Paris'teki Sotheby's müzayede evinde gerçekleşen açık artırma, yüksek modada kültürel belleğin yeniden şekillendiği bir ana sahne oldu. Jane Birkin'in bizzat kullandığı ve onun için özel olarak tasarlanan orijinal Hermès Birkin çantası, 10.1 milyon dolara satılarak bugüne dek açık artırmada el değiştiren en pahalı çanta unvanını aldı. Peki bir moda nesnesi ne zaman kültleşir? Ne zaman çanta olmaktan çıkarak bir dönemin simgesi haline gelebilir? Bu satışın yarattığı etki, bir lüks ürünün yüksek fiyatla alıcı bulmasının yanı sıra bir nesnenin yaşamla kurduğu ilişkide ve moda tarihinde nasıl silinmez bir iz bıraktığının da kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.
Birkin Çantanın Hikayesi
Birkin çantanın hikâyesi 1981 yılında, Paris-Londra uçuşunda başlıyor. Dönemin Hermès kreatif direktörü Jean-Louis Dumas ile yan yana oturan Jane Birkin, çantasındaki eşyaları dökünce, seyahatlerinde yanından ayıramadığı hasır sepetin yetersizliğini anlatmaya başlıyor. O sırada Dumas, uçakta bulunan hasta torbasının üzerine yeni bir çanta taslağı çiziyor. Hem işlevsel hem zarif, hem dayanıklı hem de zamansız bir model yaratma fikri, hem yeni bir tasarımı hem de modanın yönünü değiştiren bir ikonu doğuruyor. Ve o ilk çizimin ürünü olan prototip, 1985 yılında Jane Birkin'e sunuluyor.
Bugün müzayede rekoru kıran bu çanta, işte o ilk prototip. Ne bir marka için üretilmiş bir gösteri nesnesi ne de sınırlı sayıda piyasaya sürülmüş bir koleksiyon parçası. Bizzat Birkin'in gündelik hayatında yıllarca kullandığı, zamanla kişiselleştirdiği, yaşadığı hayatı ve değerlerini üzerine işlediği bir obje. Üzerindeki çıkartmalar, askısına iliştirdiği tırnak makası, metal yüzeyindeki çizikler ve deri üzerindeki yumuşamışlık, çantanın estetik değil, hikâye taşıdığına işaret ediyor. Bu haliyle, koleksiyon ürünlerinin genellikle sergilenmek ya da saklanmak için üretildiği moda dünyasında, bir istisnayı temsil ediyor.
Orijinal Birkin'in bugünkü modellerden farklılaşan birçok yönü var. Ölçüsü, klasik 35 ile 40 bedenler arasında, kendine özgü bir dengeyle tasarlanmış. Donanımı, günümüzdeki modellerde yer alan altın kaplama yerine pirinçten yapılmış. Alt köşelerdeki metal ayaklar, bugünkü Birkin'lerden daha küçük ve daha sade. İç fermuarı Éclair firmasına ait; bu da Hermès'in henüz kendi üretim zincirini tamamlamadığı, daha erken bir dönemin izini taşıyor. Sabit omuz askısı ise ticari üretime hiç geçmemiş, yalnızca bu prototipe ait bir detay. Bütün bu farklar, çantayı endüstriyel üretimin parçası olmaktan çıkarıp, tekil bir tasarım ve tarihsel belge haline getiriyor.
Sotheby's'teki satış, yaklaşık 10 dakikalık bir açık artırma mücadelesiyle sonuçlandı. Dokuz farklı koleksiyoner, fiziksel salondan ve çevrimiçi platformlardan çantayı satın almak için teklif verdi. Sonunda Japonya'dan ismi açıklanmayan bir koleksiyoner, 10.1 milyon dolar ödeyerek çantanın yeni sahibi oldu. Üstelik bu satış, Hermès'in diğer ikonik modeli Kelly çantasının 2021'de kırdığı 513 bin dolarlık rekoru da neredeyse yirmi katına çıkararak, modanın nesneler üzerinden yarattığı kültürel mirası da gözler önüne serdi.
Çantanın bugüne dek sergilenme hikâyesi de en az satış süreci kadar ilgi çekici. 1994 yılında Birkin, bu çantayı Fransız AIDS yardım derneği Association Solidarité Sida yararına düzenlenen bir müzayedeye bağışladı. Daha sonra 2000 yılında Parisli koleksiyoner ve vintage butik sahibi Catherine Benier tarafından satın alındı. Bu tarihten sonra çanta hiçbir zaman yeniden satışa sunulmadı ve 25 yıl boyunca özel koleksiyonda kaldı. Sotheby's açık artırması öncesinde New York, Hong Kong ve Avrupa'da düzenlenen sergilerle ilk kez geniş bir kitle tarafından görülebilir hale geldi. Böylece çanta, yalnızca özel bir mülk olmaktan çıkarak moda tarihine ait kamusal bir belgeye dönüştü.
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye