Çocuğun doğduktan sonra dünyaya bakışında nasıl bir değişim oldu?
Dünyanın ve başka insanların, başka canların derdini dert eden biriydim hep. Ama annelik denen şey bir açık yara bırakıyor insana. Daha çok dokunuyor artık bir çocuğa yapılan kötülük, haksızlık ya da onlara dair her kötü hikaye. Canı yanan her şeyde, hatta bir yaralı hayvanın bakışlarında bile kendi çocuğunun gözlerini görüyorsun. Tabiat ana derler ya hani, işte kendini her şeyden sorumlu, şefkatli ve adeta tüm dünyayı kapsayan kocaman bir kucak gibi hissediyorsun. İyileştiren, yaraları saran ve her şeyi şifalandırmak niyetiyle kollarını açan kocaman bir kucak.
Bir annenin kalbi sence ne ile doludur?
Sevgi, vicdan, direnme gücü ve şifayla ama her anne bu denli kapsayıcı bir anneden doğmamış olabilir. Kendi çocukluğu bulanık, sevgi görmemiş bir annenin anneliği kendi annesine benzer bir anne yaratabilir. Bu yüzden bence anne olmak her annenin yüreğini sevgi ile doldurmuyor ama yüreği gerçek bir sevgi ile dolu her kadın, anne olmasa da dünyayı ve tüm canlıları bir anne şefkati ile kucaklayabiliyor.
En çok hangi anlarda "İyi ki anne olmuşum" diyorsun?
Luna'ya bakıp bunu demediğim tek bir an yok ama galiba onunla kız kıza bakışıp gülüştüğümüz ya da dans edip mutfakta bir şeyler yaptığımız, kitap okurken uyuyakaldığımız, kısacası anda kaybolup birbirimize karıştığımız her an.
Çocuğunla paylaştığın küçük ama çok kıymetli bir anı bizimle paylaşır mısın?
Luna'ya süt verdiğim zamanlarda mastit geçirmiştim ve göğüs ucu yaralarım da vardı. Öyle bir noktaya geldi ki bir an, artık emzirirken canımın acısından soğuk terler dökmeye ve için için ağlamaya başladım. Ama emmeyi bırakmasın diye çaktırmıyorum, elimi yumruk yaptım acıdan onu ısırıyorum ve hiç sesim çıkmadan istemsizce yanaklarımdan sicim gibi yaşlar akarak emziriyorum. Bir anda emmeyi bırakıp ağlamaya başladı Luna ama böyle bir ağlamak yok. Ve ne kadar uğraşsam da emmeyi bıraktı, o gün almadı memeyi. O an ona sarılıp doya doya ağladım, bir damla haliyle teselli eder gibi gözlerime baktı. O gün anladım ki kucağımda tuttuğum şey aslında benim, yani Özge'nin ta kendisi. Ve birbirimizden gizleyebileceğimiz bir dünyamız yok, olmayacak uzun bir süre.
Annelik yolculuğunda kendine en çok hangi konuda şefkat gösteriyorsun?
Artık her şeyden önce Luna'nın annesi olduğumu unutmadığım bir pencereden, yani Özge'nin başka yaşamlara harcadığı enerji, fikir, toplumsal hassasiyet ve yaşam biçiminin kendi önceliklerini unutmasına engel olmadığı bir yerden yaşıyorum hayatı. Kendimi şimdiye kadar hep arka plana attığımla yüzleşip, Luna'nın annesini önem listemin tepesine koymak en büyük önceliğim oldu. Kendime gün içinde birçok kez beni travmatize eden haberlerde ya da şahit olduğum olaylarda "Olanlardan sen sorumlu değilsin, senin suçun değil, sen bir kurtarıcı değilsin!" diye tekrar ediyor ve Luna'nın annesini üzüntüden, ekstra sorumluluktan muaf tutarak konforlu kılmaya çalışıyorum. Empat bir kişilik ve Bodrum yangınında yanan hayvanlara üzülürken sütü kesilmiş bir anne olarak bunu yapmak zorundayım artık.
Kızına hayatta vermek istediğin en büyük öğüt nedir?
Kendi ayaklarının üstünde duran, ekonomik özgürlüğü olan ama sevdiği şeyi yaparak bunu başaran, yani kendini ve hayallerini gerçekleştirmiş bir birey olması.
Annelik seni daha güçlü bir insan yaptı mı?
Aksine daha duygusal yaptı ama ayağa kalkma sürem kısalıp hayata karşı defansım ve tevekkülüm arttı.
Kendi annenden öğrendiğin, hayata dair tavsiyelerden birkaçını bizimle paylaşır mısın?
Kendine yetebilmek, hayal ettiğin ve mutlu olacağını bildiğin şeyin ama en önemlisi kendi varoluşunun peşinden gitmek, kendini gerçekleştirmek, hep annemden bana kalan şeyler. Kendimi bulabildiysem onun sayesinde.
Ona örnek olmak için özel olarak dikkat ettiğin bir şey var mı?
Genel geçer kalıplardan uzak, kurgu değil organik; yani hissettiğim doğrularla bir anne olmaya çalışıyorum ona. Kendi sesimde boğup iç sesine sağır olmasına engel olacak bir dış ses olmamaya özen gösteriyorum.
Anneler Günü sizin için ne ifade ediyor?
Kutlamayı sevdiğimiz tüm duygulara ithafen insanoğlu olarak kendi yarattığımız ve bu bahaneyle özel hissettiğimiz özel günlerin en güzellerinden.
Çocuğunla geçirdiğin en unutulmaz an nedir?
Yürümeye başladığı an. Setten gelmiştim oyun oynuyorduk, sadece ben yanındaydım. Bana doğru o dört adımı atıp başardığında bana nasıl çığlık çığlığa sarıldığını ve ben ağlarken nasıl kahkahalarla, sevinç çığlıklarıyla tekrar tekrar yaptığını hiç unutamam.
Annelik serüveninde seni en çok şaşırtan şey ne oldu?
Luna'ya bakarken kendi çocukluğumla bu kadar çok karşılaşacağımı, geçmiş zamanla şimdiki zamanın paralel kurgu ile bağlanıp, bir terapi gibi bazı çocukluk travmalarımın onun mutluluğu sayesinde tedavi olacağını asla tahmin etmiyordum.
Yoğun hayat temponda onunla kaliteli zaman geçirmek için neler yapıyorsunuz?
Her ne olursa olsun, zor da olsa ana ve ona konsantre olmaya, onun o anki enerjisi ile uyumlu önerilerle gelmeye çalışıyorum. Kitap okumak, sergi gezmek, bale, tiyatro izlemek ya da çılgınlar gibi dans etmek veya mutfakta mısır patlatmak, kek yapmak bazen sadece doğaya kaçmak... Bunlar hep Luna'nın moduna göre seçimlerimiz, o bizim programımızda sürüklenen bir çocuk değil, biz ona uyum sağlıyoruz.Annelik ve kariyer dengesini kurarken en çok nelere dikkat ediyorsun?
Çocuk sizin bir uzantınız olarak dünyaya geliyor. Sizin kodlarınızla, yaşam biçiminizle bağdaşık yaşıyor. O yüzden ben iş tekliflerini kabul ederken haftanın bir, iki günü çalışacağım şeyler kabul ettim. Çocukluğunu kaçırmak ya da başkalarına bırakıp kariyer peşinde koşmak bana göre değildi. Annem ve eşim en büyük şansım bu anlamda tabii. Mesela ben bakıcıyla çalışmadım hiç. Çocuğum bana maruz kalsın istedim, ben mükemmel olduğum için değil ama yetiştirirken hata yaparsam da en azından annesinin hatası olsun bu, benim kodlarımdan bir hataya maruz kalır hiç değilse. Daha önce bir örnek vermiştim. "Çocuğunuz ünlü çocuğu olduğundan çok fazla kameraya maruz kalıyor bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?" demişlerdi. Bu da denge gerektiriyor. Ben de onlara bunu normalleştirdiğimi anlatmıştım. Bu bizim hayatımız çünkü. Kameradan çocukla koşarak kaçmıyorum, dolayısıyla onun için sıradan bir şey artık bu. Alışveriş merkezinde ya da galada görüntüleniyor. Çocuk oyununa girdik, yine görüntülendi. Yani çocuk kameradan korkmamayı öğrendi ve sevimli bir şekilde hayatına devam ediyor. Travmatize olmuyor. Çünkü ailesinin yaşam koşullarına ve habitatına uyum sağlıyor.
Anneler Günü için planlarınız neler? Özel bir ritüeliniz var mı?
Hiç öyle şeylerimiz yok bizim. O gün içimizden ne gelirse onu yaparız. Ama genelde anneanneyi de alıp üç kuşak beraber, güzel bir brunch yapıyoruz mutlaka.
Seni "anne" kimliğinle anlatan en iyi üç kelime nedir?
Despotluktan nefret eden, onunla akışta olmaya özen gösteren, çocuğunu hiç kimseye emanet edemeyen ve kendini ona iyi bir gelecek hazırlamaya adamış bir anneyim.
Fotoğraflar: Ertan Demirbilek