Lokal Moda Markası: Ayşe Burcu Kaya

Moda ile olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?

Moda ile olan ilişkimi; yakın mesafede olduğum, kendi duruşundan taviz vermeden marka kimliğine sadık, kendine özgü olmanın kıymetini bilen şeklinde tanımlarım. Farklılıkların en büyük zenginlik olduğunu bilip, bütünün resmini net görebilen, çocukluk anılarında hayallerini süsleyen bir sektörde yakın bir arkadaşınız ile birlikte olmak gibi tanımlarım.

Markanızın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema Bölümü mezunuyum. Radyo-TV sektörü ve özel sektördeki çalışma sürecime anne olmam ile verdiğim ara sonrasında iş hayatıma kendi markam ile geri döndüm. Hayatımın son sekiz senesinde kendi marka yolculuğum ve kendi işim üzerine yoğunlaştım. Markamın tasarım ve üretim yolculuğunda özellikle son üç senedir ikonik karakterlerden etkilenmem ve koleksiyonları ruhuna yakışır biçimde tanıtım filmleriyle onurlandırmam benim o hayali yaşamamı ve o karakteri resmetmemi kolaylaştırdı. Sinematografi ve mekan kullanımı hikayeyi anlatmanın en güzel yolu. Üç yıl önce "Di Forever", geçtiğimiz yıl "Grace" ve bu yıl "Memories" kısa moda filmlerimiz ile koleksiyonun ruhunu en iyi şekilde yansıttığımıza inanıyorum. Bu yolculuktaki en büyük avantajım; iletişim becerilerim, kendimi ifade etmekteki önsezilerim, trendleri kendi tarzımla harmanlama biçimim ve modaya olan tutkum. Zamansız, her dönem giyilebilen şıklıktan taviz vermeden, duruşu olan kıyafetler tasarlamak ve üretmek marka mottom. Sinematografik resim hafızam işimin her anında vermek istediğim duygu ile ürünü buluşturmamı kolaylaştırdı. Sanata ve edebiyata olan merakım ise estetik gözümün bana tasarım sürecinde oldukça destek olmasını sağladı.

Sezon trendlerini takip ederken bir yandan da zamansız, gardıropta yıllanan tasarımlara imza atmak mümkün mü? Geçişler arasında nasıl bir köprü kuruyorsunuz?

Trendleri takip ederken kesinlikle zamansız tasarımlara imza atmak mümkün. Bunu kendi marka DNA'sı ile örtüşecek şekilde harmanladığımızda çizgisinden taviz vermeyen, zamansız bir ürüne dönüştürme şansımız var. Moda, geçmiş ile günümüzün sentezi. Modanın tasarım ve yaratım gücünde pek çok yeni model, farklı tarzlar olsa da insanın ruhunda tanıdık bildik bir dokuya ve ruha olan özlem duygusu olduğuna inanıyorum. Yeni trend olmuş popüler şarkıları sevsek de kültleşmiş şarkılar ile hüzünlenmek ve yine onlarla sevinmek herkes için farklı bir öneme sahip. Moda da geçmişten günümüze var olan modellerin yenilenen, o zaman dilimine uyarlanan ve uyumlanan halleriyle tekrar vücut bulma şeklidir.

Yaratım sürecinde en çok nelerden ilham alırsınız?

Yaratım sürecinde sanat ve edebiyat, seyahatlerim ve yaşanan bir olayın psikolojik ya da sosyolojik etkisi, doğadaki izlenimleri çok etkili oluyor. Bu ilham bazen izlenen bir filmden, bazen bir resim ya da herhangi bir sanat eserinden, seyahatlerdeki arka sokak keşiflerinden, dönem fotoğraflarından, dinlenen bir müzikten ve zamansız stil ikonlarından etkilenmekle gelebiliyor...

Gün içindeki rutinleriniz neler?

Zaman çok hızlı akıyor. Şehirde yaşanan bir günü özetlersek; güne bir anne olarak kızıma kahvaltı hazırlayarak ve onu yolcu etmekle başlıyorum. Sonra kahve ve kahvaltının ardından o günkü programımı belirliyor, toplantılarımı ayarlıyor, atölyede üretimi takip ediyor, showroom'da misafir ağırlıyor, katılacağım etkinliklere göre hazırlıklar yapıyorum. Bu koşturmaca arasında aile zamanı, arkadaşlarla geçirilen keyifli öğle yemekleri, sanat tarihi dersleri, Fransız ve İngiliz edebiyatı dersleri, farklı konulardaki danışmanlıklar, seyahat ve tarihi geziler de rutinlerimin yarattığı yoğunluğu rahatlatan keyifli zaman kesitleri diyebiliriz.

Stilini en çok beğendiğiniz isimler kimler?

Geçmişten Diana Spencer, Grace Kelly, Audrey Hepburn, Bridget Bardot, Romy Schneider; günümüzde ise Olivia Palermo, Blair Eadie ve Sarah Jessica Parker'ın stilini beğeniyorum.

Gardırobunuzda en sevdiğiniz beş parçayı sayın desek...

Tüvit ceket, loafer, stiletto, fit bir jean ya da pantolon ve tütü eteklerim.

Kendi stilinizi nasıl yorumlarsınız?

Kendi tarzımı renkli, eklektik, zamansız kendi içinde farklılaştırıp uyarlayan, zarif ve elegan bir duruşa sahip; estetik ve zarafetin ön planda olduğu bir biçimde yorumlayabilirim. Bu stilim, markamın DNA'sına da yansıyor.

Sonbahar/Kış sezon koleksiyonunda nasıl bir hikaye yarattınız?

"Di Forever" ve "Grace" koleksiyonlarından sonra Sonbahar/Kış için "Memories" isimli bir koleksiyon oluşturdum. İki stil ikonundan ilham alınan iki koleksiyon sonrasında yeni sezonda günümüze daha yakın, zamansız, daha küçük yaş gruplarının da tercih edebileceği şehirli, modern, güçlü ve ne istediğini bilen kadını resmettik. Buradaki stil kodlarında çekim styling'ini yaparken moodboard'umuz çekim döneminde vefat eden Jane Birkin'e bir gönderme niteliğinde. Vücuda sadece ceketin giyildiği çıplak silüetleri resmettik.

"Memories" koleksiyonu geçmişle günümüz arasında bir köprü kurarken; sürdürülebilirlik temasına da değiniyor. Sürdürülebilirlik temasını ceketlerin yakasında kullanılan ipek şifon iğne oyalı mendillerle bir anlatım dili olarak kurguladık. İşçilik ve el sanatı olarak kaybolmaya yüz tutmuş bu iğne oyalarını tekrar günümüze entegre etmek istedik. Mezatlardan, antika dükkanlarından toplanan, hepsi ayrı renkte ipek şifon ve iğne oyalı yaka mendilleri farklı renklerdeki tüvit ceketlerin yakısında geçmişle günümüzü buluşturdu ve eski hikayesini yeni sahibine yeni hikayeler yazmak için aktardı. "Memories" koleksiyonun isim ve anlatım hikayesi de böyle kurgulandı.

Gelecek dönem için projeleriniz var mı? Yaz için koleksiyon hazırlıklarına başladınız mı?

Gelecek yıllarda markama dair hedeflerimde, lüks segment markama kardeş daha spor bir marka oluşturmak var. Onun dışında görsel medya üzerine de bir projem var. Bu sene üçüncü moda filmini yapmış olduğum koleksiyonlarıma ait moda filmlerinin, her sezon heyecanla beklenen bir serüvene dönüşmesini istiyorum. Bazı hedeflerimi de tılsımının kaçmaması için sadece kendimle paylaşıyorum. Hayallerimi gerçeğe dönüştürebilirsem, farklı güzel projeler de beraberinde gelecek. Yaz koleksiyonu ve sonraki sene için çalışmaya başladık. Zaten ancak disiplinli ve programlı bir çalışma biçimiyle üretim sürecini yaşama aktarmak mümkün olabiliyor.

Son koleksiyonunuzda marka misyonu olarak sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdiniz. Bizlere biraz bundan bahseder misiniz?

"Grace" koleksiyonum ile başlayan sosyal sorumluluk projesini "Memories" koleksiyonumda da devam ettiriyoruz. Marka kimliğimiz ile toplumsal bir sorunsala destek olmak istedik. Çünkü bir marka sadece trend yada stillerden ibaret olmayıp; marka DNA'sında ve misyonunda toplumdan aldığını, tekrar topluma sunma işlevine de sahip olmalı. Kitleleri minik hareketlerle de olsa sorumluluk, bilinç ve birbirine destek konusunda etkileyebilmeli. Burada en değerli gördüğümüz sorun, eğitim ve kız çocukları için eğitimdi. Böylece çalışmalarına çok inandığım ve yaşarken tanıma şerefine nail olduğum saygıdeğer Türkan Saylan'ın da kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile eylül ayından bu yana anlaşmalı bir çalışma yürütmeye başladık. Önce "Grace" sonra "Memories" koleksiyonundan yapılan her satışın belli bir kısmını "Anadolu'da Bir Kızım Var" projesine aktarıp, kızlarımızın okumasına destek oluyoruz. Burada bir nebze olsun destek olabilmek hem girişimci bir kadın hem bir anne olarak beni çok mutlu ediyor. Umarım bu davranış, başka marka ya da kurumlara da örnek teşkil eder ve herkesin birbirini desteklediği bir dünyada sorunlarımızı çözümleyebiliriz.

Geçen sene Fashion Film Festivali'nde ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Beyoğlu Kültür Yolu projesinde "Grace" moda filminiz yayınlandı. "Moda İletişimi ve Moda Filmleri" bölümünde tasarımcı ve yapımcı kimliğiniz ile konuşmacı olarak yer aldınız. Nasıl bir deneyimdi?

Üç yıl önce "Di Forever" ile başlayan profesyonel moda filmleri ve moda filmi tadındaki reels videolar, geçen yıl "Grace" ve bu yıl "Memories" ile daha bir üst seviyeye erişti. Bu mecrada yurt dışında ciddi anlamda projeler yapılırken, ülkemizde maalesef sayılı markanın moda filmi üzerine yoğunlaştığını görüyoruz. Her geçen gün bu sayının artması mutluluk verici. Hem Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Beyoğlu Kültür Yolu Projesi'nde hem de 8'inci İstanbul Fashion Film Festivali'nde filmimin izleyici ile buluşması, tasarımcı kimliğimin yanı sıra iletişimci geçmişim açısından da gurur verici. Festivalde konuşmacılardan biri olduğum panele gelecek olursak; deneyimlerimi ve yaşadığım süreci tüm açıklığıyla paylaştığımız çok keyifli bir söyleşiydi. Sonrasında yeni tasarımcılar ve tasarımcı adayları ile de söyleşide bulunmak ve onlara bilgi birikimini aktarmak çok değerliydi.

Tasarımlarınızı üzerinde görmek istediğiniz ünlü isimler var mı? Bugüne kadar kimlerle çalıştınız?

Tasarımlarımı bugüne kadar Şevval Sam, Demet Özdemir, Eda Ece, Çağla Şikel, Pınar Deniz, Selma Ergeç, Melisa Pamuk, Burcu Biricik, Nesrin Cevadzade, Nur Fettahoğlu, Biran Damla Yılmaz, Sumru Yavrucuk, Gülse Birsel, Ahu Yağtu, Özge Ulusoy, Esra Bilgiç, Hazal Filiz Küçükköse, Aslı Enver ve Esra Ronabar gibi pek çok ünlü oyuncu kadın ve Türkiye'nin ünlü bloggerlar'ında gördük. Sinema ve dizi sektöründeki başka oyuncularda ya da topluma mal olmuş başka kadın figürlerde de görmeye devam edeceğiz. Ülkemin güçlü kadınlarında ürünlerimi görmek beni her seferinde çok heyecanlandırıyor. Yakın zamanda yabancı bir TV kanalının Ortadoğu'daki tüm ülkelerde gösterimi olan projesinde yer alan oyuncuları için markam ile çalışıldı. Bunun dışında yurt dışındaki başka projelerdeki oyuncularda da dünyada farklı sektörlerde başarılarıyla adından söz ettiren kadınlarda da ürünlerimi görmekten mutluluk duyarım.