çocuk yaşta çizime başladıklarını görebiliyoruz.

Van Gogh sıkı ve metodik bir şekilde çalıştı ancak kısa sürede kendi kendini eğitmenin zorluğunu ve daha deneyimli sanatçıların rehberliğini arama ihtiyacını anladı. Müzeleri gezmeye, diğer sanatçılarla tanışmaya başladı.

1882 yılında yağlı boya denemelerine başladı. 1884-85 yıllarında Nuenen'de geçirdiği dönemde ağırlıklı olarak natürmort, manzara ve figürler üzerine yoğunlaştı. Köylülerin günlük yaşamına, katlandıkları zorluklara ve ekip biçtikleri kırsal alana atıfta bulunarak, birbiriyle ilintili eserler üretti.

"Self-Portrait with Bandaged Ear", 1889

Vincent van Gogh'un Sanatsal İlhamı

Resim yapmanın olanaklarına ilişkin anlayışı hızla gelişiyordu; görsel bir izlenimin tazeliğini tasvir etmeyi öğrenirken, Paolo Veronese ve Eugène Delacroix'nın çalışmaları ona rengin, kendi başına sahip olduğu bir ifadesi olduğunu öğretti. Bu durum, van Gogh'un Peter Paul Rubens'e olan hayranlığını tetikledi. Rubens'in, ruh halini, renk kombinasyonlarıyla ifade etme yeteneğinin etkisi van Gogh'un stilinin gelişmesinde belirleyici oldu. Vincent van Gogh, bu dönemde Japon baskılarını ve empresyonist resmi keşfetti.

Van Gogh, kardeşi Theo'nun yanına Paris'e taşındığı 1886 yılında Henri de Toulouse-Lautrec, Paul Gauguin gibi pek çok tarihe geçen sanatçıyla da tanıştı. Onlar sayesinde Fransız resminin gelişimini yakından tanıma fırsatı oldu. Theo, Vincent'ı Camille Pissarro, Georges Seurat ve diğer empresyonist sanatçılarla da tanıştırdı.

Vincent van Gogh ve Post-Empresyonizm

1887 yazında saf renklerle resim yapıyordu ve bazen noktacı olan kırık fırçalar kullanıyordu. 1888'in başlarına geldiğimizde ise post empresyonist stili belirginleşmeye başladı. Bu dönemde Vincent van Gogh, özümsediği tüm bu sanatsal ilhamla birlikte kendi resim dilini ve onu tanıdığımız fırça darbelerini yarattı. Paleti oldukça renkli hale gelmişti, tonları aydınlandı.

"The Starry Night", 1889

1888 yılında Arles'e taşınmasının üzerine çiçek açan meyve ağaçlarını, kasaba ve çevre manzaralarını, oto-portreleri, çevresindekilerin portrelerini, evin içini ve dışını, ayçiçeklerini ve manzaraları tasvir ederek en bilindik eserlerinin büyük bir kısmına imza attı.

Vincent van Gogh'un stili spontane ve içgüdüseldi, bir duyguya kapıldığında onun etkisini resme aktarana kadar rahat edemiyordu.

Saint Rémy'deki ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde kaldığı sürecin büyük bir kısmını ya odasında ya da hastanenin bahçesinde geçirmesi nedeniyle gözlem alanı oldukça kısıtlı ve ruh hali pek de istikrarlı değildi. Resimlerindeki heyecanlı stil durulmaya başladı ve daha sakin çalıştı. Bununla birlikte resmindeki figürlerin dramatik yapısı daha yaratıcı bir şekle büründü. Güçlü bir çizgi kullanımına dayalı bir stil geliştirdi. Bu nedenle van Gogh'un Saint Rémy'de ürettiği resimlerinin, Arles'dakilerden çok daha cesur ve vizyoner olduğunu söyleyebiliriz.

"Sunflowers", 1889

1890 yılında Auvers-sur-Oise'a yerleştiği ilk zamanlarda kırsal bölgenin zihninde alevlendirdiği yaratıcılık van Gogh'a iyi geldi ve bu dönemde yoğun bir şekilde çalıştı. Heyecanı, resimlerine yansıyor, onları adeta hareket ediyormuş gibi görünecekleri bir stille boyuyordu.

Vincent van Gogh Kaç Tane Eser Üretti?

Vincent van Gogh, 37 yıllık hayatı boyunca -ki bunun yalnızca son 10 yılını bir sanatçı olarak geçirdi- 900'den fazla tablo ve 1.100 adet çizim üretti. Van Gogh, kız kardeşine yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: "... Sanatı ya da aşkı çok ciddiye almayın." Muhtemelen bu, van Gogh'un kendisinin en çok uygulayamadığı tavsiyesiydi. İnsanlara yakın olmak istemesine rağmen kendisini izole etmekten kaçamadı ve sanatçı olarak görmek istediği başarıyı yakalayamamanın yarattığı umutsuzluğu atlatamadığı için kendi canını aldı.

Vincent van Gogh ve "Doctor Who" Dizisi

Azimle ve arzuyla bağlandığı sanat ve resim yapma güdüsü, Vincent van Gogh'un yaşarken bir sanatçı olarak dünyada yer edinmesine yardımcı olmadı. Ancak ölümünden yıllar sonra 20. yüzyılın sonlarına doğru van Gogh'un eserleri rekor fiyatlara satılmaya başladı. Artık resimleri, dünyanın dört bir yanında sergileniyordu. "Doctor Who" dizisinin beşinci sezonunun "Vincent and the Doctor" isimli onuncu bölümünde Doctor Who, geçmişe yolculuk yapar, Vincent van Gogh ile tanışır ve onu, günümüze van Gogh'un eserlerinin sergilendiği bir müzeye getirir. Kimsenin kendisini bilmediğine, yapayalnız ve başarısız olduğuna inanan van Gogh'un, müzede eserlerini görmeye gelen kalabalığın içinde dolaşırken, gözlerinden okunan şaşkınlık ve hüzünle karışık mutluluk gerçekten görülmeye değer. Vincent van Gogh, bugün eserlerinin pek çok büyük müzede sergilendiğini, yalnızca ona adanmış dev bir müze olduğunu, çalışmalarının yer aldığı onlarca serginin var olduğunu görebilseydi, insanların onun eserlerini incelerken yaptığı yorumları duyabilseydi belki de hayatı bambaşka bir yönde şekillenebilirdi.

Vincent van Gogh'un Eserleri

"Self-Portrait", 1889


"The Bedroom", 1889


"Cypresses", 1889


"Snow-Covered Field with a Harrow (after Millet)", 1890


"Country road in Provence by Night", 1890


"Irises", 1890


"Wheatfield with crows", 1890


"Almond Blossom", 1890


"Dr. Paul Gachet", 1890


Sanatçı Portresi: Pablo Picasso

Sanatçı Portesi: Yayoi Kusama

Sanatçı Portresi: Paula Rego

EN ÇOK OKUNANLAR

Coachella Festivali'nin En İyi Stil Görünümleri
Coachella Festivali'nin En İyi Stil Görünümleri

Coachella Festivali'nin En İyi Stil Görünümleri

1 dakika okunma süresi
“Kimler Geldi Kimler Geçti” Dizisi Hakkında Her Şey
“Kimler Geldi Kimler Geçti” Dizisi Hakkında Her Şey

“Kimler Geldi Kimler Geçti” Dizisi Hakkında Her Şey

3 dakika okunma süresi
Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı
Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı

Arzu Nesnesi: Hailey Bieber'ın Rhode Telefon Kılıfı

1 dakika okunma süresi
Özge Gürel ile Dubai Keşfi
Özge Gürel ile Dubai Keşfi

Özge Gürel ile Dubai Keşfi

16 dakika okunma süresi
Ipekyol x Elie Saab İş Birliği
Ipekyol x Elie Saab İş Birliği

Ipekyol x Elie Saab İş Birliği

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Sanatçı Portresi: Damien Hirst
Sanatçı Portresi: Damien Hirst

Sanatçı Portresi: Damien Hirst

Sanatçı Portresi: Haluk Akakçe
Sanatçı Portresi: Haluk Akakçe

Sanatçı Portresi: Haluk Akakçe

Sanatçı Portresi: Fernando Botero
Sanatçı Portresi: Fernando Botero

Sanatçı Portresi: Fernando Botero

Sanatçı Portresi: Egon Schiele
Sanatçı Portresi: Egon Schiele

Sanatçı Portresi: Egon Schiele

Sanatçı Portresi: Pablo Picasso
Sanatçı Portresi: Pablo Picasso

Sanatçı Portresi: Pablo Picasso

Nazım Ünal Yılmaz ile Sanat Sohbeti
Nazım Ünal Yılmaz ile Sanat Sohbeti

Nazım Ünal Yılmaz ile Sanat Sohbeti

Sanatçı Portresi: Frida Kahlo
Sanatçı Portresi: Frida Kahlo

Sanatçı Portresi: Frida Kahlo

Sanatçı Portresi: Gustav Klimt
Sanatçı Portresi: Gustav Klimt

Sanatçı Portresi: Gustav Klimt

Sanatçı Portresi: Selma Gürbüz
Sanatçı Portresi: Selma Gürbüz

Sanatçı Portresi: Selma Gürbüz

Sanatçı Portresi: Semiha Berksoy
Sanatçı Portresi: Semiha Berksoy

Sanatçı Portresi: Semiha Berksoy

Sanatçılardan ALEM 30. Yıl Kutlaması
Sanatçılardan ALEM 30. Yıl Kutlaması

Sanatçılardan ALEM 30. Yıl Kutlaması

Lara Sayılgan ile Fotoğrafçılık Üzerine Sohbet
Lara Sayılgan ile Fotoğrafçılık Üzerine Sohbet

Lara Sayılgan ile Fotoğrafçılık Üzerine Sohbet