Miuccia Prada ve Raf Simons, 2026 İlkbahar/Yaz Koleksiyonunda kıyafetleri birer statü, birer korunak ya da birer provokasyon aracı gibi yeniden kodlayarak, izleyiciye "giyim gerçekten ne işe yarar?" sorusunu sorduruyor. Milano Moda Haftası'nda sahneye çıkan modellerdeki karakterler distopik işçiler ve yeniden doğmuş debutante'ler arasında salınırken, bu iki uç figür aslında çağımızın parçalı, belirsiz ruhunu taşıyordu.
Kalın deri eldivenlerle tamamlanmış tulumlar işlevsel bir gerçekliği işaret ederken, kristallerle süslenmiş buruşturulmuş elbiseler zarafetin kırılgan ama dirençli tarafını ortaya koyuyordu. Koleksiyonun renk paleti de bu çelişkilerin devamıydı: lacivert, zeytin yeşili ve beton grisi gibi kasvetli tonlar, aniden parlayan mandalina turuncusu, nane yeşili ve retro pembelerle çarpıştı.
Minimalist kargo ceketler, incelikli dantel panellerle birleşti; sweatshirt rahatlığındaki elbiseler sert deri paltoların altına gizlendi. Prada'nın defilesi yalnızca giyimle değil, bakışla da ilgiliydi: neyin görünür olduğu, neyin gizlendiği, neyin olduğundan başka bir şeye dönüştüğü sorularıyla oynadı.
Prada ve Simons'un beş yıllık ortak dili bu kez en yalın hâliyle podyuma taşındı. Tulum sadece tulumdu; kargo gömlek sadece gömlekti. Koleksiyonun renkleriyle ve tavrıyla eşleşen davetliler arasından Emma Chamberlain, Rita Ora ile Sadie Sink ve daha birçok isim defileyi ön sıradan izledi.
Peggy Gou
Sadie Sink
Rita Ora
Leonni Hanne
Toey Jarinporn Joonkiat