Contemporary Istanbul'un 20 yıllık yolculuğunu düşündüğünüzde, sizin için en unutulmaz an hangisi?
Bu uzun yolculuğun pek çoğunda yer aldım. Fuar etkinlik olarak kısa süreli fakat çok yoğun bir organizasyon. Dolayısıyla bu yoğun etkinlik esnasında pek çok ziyaretçi ağırlıyoruz. Ve bu ziyaretler esnasında yıllar içinde pek çok dostluğumuz oluştu. Fuarın vesile olduğu bu dostluklar ve sanat birliktelikleri benim unutulmazlarım oldu.
Sizce fuar, İstanbul'un kültür ve sanat ekosistemini 20 yılda nasıl değiştirdi?
Şüphesiz fuar büyük bir dinamik. Bu dinamik beraberinde büyük bir etkinlik enerjisi yaratıyor. Beş gün içinde bulunduğu sanat sezonunun ön fragmanı gibi sanat sezonunun startını veriyor adeta. Bu sürede fark ettiğim en büyük değişim neredeyse tüm galerici ve sanatçıların fuarı her yıl yeni sanat sezonunun başlangıcı olarak kabul edip programlarını ona göre oluşturması oldu.
İlk kez katıldığınız CI deneyimi ile bugünü kıyasladığınızda en büyük fark nedir?
Benim için en büyük fark aslında heyecanımın her yıl daha da artması oluyor. Yenilikleri hedefleyen CI her yıl daha büyük bir beklenti be heyecan oluşturuyor. Bunun dışında da tabii ki fuarın fiziksel değişimi daha da profesyonelleşmesi ve daha çok yabancı galeri katılımı gözle görünür bir gerçek.
20 yıl önceki sanat dünyasıyla bugünün sanat ortamını karşılaştırırsanız, en büyük dönüşüm sizce nerede?
Sanatçıların izleyiciler ile buluşmasını sağlayacak daha çok imkanvar. Bizden önce ki büyük kuşak çok kıymetli sanatçılarımız bunun zorluğunu fazlasıyla yaşamışlar. Mesela büyük ustalarımızdan rahmetli Burhan Doğançay 2004 yılındaki bir sohbetimizde söylemişti, "Ben senin yaşındayken İstanbul'da bir tane galeri vardı" diye. Düşünün şimdi ise pek çok galeri ve CI gibi önemli bir fuar sayesinde sanatçılar izleyicilere daha kolay ulaşabiliyor. Bu 20 yıl içinde daha da arttı.
Contemporary Istanbul'un sizin kişisel yolculuğunuzda en büyük katkısı ne oldu?
Ben bir röportajımda daha söylemiştim CI gibi büyük fuarlar adeta sanatçılar için bir gladyatör arenası gibidir. Heyecanla en iyi şekilde hazırlanırsınız ve fuarın o dinamik hızlı sunumunda izleyicide etki bırakmayı hedeflersiniz. Benim için her yıl böyle oldu, yeni ve heyecanla hazırladığım eserlerimi sunmak, bunun için çabalamak enerjimi her yıl daha da ileriye taşıdı.
İstanbul'un ruhu fuarda nasıl hissediliyor sizce?
Fuarın son yıllarda Tersane İstanbul'da yer alması İstanbul'un karakteristik özelliklerinden biri olan boğaz ve deniz kültürünü daha da ortaya çıkarıyor. Tarihi Haliç kenarında yer alan lokasyon, hem İstanbul'un geçmişine göz kırpıyor, hem de sunulan yeni modern eserler İstanbul'un geleceğini selamlıyor.
20 yılın ardından geriye dönüp baktığınızda "iyi ki" dediğiniz bir an veya seçim var mı?
Gerçekten pek çok kıymetli anım var. Geçmiş CI fuarlarının sanırım 17 tanesinde yer aldım. Ama ilk aklıma gelenlerden biri yine yıllar önce ALEM ile gerçekleştirdiğimiz koleksiyoner sanatçı birlikteliğini yansıtan ve mükemmel bir sergiye dönüşen "WhatCollectors Collect" isimli projeydi. O projede ben kıymetli dostum Hacı Sabancı ile yer almıştım. Gerçekten fuarın o dinamik enerjisine uyum sağlayan harika bir projeydi. Ayrıca ilk fotoğraf çekimi de bizimle yapılmıştı, manevi olarak benim için çok özel bir anıdır.
Sizce CI, önümüzdeki 20 yılda nasıl bir vizyonla ilerlemeli?
Heyecan fuarın en büyük enerjisi bence. Bu heyecan duygusu önümüzdeki yıllarda da katlanarak büyüyecektir bence. Belki CI temsil eden ufak mini bir yurtdışı fuarı da olabilir. Bu hem İstanbul'un tanıtımı hem de ülkemizin çağdaş sanatının temsiliyeti açısından kıymetli olacaktır.