Zeynep Oymak
Enfes Bir Akşam senaryosu geldiğinde Berna karakteri seni heyecanlandırdı mı?Tabii ki, çok heyecanlandırdı. Aslında heyecanım Berfin'den; cast direktörümüzden audition geldiğini öğrendiğim anda başladı. Hemen akabinde Berna'nın sahnelerini okuyunca daha da arttı, sonrasında hikaye, senarist, yapım, platform, yönetmen ve diğer oyuncu kadrosunu öğrenince katlanarak büyüdü diyebilirim. Sete çıktığımızda kamera önü ve arkasındaki her bir kişiyle de artmaya devam ederek bugüne kadar geldik.
Hayata şanslı doğmak diye bir şey olduğunu düşünüyor musun yoksa şans yaratmak mı var sence?
"Şans" kelimesi herkes için farklı bir şey ifade edebilir gibime geliyor açıkçası. Ben daha çok kalbimizi iyi tutmakla ilgilenelim tarafındayım, herkesin hayat tecrübesi kendine.
Oyunculuk kariyerine nasıl başlamaya karar verdin bize anlatır mısın?
Aslında çocukluk hayalimdi, üniversiteden sonra Tamer Abi'nin yanından bir moda dergisine geçiş yaptım. Girdikten bir hafta sonra geleceğimi moda dünyasında görmediğime emin oldum ve 6 ay sonra da cesaretimi toplayıp sil baştan yapmaya karar vererek oyunculuk derslerine başladım.
Oyunculuk öncesinde Tamer Yılmaz ile çalıştığın süreçte bizim sektörün 'Tamer Abi'sinden sen neler öğrendin?
Ah o kadar çok şey öğrendim ki canım Tamer Abim, bence en önemlileri sete her zaman vaktinde gitmek ve çözüm odaklı, neşeli, nazik olmak. Herkes iş yapıyor ve işi gereksiz veya kişisel sebeplerle mutsuzlaştırmaya da gerek yok.
Dizide İstanbul başrolde, senin İstanbul'unu dinlesek?İstanbul'la ilişkim son yıllarda çok değişti, bazen kaos ve çok yorucu koşarak evime dönmek istiyorum bazense çok huzurlu keyifli ve güzel bir günbatımı.
Yaşamının dönüm noktası nedir, seni sen yapan önemli dönüm noktaların var mıdır?Olmaz mı, bir sürü var küçük büyük. En önemlilerinden birinin sil baştan yapmaya cesaret edip "Studio Oyuncuları"na yazılmam olduğunu düşünüyorum. Hem hayat yolumda hem kendimi tanıma yolumda bu seçimimin rolü büyük.
Çekimde normal halinden bambaşka bir ruha büründün Hakan'ın styling'i ile. Normalde hep rahat olmayı mı seversin?
Evet gerçekten Hakan'ın styling'i prenses gibi hissettirdi bana. Şimdilik kendi hayatımda minimal ve rahat olmayı daha fazla tercih ediyorum.
Yaşamının vazgeçilmezleri neler?
İyilik, nezaket ve sevgi.
Kısa Kısa
Sindirerek, bazen de hız sonra sindirme.
İkisinin dengesi
Güç mü uyum sağlamak mı?
Kendine özgü olmak
Son izlediğiniz TV dizisi?
Wayward
Son izlediğiniz film?
Eddington
Son okuduğunuz kitap?
Miras – Vigdis Hjorth
En son nereye tatile gittiniz?
Göcek
Sizin için "dinlenmenin" anlamı?
Doğada olmak, olamasan bile bir gökyüzüne bakmak, kuş seslerini duymak...
Bu sene Emmy'yi The Pitt kucakladı. Siz Emmy'yi kime verirdiniz?
Bence hak edilmiş bir Emmy. Unutulmaz dediğiniz izlediğiniz tiyatro oyunu?Unutulmaz dediğiniz izlediğiniz tiyatro oyunu? Aklıma ilk "Canavar" oyunu geldi, uzun süre üzerimde etkisi sürmüştü.
Kitap listenizdeki ilk üçünüz?
İnsan Olmak - Engin Geçtan Yaratıcı Eylem – Rick Rubin On ne voyait que le bonheur (Görünen sadece mutluluktu) - Grégoire Delacourt
Spotify listenizden hiç silmeyeceğiniz bir şarkı?Dicitencello vuje – Renzo Arbore
Onsuz olmaz dediğiniz şey?
Uzak gözlüğüm
Sedef Avcı
Enfes Bir Akşam senaryosu geldiğinde seni en çok etkileyen neydi?
Senaryo tabii ki başta çok hoşuma gitti ve İstanbul'u başka bir açıdan görmek.
Çok güçlü bir dostluk bağının ortasındaki güçsün dizide, kişisel yaşamında da dostlukların bu kadar uzun soluklu mudur?
Kesinlikle! Sonradan edindiğim arkadaşlarım da var ama tüm ilişkilerim uzun solukludur.
Elite Model Look seçildiğin günkü Sedef'le zaman zaman konuşuyor musun?
Ah, o çok küçüktü. Neredeyse çocuğum yaşında. Unuttum o halimi, üstünden 27 sene geçti.
İyi ki yapmışım dediklerin, keşke olmasaydı dediklerin var mı?
Hayatımın geldiği noktadan memnunum, emin adımlarla ilerlediğim için mutluyum. Keşke olmasaydı dediğim bir şey yok.
Oyunculuğun senin yaşamındaki anlamını ve derinliğini merak ediyorum.Benim için oyunculuk yaşam kaynağı, uzun bir yolculuk ve hep heyecan veren bir şey.
Üniversite yaşamı, modellik ve ardından oyunculuk. Bu yolculuğundaki dönüm noktalarını paylaşır mısın?
Çok uzun bir süreç. Üniversitedeyken de hep çalıştım. Modellik dönemim de çok keyifliydi. Ama asıl keyif aldığım süreç sanırım oyunculuk, büyük deneyimler, bol hatıra dolu.
Sektörün zorluklarını ve çalışma saatlerinizin uzunluğunu artık biliyoruz. Eşin Kıvanç Kasabalı ile nasıl bir denge oluşturuyorsunuz bir de çocuk büyütürken?
Biz o dengeyi hep koruduk. Can'dan önce ikimiz de çok yoğun çalışıyorduk, ama Can doğduktan sonra düzenimiz biraz değişti. Birimiz yoğun bir dönemden geçiyorsa, diğeri daha çok Can'la vakit geçirerek dengeyi sağladı. Şimdi Can büyüdü, o da bizim tempomuza alıştı.
Sen çocukken hayalleri kiminle paylaşırdın? Oğlunuzun hayalleri ve ilerideki yaşamı düşündükçe eminim heyecan vericidir. Nasıl bakıyorsun onun büyümesini nasıl izliyorsun?
Ben hayallerimi kendimle paylaşırdım, hep çok hayal kurardım. Şimdi Can'ın da hayalleri var, iyi bir basketçi olmak istiyor. Biz de onu elimizden geldiğince destekliyoruz. Küçük yaşta ne istediğini bilmek çok kıymetli. Can bu konuda çok net bir çocuk.
Bugüne kadar hem beyaz perdede hem de TV ekranlarında sayısız başarılı işe imza atmış başarılı bir oyuncu olarak, sen dijitalde iş üretmenin duygusunu bize nasıl tarif edersin?
Dijitalde iş yapmak tabii ki daha konforlu. Çünkü elinizde çekeceğiniz işe dair tüm bilgiler önceden var, ne kadar süreceğine, senaryonun tümüne hakimsiniz. Dolayısıyla bu işe olan hakimiyetinizi de arttırıyor.
Bir rolü kabul ederken senin için önemli unsur ne oluyor?
Hem işin bütünü hem de benim o hikayenin neresinde durduğum benim için önemli. Özellikle her seferinde farklı bir karaktere can vermek çok kıymetli.
Kısa Kısa
Hız mı yoksa sindirerek yaşamak mı?
Sindirerek
Anda kalmak mı planlı adımlar mı?
Planlı adımlar
Güç mü uyum sağlamak mı?
Uyum sağlamak
Son izlediğiniz TV dizisi?
The Studio
Son izlediğiniz film?
Balkondaki Kadınlar
Son okuduğunuz kitap?
Hamnet
En son nereye tatile gittiniz?
Yunanistan
Sizin için "dinlenmenin" anlamı?
Evimde kitap okumak
Bu sene Emmy'yi The Pitt kucakladı. Siz Emmy'yi kime verirdiniz?
Ben de The Pitt'e verirdim.
Unutulmaz dediğiniz izlediğiniz tiyatro oyunu?Antabus
İlk 3 listenizden bir kitap?
Otopsi
Spotify listenizden hiç silmeyeceğiniz bir şarkı?Sezen şarkıları
Onsuz olmaz dediğiniz şey?
Oğlum
Serkan Altunorak
Enfes Bir Akşam'dan bahsederek başlamak isterim. Senaryo size ilk geldiğinde 'Engin' karakteri sizi nasıl etkiledi ve kabul etmeye nasıl karar verdiniz?
Kadroya en son ben dahil oldum aslında. Daha önce çekilmesi planlanıyordu ve ben o sırada başka bir işte çalışıyordum derken şartlar değişti ve ekibe dahil oldum. Senaryoyu okuduğumda bir oturuşta 8 bölümü okudum ve yine imkansız bir aşka tamam derken buldum kendimi. Son zamanlarda yaptığım işlerde arka arkaya sevdiği kadın için her şeyi göze alan adamları oynuyor gibi görünsem de kendi adıma hepsinde farklı bir motivasyon yakalayıp, heyecanlanıyorum ve bu hisler Engin için de geçerliydi.
Karakterinizin tutkuyla içten içe inandığı bir aşk var dizide bu tutku sizi etkiledi mi?
Zaman zaman hepimiz gerçek hayatta da kendimizi bu durumların içinde bulmuyor muyuz? Oynadığım rolleri gerçek hayattan, duygulardan, zaaflardan, durumlardan ayrı tutup yüceltmemeye özen gösteriyorum. Her oynadığım karakterin kendimle ortak bir özelliği olmaması zaten bu mesleğin en güzel tarafı. O savaşı daha doğrusu rolle yaptığım mücadeleyi çok seviyorum. Sonunda benim haklı çıkmam ya da çıkmamam bir şey ifade etmiyor.
Ankara yıllarınıza dönmek isterim, çocukken TV izlerken bir gün dublaj konusunu öğrendiğinizi dinledim röportajlarınızda. Çocukken başlayan bir tutku muydu sizin için TV ekranı?
Çocuk yaşlarda dublaja başlamam başlangıçta bir rastlantıymış gibi görünse de o yaşlarda sanat çevresinin içine girmemin, hayatımı yönlendirmemde katkısı olmadı desem haksızlık etmiş olurum. Zaman içinde kendimi bulduğum, hayal ettiğim ve istediğim işi yapabilmenin verdiği mutlulukla devam ediyorum diyebilirim. Her insanın kendi şansını yine kendisi yarattığına inananlardanım.
New York... Sanırım eğitim için gitmeniz, orada hem çalışıp hem okumanız biraz bu süreci dinlemek isteriz sizden?
Şimdi dönüp bakınca gerçekten bir delilikti ama iyi ki yapmışım, yaşamışım dediğim hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi. O yaşlarda New York gibi bir yerde ayakta kalmaya çalışmak, oyunculuğun peşinden koşmak paha biçilmez bir deneyimdi. Oyunculuk dışında en çok hayatta kalma başarısını, mücadele etmeyi bana öğrettiği için New York'a ve o yollara hep bir minnet duygum vardır.
Genç yaşta konfor alanından çıkmayı deneyimlemek oldukça zor bir karar bu nasıl oldu?
20'li yaşlar bunları çok hesapladığınız bir dönem değil. Bugünden bakıp cevap verdiğimde iyi ki çıkmışım, iyi ki kimseyi dinlememişim ve bütün o riskleri alıp bunları gerçekleştirmişim. Şu anki hayatımın bu şekilde dizayn edilmesinde payı çok büyüktür.
Oyunculuk kariyerinizi nasıl etkiledi bu süreç?
O zamanlar başka bir kariyer planım vardı kafamda şimdi bambaşka. Öğrendiğim tek şey istediğiniz planları yapın, elinizden ne geliyorsa yapın hayat bildiğini okuyor ve ne yazık ki müdahale şansınız nerdeyse hiç yok. Şu anki halimden çok memnunum, tabi ki yapmak istediğim çok fazla şey var ama her ne olursa olsun tam zamanlı bir aktör olup, geçimimi sağlamak için başka işler yapmak zorunda kalmadan hayatımı mesleğimden kazanıp, devam edebiliyorsam bunun o dönemlerde edindiğim tecrübelerin katkısı çok büyüktür.
Dizide İstanbul, başrolde. Sizin yaşamınızda, New York'un, Ankara'nın izinden sonra İstanbul nasıl bir anlam ifade ediyor?
İstanbul çok zor bir şehir. Kaos, kalabalık, yoğunluk severim ama özellikle son yıllarda İstanbul birçok insan gibi beni de çok zorluyor. 25 sene oldu İstanbul'a geleli ve bu zaman dilimi içinde dönüştüğü hal beni de çok şaşırtıyor. Çareyi işim olmadığı zamanlarda İstanbul dışında vakit geçirmeye, gezmeye ayırıyorum. Birbirimizi özleyince daha iyi anlaştığımızı fark ettim.
Sizin serüveninizde 'Kürklü Merkür' tiyatro oyunun bir dönüm noktası olduğunu biliyoruz. Bu önemli dönümün sebebi nedir?
Kürklü Merkür ilk profesyonel tiyatro oyunumdu. Bu özelliği bile hayatımda çok büyük yeri olmasına bir sebep ama bunun dışında çok şey öğrendiğim, çok severek çalıştığım, kendimi çok şanslı hissettiğim, her zaman da güzel duygularla hatırladığım bir dönemdi.
Kürklü Merkür sonrasında da sayısız şahane işe imza attınız tiyatro sahnesinde, farklı alanlarda iş üretmek nasıl bir duygu?
Tiyatro hiç bırakmadığım ve kendimi en çok zorladığım, disiplinimi korumama yardım eden, her yeni oyunda bana sayısız tecrübe katan, yapmaktan hep çok zevk aldığım bir alan. Tiyatronun özgürlüğüne, sesine, duruşuna, estetiğine, gerçekliğine her zaman hayran oldum. Ayakta durabildiğim sürece de asla bırakmayacağım ve oynamaya devam edeceğim öyle de bir tutku.
Dijital yapımlar artık izleyicinin tüm dünyada vazgeçilmezi. Oyunun diğer tarafında olan sizler için üretim sürecinde ve çıkan yapımda farklı duygular taşıyor mu?
Yaptığım işleri kategorize etmeyi sevmiyorum sonuçta oyuncuyum ve ben oynayacağım role bakarım. Tabi ki dijital yapımların kendi içinde bazı avantajları var başı sonu olan bir senaryoyu okuyup, ona çalışmak bile başlı başına büyük bir lüks. Her birim kendi içinde bütünlüğü olan, başı sonu belli olan bir işte daha konsantre ve detaylı çalışma şansı yakalayabiliyor.
Diziyi izlerken bazı sahnelerde Succession aklıma gelmişti. Sizin de en beğendiğiniz yapımlardan biri olduğunu öğrendim araştırınca. Son dönemde çok etkilendiğiniz yapımları merak ediyorum.İzlediğim en iyi işlerden biridir gerçekten büyük bir hayranlığım olduğunu söyleyebilirim. Bu ara "The Studio"yu izledim bitirdim ve çok etkilendim.
Kısa Kısa
Hız mı yoksa sindirerek yaşamak mı?
Yaşadığım, hissetiğim şeye göre değişir. İkisini de severim.
Anda kalmak mı planlı adımlar mı?
Çok planlıyımdır ama elimden geldiğince anın tadını kaçırmasına izin vermem.
Güç mü uyum sağlamak mı?
Uyum sağlamak doğamda yok.
Son izlediğiniz TV dizisi?
The Studio, Ed Gein "Monster" ve The Morning Show 4. Sezon
Son izlediğiniz film?
Weapons / Silahlar
Son okuduğunuz kitap?
Oruç Aruoba - Yürüme
En son nereye tatile gittiniz?
Amalfi, İtalya
Sizin için "dinlenmenin" anlamı?
Evimde koltuğumda yatmak
Bu sene Emmy'yi The Pitt kucakladı. Siz Emmy'yi kime verirdiniz?
Ödüllerle ilişkimi keseli çok uzun zaman oldu. Hiç ilgilenmiyorum.
Unutulmaz dediğiniz izlediğiniz tiyatro oyunu?"The Rent" Broadway müzikali 99 senesinde izlemiştim ve hala unutamam.
Spotify listenizden hiç silmeyeceğiniz bir şarkı?Bu benim için çok zor bir soru. Radiohead "Ok Computer" albümü.
Onsuz olmaz dediğiniz şey?
Köpeklerim Ralph ve Mario
Taro Emir Tekin
Enfes Bir Akşam senaryosu geldiğinde seni en çok etkileyen neydi? Ve seni tanıyınca daha çok merak ettim; Arda karakterinde senin de bakış açınla bir katkın oldu mu?
Arda'nın geçmişindeki travmalarını, onu en tanımlayan durum olarak okumamış oluşu ve kendisiyle barışık bir adama dönüşmüş olması bana çok yüksek bir oyun zevki verdi. Birkaç sene üst üste oynadığım duygusal yükü yüksek dramalardan sonra daha hafif ve daha impülsif bir karakter oynama fikri lezzetliydi sanırım benim için.
Küçük yaşta buradaki tanınmışlığın ardından konfor alanından çıkıp, Londra'da okumak istemenin sebebi neydi ve asıl önemlisi buna cesaret etmek nasıldı senin için?
Ben dürüst olmak gerekirse tanınırlığa pek bir anlam atfetmiyorum. İngiltere mesleğimi derinlemesine öğrenebileceğim kaynaklarla doluydu, ben de orada okumak gibi bir fırsat çıkınca karşıma bunu değerlendirmek istedim.
Londra'dan Türkiye'ye dönme kararın, buradaki kariyer yolculuğun ama en önemlisi de yaşamın, nasıl İstanbul?
Ben göçebe gibi yaşamayı seven bir yapıdayım. Aynı yerde uzun süre durmak pek bana göre değil sanırım. Bir ayağım hala İngiltere'de, dostlarım ve sosyal çevrem genelde hala oradaki bağlantılarımdan oluşuyor. Ana dilimde oynamayı tecrübe etmek, kariyerimin altyapısını Türkiye'de inşa etmemi teşvik etti sanırım. İyi ki de öyle karar vermişim diyorum. İstanbul'a gelecek olursak, ben bu şehre de ülkeye de aşığım. Kültürümüzün zenginliği benim için dünyada karşılığı olmayacak bir değerde. Bize ait kodları güncel bir şekilde yorumlamak ve buranın hikayelerini anlatmak beni çok tatmin ediyor.
Enfes Bir Akşam'da İstanbul başrolde. Sanki bazen hırçın bazen de çok güzel bir kadın gibi resmediliyor. Senin gözünden İstanbul'u dinlemek isterim.
Her köşesi sürprizlerle dolu bir şehir İstanbul. O tahmin edilemezlik beni besliyor. Her kültürden insanla temas edebilmek, bizim insanımızın içtenliği ile birleşince iyi ki buradayım dedirtiyor bana. Şehrin estetik güzelliği zaten açıklama gerektirmeyecek kadar muhteşem, boğazımız, çay bahçelerimiz, lokantalarımız...
Çekim boyunca Fırat Koçak ile de sohbetinden gördüğüm kadarıyla ve fotoğrafın özel ilgi alanı olduğunu biliyoruz elbette. Bir hobi düzeyinde mi yoksa özel olarak vaktini ayırıyor musun?
Ben dönemsel olarak farklı ilgi alanlarına adarım kendimi. 10 sene kadar evvel ilgi alanlarımdan birisi oldu fotoğrafçılık ve benimle birlikte yıllandı. Cambridge'deki ilk senemde fotoğrafçılık okuma şansım oldu ve bu sanat dalı bende daha derin bir anlam kazandı yıllar içerisinde. Hobi ya da profesyonel benim için doğru bir ayrım değil. Öncelikle çok keyif alıyorum fotoğraf çekmekten, sonuçta çıkan fotoğraflardan daha önemlisi çekme eylemi benim için.
Söz konusu Taro Emir olunca stilinden bahsetmemek olmaz. Bazı oyuncular vardır ki tarzları onları yansıtır. Kıyafetlerini kendin tasarlıyorsun, ne zamandır böyle ve bu da hobi mi yoksa senin için ilerde bir iş alanı olabilir mi? Türkiye'de stil sahibi erkeklere daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünürsek...
Teşekkür ederim bu ince iltifatınız için. Ben insanın stilini oluştururken toplumsal bir norma uymaktansa içine, kalbine sadık kalması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bizimle birlikte stilimiz de değişiyor ve yeni formlara bürünüyor. Şimdilik bunun maddi bir karşılığı olması gibi bir hedefim yok.
Objektifin arkasında olmayı seven biri olarak, bir yandan da kameraların karşısında olmak nasıl bir duygu?
Ben kameranın önünü, arkasını, arkasındakileri ve önündekileri, haraketli ya da sabit görseli, hikaye anlatıcılığını çok seviyorum. Bunlar kafamda ayrıştırdığım olgulardan ziyade beni tamamlayan şeyler.
Sosyal medya ile ilişkini nasıl kurguluyorsun?
Pek iyi bir ilişkimiz yok diyebilirim. Hayatı deneyimlerken pek aklıma gelmiyor bunu sosyal medyada paylaşmak, ama son dönemde biraz daha emek harcamaya çalışıyorum çünkü günümüzde çok ciddi bir karşılığı olduğunu gözlemliyorum. Zaman zaman ilham almak için iyi bir araç olduğunu düşünüyorum. Sosyolojik olarak sıkıntılı durumlarla karşı karşıya da getirebiliyor insanları. Kıyaslama yapmak gibi bir tuzağa düşebiliyor insan sosyal medya vesilesiyle. Dolayısıyla her şeyde olduğu gibi dengeli, dozunda kullanılmasını doğru buluyorum.
Kısa Kısa
Hız mı yoksa sindirerek yaşamak mı?
Hızlıca sindirmek
Anda kalmak mı planlı adımlar mı?
Planlı bir şekilde anda kalmak.
Güç mü uyum sağlamak mı?
Uyum sağlamak çok ciddi güç gerektirir bence.
Son izlediğiniz TV dizisi?
Hatırlamıyorum
Son izlediğiniz film?
Casablanca'yı izledim tekrardan.
Son okuduğunuz kitap?
Annie Ernaux - Yalın Tutku
En son nereye tatile gittiniz?
Los Angeles
Sizin için "dinlenmenin" anlamı?
Değişiyor
Bu sene Emmy'yi The Pitt kucakladı. Siz Emmy'yi kime verirdiniz?
Takip etmiyorum
Unutulmaz dediğiniz izlediğiniz tiyatro oyunu?
Cyrano de Bergerac'ın James McAvoy tarafından bir yorumunu izledim birkaç sene evvel, bende çok güzel bir tat bıraktı.
Röportaj: Gözde Yörükoğlu Ersu
Fotoğraf: Fırat Koçak
Styling: Hakan Öztürk
Saç: İbrahim Zengin
Makyaj: Gamze Tekin Alp
Video: Fevzi Ondu
Styling Asistanları: Pınar Akar, Fırat Gençdoğan
Fotoğraf Asistanları: Furkan Kumaş, Arda Çiçek
Saç Asistanı: Merve Rüzgar
Makyaj asistanı: Nilay Baş
Mekan için Çırağan Sarayı'na teşekkür ederiz.