Pierpaolo Piccioli, modaya zarafetle dokunan bir isim. Valentino'da geçirdiği çeyrek yüzyılda gösterişli couture'ü, romantizmin modern izdüşümüyle birleştirdi. Şimdi ise, uzun yıllar Demna'nın sokak kültürüyle yoğrulmuş sert Balenciaga'sına yepyeni bir ruh katmaya hazırlanıyor. Paris'in gri bulutlarının altında, modaevinin cesur geçmişine sadık kalarak ama onu dönüştürerek ilerleyeceğe benziyor.
10 Temmuz'da resmi olarak yeni görevine başlayacak olan Piccioli, ilk koleksiyonunu Ekim ayında Paris Moda Haftası'nda tanıtacak. Bu tarih sadece yeni tasarımların değil, Balenciaga'nın yeni hikâyesinin de başlangıcı olacak.
Demna yönetimindeki Balenciaga, zaman zaman sokakla alay eden, zaman zaman sokakla bütünleşen bir memecore estetiğiyle ses getirdi. Havlu etekler, devasa sneaker'lar, mesaj yüklü hoodie'lerle şekillenen bu dönem; couture'e geri dönüş hamleleri ve A-list kırmızı halı görünümleriyle dikkat çekse de, derinleşen bir kutuplaşma yaratmıştı. Şimdiyse tablo değişiyor.
Kering'in Piccioli hamlesi, sadece markanın yaratıcı yönünün yanı sıra lüks kavramını da yeniden tanımlama niyeti taşıyor. Balenciaga, Cristóbal'ın sessiz zarafetine yaklaşırken, çağın ruhunu da göz ardı etmeyecek.Piccioli için bu rol, bir mirası yeniden yorumlama fırsatı. Roma'nın aristokrat zarafetinden, Paris'in cesur sokaklarına bir geçiş.
Kadın ve erkek giyiminin eşit temsil edildiği, beton duvarlı butiklerin arkasında duygusal derinliği olan tasarımların yükseldiği bir dönem başlıyor. Gianfranco Gianangeli'nin CEO koltuğuna oturması ve Piccioli ile birlikte markayı yeniden şekillendirme hedefi, Balenciaga'nın önümüzdeki yıllarda sadece modaya değil, kültürel söylemlere de yön vereceğinin işareti.
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye