Contemporary Istanbul'un 20 yıllık yolculuğunu düşündüğünüzde, sizin için en unutulmaz an hangisi?
Benim için en unutulmaz an, özellikle 2015–2017 yılları arasında program direktörlüğü yaptığım dönemdi. O dönemde hayata geçirdiğimiz "The 90 Minute Shows" ve "Collector Stories" projeleri aklımda kaldı. "The 90 Minute Shows" projesinde her 90 dakikada bir mekânda solo bir sergi kürate etmek hem heyecan verici hem de deneysel bir deneyimdi. "Collector Stories" ise Türkiye'nin önde gelen 60 koleksiyonerinden bir seçkiyi bir araya getirerek adeta bir müze sergisi kurmak gibiydi ve fuar sırasında o sergiye uzanan uzun kuyrukları hâlâ hatırlıyorum. Ve tabii ki, her yıl fuarda yaptığım turlar da benim için unutulmaz. Bu turlar, farklı kuşaklardan sanatseverlerle sanat arasında köprü kurduğum ve fuarın canlı diyalog ortamını en iyi hissettiğim anlar oldu.
Sizce fuar, İstanbul'un kültür ve sanat ekosistemini 20 yılda nasıl değiştirdi?
Contemporary Istanbul, İstanbul'u global sanat haritasında daha görünür kılarken, burada bir sanat ekosistemi oluşturdu. Sadece koleksiyonerleri değil, genç sanatçıları, galerileri ve geniş bir sanat izleyicisini bir araya getirdi. İstanbul Bienali, Türkiye'de çağdaş sanatın üretimi ve paylaşımı açısından ne kadar önemliyse, Contemporary Istanbul da çağdaş sanatın koleksiyonculuğu ve sanat piyasasının genişlemesi ve gelişmesi için o kadar önemli bir rol oynadı.
İlk kez katıldığınız CI deneyimi ile bugünü kıyasladığınızda en büyük fark nedir?
İlk yıllarda daha çok yeni bir girişimin heyecanı ve keşif ruhu hakimdi. Bugün ise CI, kurumsal yapısı, profesyonel standartları ve uluslararası bağlantılarıyla güçlü bir marka haline geldi. Artık sadece bir fuar değil, bir kültürel platform.
20 yıl önceki sanat dünyasıyla bugünün sanat ortamını karşılaştırırsanız, en büyük dönüşüm sizce nerede?
En büyük dönüşüm kesinlikle dijitalleşmede ve sanatın daha kapsayıcı hale gelmesinde oldu. 20 yıl önce sanat dünyası daha çok fiziksel mekânlarla sınırlıyken, günümüzde sanat çevrimiçi platformlarda da güçlü bir varlık gösteriyor. Ayrıca çağdaş sanat dünyamız ve bu bağlamda sergiler ve fuarlar artık çok daha küresel odaklı ve uluslararası bir sanat piyasasından söz ediyoruz. Son 20 yılda hem dünyada hem de Türkiye'de çağdaş sanatın sanat piyasasındaki payı giderek arttı. 20 yıl önce çağdaş sanat daha küçük bir paya sahipken, günümüzde global piyasada yaklaşık yüzde 15-20 civarında bir etkiye sahip. Bu da çağdaş ve genç sanatın rolünü çok daha görünür hale getiriyor.
Contemporary Istanbul'un sizin kişisel yolculuğunuzda en büyük katkısı ne oldu?
CI, bana hem küratöryel hem de akademik anlamda geniş bir perspektif kazandırdı. Uluslararası sanat dünyasını İstanbul bağlamında deneyimlemek, hem öğretimime hem de yazılarıma doğrudan yansıdı. Ayrıca, Contemporary Istanbul'daki görevlerim sayesinde galerilerle çok daha yakın bir temas kurarak birçok yeni meslektaş ve arkadaş kazandım. Bunun yanı sıra, CI deneyimlerimi ve fuarcılık ile sanat piyasasından edindiğim bilgileri üniversitedeki derslerime birebir aktarma şansım oldu. Böylece birçok öğrencim de Contemporary Istanbul'da çalışma fırsatı buldu ve bu platformdan doğrudan faydalandı.
İstanbul'un ruhu fuarda nasıl hissediliyor sizce?
İstanbul'un çok katmanlı kimliği, fuarda her zaman hissedilir. Doğu ile Batı'nın buluştuğu, tarih ile güncelin iç içe geçtiği bir kent olan İstanbul, fuara da bu dinamizmini taşır. CI'ın enerjisinde şehrin kaotik ama yaratıcı ruhu çok net görülür.
20 yılın ardından geriye dönüp baktığınızda "iyi ki" dediğiniz bir an veya seçim var mı?
Evet, 2015'te fuarın program direktörlüğünü üstlenmek benim için önemliydi. O kararı verdiğim için çok mutluyum. Ayrıca her yıl fuarda sanatseverlere turlar düzenlemek de "iyi ki" dediğim anlar arasında; çünkü sanatla insanlar arasında köprü kurabilmek paha biçilmez. Ayrıca her fuarda yeni sanatçılar ve eserleri keşfetmek harika.
Sizce CI, önümüzdeki 20 yılda nasıl bir vizyonla ilerlemeli?
Bence CI'ın önümüzdeki yıllarda sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve kapsayıcılık ekseninde ilerlemesi çok önemli. Özellikle yurt dışındaki önde gelen büyük galerileri İstanbul'a çekerek uluslararası sanatçıları ve eserleri Türkiye'deki sanatseverlerle buluşturmak, CI'nin küresel bir platform olarak rolünü güçlendirecektir. Aynı zamanda genç sanatçılar ve Türkiye'deki sanat aktörleri, galeriler ve sanatçılar da unutulmamalı. CI, Türkiye'deki önde gelen galeriler için güçlü bir platform olmaya devam etmeli ve böylece hem global hem de yerel sanat ortamı arasında bir buluşma alanı olarak işlev görmeli.