Bu projeyi hayata geçirirken nasıl bir yol izlediniz?
Laxmi Interiors'ın projelerinde en önemli ortak dil her ev sahibinin kendi dünyasını yansıtan, fonksiyonel, yaşanmışlık hissini kaybetmeden yenilikçi bir tasarım dili yaratmaktır. Bu sebepten her projenin kendi bir dili vardır; o da ev sahibinin hayal dünyasıdır. Bizim görevimiz ise bizden hayal dünyalarını gerçekleştirmemizi isteyen kişilerin, kendi hayat hikayelerini gerçeğe dönüştürmek. Bu dünyalarındaki hayalleri bir araya getirirken uyumu, doğru malzemeleri, doğru kodlamaları yapmak. Biz, projelerimizde her mekanın kendi hikayesini yaratmayı hedefliyoruz. Tasarım çizgimiz ise bu anlamda mekanların hepsinin özgün hikayelerinin olmasıyla birleşiyor. Kullanılan malzemeler, mekanın hangi şehirde olduğuna, hangi hissi ortaya çıkartmaya çalıştığımıza göre çok değişiklik gösteriyor. Asıl hedefimiz her zaman hikayeleri orada yaşayacak kişilere göre yazmak. Ve hayal dünyalarına bir kalem olmak. Bu ev, Kemer Country evlerinde, bahçeli bir villa. Göktürk Eyüpsultan'da yer alıyor. Yaklaşık 1000 m2 iç alana sahip. Arsa payı yaklaşık iki dönüm. Üç kattan oluşuyor, artı bir ara kat oda var. Giriş katında salon, servis mutfağı, ana mutfak, yemek bölümü ve misafir tuvaleti bulunuyor. Merdivenlerden yukarı çıktığımızda bir ara kat mevcut. Orada büyük çocuk odası ve banyosu var. Tekrar yukarı çıktığımızda ise ebeveyn odası, giyinme odası ve banyosu ile küçük çocuk odası ve banyosu bulunuyor. Bodrum katında, iki oyun-çalışma odası, personel odası + çamaşırhane, misafir odası ve banyosu, spor alanı, oturma odası, kapalı havuz ve kitchenette mevcut. Totalde, iki salon, üç mutfak, sekiz oda, spor salonu ve kapalı havuzdan oluşuyor. Ayrıca dışarıda bir çalışma odası olarak konumlandırdığımız bir kış bahçesi, oyun bölümü ve sinema alanı var. İçinde yaşadığı ev, insanın mizacını ve ilişki biçimlerini sadece yansıtmaz aynı zamanda da belirler. Bizim ilkemiz birlikte üretmek. Yani biz kürate etme sürecinin "ev sahibinin" kendisini "evin sakini" gibi yani "yuva"sında hissedeceği, içinde kendini keşfedeceği ve hatta yeniden yaratacağı bir "yerleşme" deneyimi olmasını önemsiyoruz. Vitrinlerde yaşayan insanların mutsuzluğunu yerleşen insanların sağduyulu özgüveni ile değiştirmek istiyoruz. İç mimari tasarım sürecimiz ilk önce proje sahibini çok yakından tanımak ile başlıyor. Onların dünyasını, nasıl bir alanda yaşamak istediklerini öğreniyoruz. Bunu hazırladığımız soru-cevap formumuzla başlatarak, onların hayatının içine dahil olmakla yol alıyoruz. Bu tasarım sürecinde mükemmel bir fikir diye bir şey oluşmuyor. Bu fikirler kişiye, zamana ve mekana göre değişiyor. Kişiye göre uygun olan fikir oluşuyor. İnsanların ihtiyaçlarına ve dünya ile bağ kurma biçimlerine göre de olgunlaşıyor.
Öne çıkan detaylar neler?
Bu projeye başlarken aklımda tek bir şey vardı: Doğayla iç içe, sade ama etkileyici bir yaşam alanı yaratmak. Kemer Country'nin doğası o kadar etkileyici ki, bu güzelliğe eşlik edecek yapının onu gölgelememesi, tam tersine tamamlaması gerektiğini düşündüm. Mimariyi mümkün olduğunca yalın tutmaya çalıştık. Fazlalıklardan arındırılmış ama detaylarında incelik barındıran bir tasarım anlayışı benimsedik. Malzemelerle hem doğaya saygılı bir duruş sergilemeyi hem de mekâna sıcaklık katmayı hedefledik. Modern çizgilerle geleneksel dokuyu harmanlayarak, sade ama zamansız bir estetik yakalamak en büyük hedefimizdi. Geniş cam yüzeyler tasarlarken amacımız sadece içeri ışık almak değildi. Evin her noktasında çevredeki doğanın bir parçası hissedilmesini istedik. İç mekânla dış mekân arasında neredeyse görünmez bir sınır olsun, insanlar içerideyken bile dışarıyla bağlantı kurabilsin diye açık plan ve geçişli alanlar yarattık. Bahçe kısmı bizim için çok özel. Orada otururken zamanın yavaşladığını hissedebiliyorsunuz. Doğanın sesine kulak verip, dinginliği hissetmek mümkün. Bu ev, sadece yaşanacak bir yer değil; içinde durup nefes alınacak bir alan, hayatı biraz daha yavaşlatacak bir durak. Bu projeyle hem kendi tasarım dilimizi yansıttığımızı hem de kullanıcıya gerçekten iyi gelecek bir yaşam alanı sunduğumuzu düşünüyoruz. Yaşam alanının olmazsa olmazı en başta o alanı kullanacak kişinin ihtiyaçlarıdır. Fonksiyonellik çok önemlidir. Betonarme alanlar arasında nefes olacak mekanlar tasarlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan da projelerimizde mutlaka peyzaja, iç mekan bitkilere, doğal malzemelere ve sadeliğe önem veriyoruz. Sanata değer veren, yaşayan alanları yaratmak en büyük isteğimiz. Evin dekorasyon stilinde birçok farklılık görebiliyoruz. Öncelikle bu evde çocuk odalarını çocukların kendileriyle tasarladık. Çok yaratıcı, sanatsever, kendi fikirleri olan bu iki kız çocuğun dünyasını hayata geçirmeye çalıştık. Büyük kızın sanata ilgisi onun odasında sıra dışılığı getirdi. Renklerin ve düzensizliğin güzelliğinin ortaya çıktığı; sıra dışı, alışık olunmayan bir oda ve banyo tasarlandı. Aslında kendi ruhunun canlılığını ve heyecanını yansıtan; banyoda disko topundan vitray duşakabin camından oluşan; tavanı yeşile boyanmış, kendisinin rengarenk ruhunu yansıtan bir oda stili oluşturuldu. Küçük kızın odası ise onun hayal dünyasından yansıyan daha sade, daha bohem bir stile sahip. Cibinlik yatağı, orman temalı duvar kağıdı, keten dokulu kumaşları ve doğal malzemelerden oluşan sıcak dekorasyonu olan bir dünya tasarlandı. Evin ana stilinde, ferahlık ve sadelik temel maddelerimizdi. Hedefimiz; evin bütününde fonksiyonelliğin ön planda tutulduğu modern, sade, şık, aydınlık bir ev yaratmaktı.
Ev sahipleriyle bir araya geldikten sonra gelişen tasarım sürecini bizimle paylaşır mısınız?
Biz fikirlerimizi evin içinde yaşayacak kişilerle birlikte geliştirmeyi önemsiyoruz. Hazır fikirlerden yola çıkmaktan ziyade onlarla birlikte, onlara iyi gelecek mekansallığı açığa çıkarıyoruz. Birlikte keşfettiğimiz duyguları somutlaştırmak konusunda deneyim ve bilgimizi kullanıyoruz. Ev sahibinin beğeni ve zevkleri evin dekorasyonunda büyük bir rol oynar. Ev sahiplerinin hayalinde çok yönlü yaşam alanları vardı. Öncelikle çocuklarının gelişimi, yaratıcılık yönlerini geliştirebilmeleri için alanların yaratılması, çocuklarının kendi bireysel özgür alanlarının oluşturulması, ev sahiplerinin kalabalık davetlerde ağırlayabileceği alanlar yaratılması, evin içerisindeyken hem sporunu yapabileceği hem home-office çalışmalarına devam edebilmesi için çözümler yaratmak istedik. Yaz–kış yüzmeyi seven aile için, ısıtmalı, üzeri açılıp kapanan bir sistemi olan yüzme havuzu tasarladık. Mevcut yüzme havuzu sadece kapalı bir alandan oluşuyordu. Bu kısma jakuzi entegre ettik. Yan odasına da pilates, boks, kinesis ve çeşitli spor malzemelerinden oluşan bir spor salonu yarattık. Çocuklarının vazgeçilmezi olan trambolin ve salıncaklı oyun evini bahçeye konumlandırdık.
Sizce bir evin olmazsa olmazları neler?
Evlerde doğal ışık, mimari tasarımın ayrılmaz bir parçasıdır. Mekânın doğal ritmiyle uyumlu aydınlatma çözümleri, dramatik gölgeler ve sıcak ışık efektleri ile desteklenir. Geniş cephe açıklıkları gün ışığını maksimize eden bu tasarımlar, yapının iç-dış uyumunu güçlendirir, büyük ölçekli avizeler, doğal taş ve ahşapla dengeli bir kontrast oluşturur. Doğal ışık, mekânın ferah ve geniş algılanmasında kritik bir rol oynar. Hafif ve açık renkli perdeler kullanarak gün ışığının içeri girmesi teşvik edilebilir. Ayrıca, geniş pencere alanları ışığın mekânda serbestçe yayılmasına yardımcı olur. Bu evde doğal ışığı maksimumda evin içerisine almak için çalışmalar yaptık. Bir mekanın aydınlatma tasarımında, sanatçı gibi düşünmek gerekiyor. Aydınlık ve karanlık dengesini kurmak, loş alanlar bırakmak... Aslında yine insan bedenine dönüyoruz ve onun ihtiyaçlarına bakmamız gerekiyor. Bir yemek alanında ne kadar aydınlık bir alana ihtiyacımız var ise bir spa alanında da o kadar loş bir alana ihtiyacımız oluyor. Bu konuda tamamen bedenin fiziksel ihtiyaçlarına göre bir sanatçı dokunuşuyla ışığı dağıtıyoruz. Mimari bir yapının içerisinde, kullanıcı ihtiyaçlarına göre yaşam alanlarının oluşturulması iç mimari çalışmadır. İnsan–kültür–mekan arasındaki temel verileri ele alarak, günümüz ve gelecek kaygısı ile biçimlendirmek ve ölçülendirmektir. Tasarımda en önemli ölçek insan bedeni ve insanlar arasındaki iletişim ihtiyaçları. İç mekan tasarımcısı, insanlar arasındaki mesafeyi tasarlar. Bir koreograf gibi aynı zamanda insan hareketlerini de tasarlar. Bir insanın uyanmasından yatmasına kadar hareket alanlarını, hobilerini hangi alanlarda nasıl yapacağını ergonomik olarak düşünmesi gerekir. İçinde yaşadığı ev, insanın mizacını ve ilişki biçimlerini sadece yansıtmaz aynı zamanda da belirler. Bizim ilkemiz birlikte üretmek. Yani biz kürate etme sürecinin "ev sahibinin" kendisini "evin sakini" gibi yani "yuva"sında hissedeceği, içinde kendini keşfedeceği ve hatta yeniden yaratacağı bir "yerleşme" deneyimi olmasını önemsiyoruz. Vitrinlerde yaşayan insanların mutsuzluğunu, yerleşen insanların sağduyulu özgüveni ile değiştirmek istiyoruz.
Restoran, otel, ev gibi birçok projede imzanız var. İçlerinden birini seçmeniz gerekse favoriniz hangisi olur?
İnsan ile doğayı tekrardan bir araya getirebildiğim tasarımlar beni çok heyecanlandırıyor. Yani, insanlar arasındaki iletişimi kuvvetlendiren, insanları canlı hissettiren, hikayesi olan ve nesilden nesile aktarılabilecek mekanlar tasarlamayı hedefliyorum. Bu bir ev de olabilir, otel de olabilir, restoran veya ofis de olabilir. Buradaki en önemli kaygımız insan ile dünya arasındaki bağı kuvvetlendirecek dokunuşlar yaparken, insanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek tasarımlar yaratmak. Bunu yaparken de en önem verdiğim nokta, geçmişe ve geleceğe saygı duyarak dünya kaynaklarını tüketerek değil koruyarak adımlarımızı atmak. Bir mekanı tasarlarken, öncelikle o mekanda hayata geçirmek istediğimiz deneyimi tanımlıyoruz. O deneyim bizi hangi yöne götürüyorsa ona göre şekilleniyor süreç. Bu bazen bir sanat akımı, bazen doğanın mucizevi dokusu, bazen ise malzemeler ve formlar oluyor. Aslında ilham aldığımız nokta her zaman hayatın kendisi ve hikayeleri. Mesela Isla Alaçatı projemizde empresyonizm akımından esinleniyoruz. Pandemi döneminde daha çok farkına vardığımız bir noktayı öne çıkarmak hedefimiz. Bu da doğaya kaçma, betonarmeleşmiş bir dünyada hayata nefes katma üzerine yoğunlaşıyor. Sanskrit kültürüne göre nefes sembolü, nefesin yaradılıştan doğal olarak bize sunulmuş olduğunu hatırlatıyor. Dünyaya geldiğimizde ilk yaptığımız şeyin "nefes almak" , dünyadan ayrılırken en son yaptığımız şeyin ise "nefes vermek" olduğunu ifade ediyor. Aslında bu; hayatımızda farkında olmadan yaptığımız bir ihtiyaç, olmazsa olmazımız. Bunun için de oksijene, ağaçlara, doğaya ihtiyacımız var. Biz de Isla'da sürekli ağaçları katlettigimiz bir dünyada Alaçatı'ya nefes olmak istedik. Bu sebeple nefes sembolünden yola çıkarak mekanı oluşturduk. 284 yeni ağaç ve farklı boylarda 70'e yakın tropik çalı türleri diktik. Biz hikayesi olan mekanlar yaratıyoruz. İlhamı sanatta, edebiyatta, tabiatın dokusunda, tarihte, yani bizzat yaşamın içinde buluyoruz.
Sürdürülebilirlik adına neler yapıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik, artık sadece bir trend değil; tasarımın ve yaşamın ayrılmaz bir parçası. Biz de projelerimizde bu bilinci merkeze alıyoruz. Malzeme seçiminden başlayarak geri dönüştürülebilir, çevreye duyarlı ve uzun ömürlü ürünleri tercih ediyoruz. Aynı zamanda yerel üreticilerle çalışmayı arttırarak hem karbOn ayak izimizi azaltıyor hem de yerel ekonomiye katkı sağlıyoruz. Mekânların enerji verimliliğini artırmak için doğal ışık kullanımı, doğru yalıtım çözümleri ve akıllı teknolojilerden de faydalanıyoruz. Tasarım sürecimizin her aşamasında "daha azla daha çok" üretmeyi ve doğaya saygılı çözümler geliştirmeyi önceliklendiriyoruz.
Dünya çapında tasarımıyla sizi büyüleyen yapılar hangileri?
Tasarımcı olarak birçok yapıya hayranlıkla bakıyorum ama bazıları gerçekten ilham verici. Örneğin, Tadao Ando'nun "Church of the Light" yapısı sade ama etkileyici diliyle beni derinden etkiliyor. Zaha Hadid'in "MAXXI Müzesi" ise akışkan formları ve mekânla kurduğu güçlü bağ ile her ziyaretimde yeni bir detay keşfetmeme sebep oluyor. Ayrıca Danimarka'daki "8 House" projesi, hem mimari estetiği hem de sosyal sürdürülebilirliği bir araya getirmesi açısından çok kıymetli. Bu tür yapılar, sadece estetik değil; aynı zamanda kullanıcı deneyimi ve bağlamla kurdukları ilişki açısından da büyüleyici.