Çölün ortasında yükselen gökdelenler, ışıltılı marinalar ve sınırları zorlayan mimari hamlelerle Dubai, modern şehirleşmenin yanı sıra küresel lüks anlayışının en etkili sahnelerinden biri. Burada lüks, bir tüketim biçiminden ziyade bir yaşam pratiği olarak karşımıza çıkıyor. Modaevlerinin restoranlardan otellere, spadan alışveriş deneyimine kadar uzanan dokunuşları, bu şehri adeta çağdaş bir "stil laboratuvarı"na dönüştürüyor. Kısacası lüksün teatral bir deneyime dönüştüğü bu sahnede, her şey daha gösterişli, daha kapsayıcı, daha iddialı.
Harvey Nichols Dubai'nin ikinci katında yer alan On Two ise butik ölçekte, tasarım odaklı bir lounge deneyimiyle öne çıkıyor. Şehirde gün batımıyla birlikte lüksün tonu daha da derinleşiyor. Bulgari Resort Dubai'nin zarif barı The Bulgari Bar, İtalyan Riviera'sını hatırlatan atmosferinde altın rengi güneşi denizle buluştururken, aynı alanda bulunan iki Michelin yıldızlı Il Ristorante-Niko Romito gastronomi meraklıları için ideal bir destinasyon niteliğinde. Benzer şekilde Atlantis The Royal'in Cloud 22 alanı, Dolce&Gabbana ve Ounass iş birliğiyle modanın görsel şovunu gökyüzüne taşıyor. Bu buluşma yalnızca lüks konaklamanın değil, aynı zamanda modanın deneyimsel gücünün de altını çiziyor; otelin misafirlerine olduğu kadar dışarıdan gelen ziyaretçilere de Dubai'nin eşsiz manzaraları eşliğinde bir stil şöleni sunuyor.
Şehrin bir diğer incisi Palazzo Versace Dubai, 16'ncı yüzyıl İtalyan saraylarının görkeminden ilham alıyor. Jaddaf Waterfront'ta yükselen otel, lüks mobilyaları, zarif peyzajlı bahçeleri ve dokuz farklı restoran/barıyla, Versace'nin teatral estetiğini günlük yaşama uyarlıyor. Fas hamamlarından kişisel bakım ritüellerine uzanan spa alanları ise, konukları modanın hedonist yüzüyle tanıştırıyor. Ancak Dubai'de lüksün yalnızca göz kamaştırıcı bir vitrin olmadığını kanıtlayan en yeni adreslerden biri, Dior Spa The Lana. Business Bay'de, Dorchester Collection'ın Orta Doğu'daki ilk oteli The Lana'nın 29'uncu katında yer alan spa, Dior'un BAE'deki ilk wellness deneyimini sunuyor. Burada lüks, bedensel bir huzura dönüşüyor. Spa menüsünde yalnızca bu mekâna özel geliştirilen "Stopover at the Lana" ve "Dior Stone Therapy" gibi Diorituals uygulamaları yer alıyor; misafirlere adeta zamanın akışını yavaşlatma imkânı sunuyor. Dubai, lüksü yalnızca gösterişli vitrinlerde değil, aynı zamanda günlük hayatın küçük anlarında da yaşatıyor. Çöl üzerine inşa edilen şehir; bir kahve molasında, bir akşam yemeğinde ya da bir spa seansında, modaevlerinin mekâna ve deneyime yayılan imzaları sayesinde, küresel lüks anlayışının geleceğine dair ipuçları veriyor.