ANADOLUDA SONBAHAR RENKLERİ...

Afrodit adına “aşk olsun”... Aydın-Nysa Antik Kenti

Şarap ve eğlence tanrısı olan Dionysos öz be öz bir Anadolu tanrısıdır ve mitsel anlatılarda onun doğum yeri Nysa’dır. Aydın ile Afrodisyas arasında olan bir antik kenttir. Sonbahar eş değişle bağ bozumu mevsiminde şarap tanrısının ayak izlerini burada takip edebiliriz. Şöyle ki: İzmir’den başlayarak ilkin Dionysos’un doğum yeri olan Nysa’ya uğramalısınız. Bu kente vardığınızda özellikle Dionysos’u hem mitos hem de logos çözümlemeleri ile okumakta hem yarar var hem de büyük bir keyif var. Elinize alacağınız bir kadeh şarapla binlerce yıl öncesinde tiyatroda oyunlar başlamadan önce onun adına yapılan bir törene iştirak etmiş olursunuz. Bu kentin tün birimlerini Dionysos rehberliğinde gezdikten sonra sadece bir kaç saatlik bir yolculuktan sonra bu defa tanrıça Afrodit’in kenti Afrodisyas’a varırsınız. Burası Anadolu’nun heykel yapım merkezlerinden birisi olmakla birlikte özellikle stadyumu ile önemli bir görselliğe sahip olan Afrodisyas güzellik tanrıçası adına kurulan bir kenttir. Nysa’da rehberiniz eğlenceli tanrı Dionysos iken bu defa rehberiniz aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit olmalı. Troya prensi Paris’in üzerinde “en güzele” diye yazdığı elmayı alan Afrodit’i, Hermes ile olan kaçamağından doğan oğlu Hermofrotid’i, ölümlü en meşhur aşkı Adonis ile olan aşkını tüm çözümlemeleri ile okuyarak Afrodisyas’ı Afrodit’in rehberliğinde gezmek, tanımak çok eğlenceli olacaktır. Şimdiden herkese Afrodit adına “aşk olsun”...

Su perisi Dafne’nin mitolojik anlatısı- Pamukkale- Hierapolis Antik Kenti

Afrodisyas’tan çıktıktan sonra konaklamak için en doğru yer Pamukkale yani Hierapolis’tir. Gezinizin ikinci gününde travertenler görülmeli. Akabinde ise Bergama Kralı Uremos tarafından karısı Hiera adına kurulan Hierapolis antik kentini gezmelisiniz. Anadolu’nun en önemli “Necrapol mezarlık” alanına sahip olan kenti bu türlü biçim ve içeriklerle yapılmış mezarlık alnından başlayarak geziniz. Sırasıyla agora, gimnasium, tiyatro ve elbette sanat ve güzel sanatlar tanrısının koruyuculuğunda olan şehri tanrı Apollo sizlere tanıtmalı. Yunan kültür dünyasının koruyucusu olan Apollo ile birlikte şehri gezerken onun su perisi Dafne ile olan mitolojik anlatısını hatırlayınız. Apollo’nun Marsiyas ile olan müzik yarışmasını hatırlayınız ve Kral Midas neden eşek kulaklı hale dönüştürdüğünü ona sorunuz. Böylece antik kenti bu defa Apollo ile birlikte tanıdıktan sonra Denizli Havalimanı’ndan İstanbul’a iki tanrı bir tanrıça rehberliğinde dönerken oldukça mutlu olacağınızdan eminim. Bu gezi bir gece iki günlük olmalıdır. Konaklama Pamukkale’de yapılmalıdır. Gezi boyunca kaynak kitap Halikarnas Balıkçısı’nın “Anadolu Tanrıları” ve mitoslar için benim “Mitostan Logosa” adlı kitabımı öneririm.

Denizin deniz gibi olduğu tek yer! Kaz Dağları, Assos ve Adatepe Köyü

Sonbaharda bir diğer güzergah Kaz Dağları olmalıdır. Edremit Havalimanı’ndan başlayacak gezinizde ilk durak Küçükkuyu ilçesine beş dakika mesafede olan Yeşilyurt Köyü’ne varmak olmalı. Manici veya Çetmihan Oteli tavsiye derim. Denizin deniz gibi olduğu tek deniz olan Ege’de yüzmek ve dağların dağ gibi olduğu Olimpos Dağları’nda bol bol oksijen solumak için bu bölgeye sonbaharda gelmelisiniz. Gezinizin ilk gününde otelinize yerleştikten sonra sadece 45 dakikalık bir yolculuk ile Assos’a gidilmelidir. Athena tapınağı, Behram Kale, kültürel miras yapıları görülürken Platon’un öğrencisi Aristo’yu hatırlamalıyız. Aristo “Lykeion” (lise) adlı okulunu burada açmıştır ve aşık olduğu eşiyle Assos’ta evlenmiştir. Buradan Sokrates-Platon-Aristo üçlemesini okumakta fayda var. Bununla birlikte birinci anlamına gelen Assos Antik Kenti’ni dolaşırken Aziz Poul sizlere “merhaba” diyecektir. Aziz Polu Assos’tan Roma’ya gitmek için Anadolu’dan ayrılmıştır. Assos Limanı’na indiğinizde çok güzel balık ağırlıklı yemek yeme şansını bulursunuz. Yemek sonrası ise yeniden Küçükkuyu’ya dönüp Adatepe Köyü’nde çay-kahve molası vermelisiniz. Bu köyde Zeus altarına doğru 30 dakikalık güzel bir akşam yürüyüşü yapılmalıdır ki altarın üzerinden muhteşem Edremit Körfezi manzarasını izleyebilirsiniz. Körfezi seyrederken tam karşınızda görmüş olacağınız ada Midilli Lesbos Adası olup adaya bakarken kadın şair Sofya’ya Anadolu’dan “merhaba” demeyi unutmayınız.

Sonbaharın tüm renkleri Doğu Karadeniz -Çamlıhemşin

Sonbahar için önereceğim diğer rota Doğu Karadeniz olacak... Bu rota için iki gece üç gün ayırmalısınız. Uçakla Trabzon’a indikten sonra araç ile iki saatlik bir yolculuk sizi Çamlıhemşin Ayder Yaylası’na ulaştırır. Anadolu’nun misafir seven denizi olan Karadeniz’in en tipik bölgesi Çamlıhemşin Vadisi’dir. Konaklayacağınız yer Kaçkar Resort Otel olmalıdır. Yaylada bir çok otel olmakla birlikte bütünüyle en ideal otel düşüncesindeyim. Bu gezide Gelintülü Şelale’si, yukarı Kavron Yaylası ve Kaçkar Dağı görüntülemeleri ilk gün için yeterli programdır. İkinci gün Çat Vadisi, Zil Kale gezileri ve Çamlıhemşin’e dönüşte Çinçiva Restoran’da yöresel yemekler yemelisiniz. Şayet dar yollar ve yükseklik korkunuz yoksa Pokut Yaylası mutlaka görülmelidir. Elbette Palovit ve Tar Şelalesi sonbahar aylarında önemli güzelliğe sahiptir. Son gün ise Artvin Borçka ilçesi yakınından Karagöl size sonbaharın tüm renklerini sergiler. Göl etrafında yürüyüş yaptıktan sonra Trabzon’a dönmelisiniz. Trabzon Ayasofya, Atatürk Köşkü ve Arkeoloji Müzesi mutlaka görülmeli. Sümela Manastırı kapalı olduğundan gidilmemelidir. Trabzon’dan ayrılmadan önce Karadeniz pidesi ve Akçaabat köftesi mutlaka yenmelidir..

Dünyanın ilk en önemli sağlık merkezi Ayvalık, Bergama ve Edremit

Osmanlı döneminde özerk bir Rum yerleşkesi olan Ayvalık’ın dar ve sempatik sokaklarında dolaşırken Mor Salkım Kafe’de mola vermelisiniz. Macaron mahallesinde kafede başlayan geziniz Taksiyaris Kilisesi’ni ziyaret etmekle devam etmelidir. Akabinde öğle yemeği için Cunda Adası’na geçilmeli. Ayna adlı restoran tavsiyem olmakla birlikte bir çok alternatif yemek alanlarında alacağınız öğle molasından sonra Gömeç üzerinden Kozak Yayla yolunu alarak Bergama’ya geçmelisiniz. Güzergahta olağanüstü çam fıstığı ormanları ve Yukarıbey Köyü yakınlarında Atatürk anıtını ziyaret ediniz. Bergama’ya vardığınızda ise dünyanın ilk en önemli sağlık merkezi olan sağlık tanrısı Asklepios ve kız kardeşi Hijyen ile birlikte geziniz. Gün sonunda ise Edremit veya İzmir Hava Limanı’ndan İstanbul’a dönebilirsiniz.

Kutsal ırmağın kolunda bir gezi Kapadokya

Sonbahar için son olarak önerebileceğim bölge elbette Kapadokya... Kapadokya’da iki gece üç gün her mevsim olduğu gibi bu mevsim için de ideal zamanlamadır. Kutsal ırmağın kolu anlamına gelen Kapadokya’da ilk gün Göreme Açıkhava Müzesi, Üç Güzeller Peri Bacaları, Sinesos Köyü ve öğle yemeği için Old Greak House’ta alınmalıdır. Akabinde Derbent Vadisi, Paşabağı Peri Bacaları, Aşıklar Vadisi ve gün sonu için seyir Göreme Tepesi’nde “O Ağacın Altı” Kafe’de günü tamamlayabilirsiniz. İkinci gün; Derinkuyu Yeraltı Şehri ve Ihlara Vadisi ile birlikte bütün gün için iyi bir güzergah olacaktır. Değerli Alem gezginleri Kapadokya için son gün; Uçhisar Kalesi, Güvercinlik Vadisi, Avanos Kasabası, Hacı Bektaşveli Dergahı ziyaretleri yeterli olacaktır. Bu rotada konaklama Museum veya Anatolian Houses’da olabilir. Uçhisar Balkon Resteurant, Avanos Hanedan Resteurant da tavsiyelerim arasında...