Paddleboard, diğer adıyla SUP. Dilara Suvay, bu spor konusunda uzman isimlerden biri. Zamanla sadece denizle sınırlı kalmayıp İç Anadolu'dan Karadeniz'e kadar göl, akarsu, kanyon gibi farklı coğrafyalarda suya çıkarak bunu bir serüvene dönüştürüyor. Paylaşımları ise viral oldu ve hızla yayılmaya başladı. Hatta 2024 yılında dünyada paddleboard sporunu influence edenler arasında birinci sıradaydı. Bir yıl önce kurduğu "Paddle Weekend" adlı oluşumla her ay farklı bir bölgede 100-150 kişiyi paddleboard ile tanıştırıyor. Bu spor sayesinde turizme de katkısı büyük. "Paddleboard nerede yapılır?" konusunda ise seçeneğin bol olduğunu söylüyor, "Bu spor için sadece deniz kenarında yaşamaya gerek yok, bizim ülkemiz su cenneti, her köşesi değerlendirilebilir. Ta ki şu an Kayseri'de, Kapadokya'da, Antep'te her yerde yayıldı."

Dilara Suvay
Aslında yüksek mimarsınız, uzmanlık alanınınız da kültürel miraslar üzerine. Paddleboard hayatınızda yepyeni bir sayfa açmadan önce neler yapıyordunuz?
Eğitim hayatım hep Eskişehir'de geçti, bir yıl Roma La Sapienza Üniversitesi'nde mimarlık eğitimi aldım. Çocukluğumdan bu yana maceracı bir ruhum var; deniz, doğa ve keşif hep hayatımın merkezinde oldu. Paddleboard, sörf, efoil, serbest dalış gibi su sporlarına duyduğum tutku, benim maceracı ruhumla birleşince zamanla sosyal medyada bir yolculuğa dönüştü. Yaklaşık dört yıldır profesyonel olarak seyahat influencer'ı olarak içerikler üretiyor, Türkiye'den Avrupa'ya ve şimdi de Uzak Doğu'ya kadar deneyimlerimi paylaşıyorum. Tayland'da bir evim var ve dünyanın birçok yerinde, Instagram fenomeni Adam Axoi ile birlikte macera konseptli turlar organize ediyoruz. Gezdirmenin yanı sıra, sıra dışı deneyimlere ağırlık veren bir konseptimiz var; kimi zaman yunuslarla yüzüyor, kimi zaman gece turunda paddleboard'larla planktonları izliyoruz. Mesleğimde edindiğim tasarım ve organizasyon becerilerini, bugün maceracı ruhumla birleştirip insanların hayatlarına unutulmaz deneyimler katmak benim için hem bir iş hem de bir yaşam biçimine dönüştü.
BaliPaddleboard ile ilk tanıştığınız anı ve bu spordaki rolünüzü nasıl anlatırsınız?
Roma'da okuduğum yıllarda sık sık Avrupa'yı geziyordum. İtalya'nın meşhur sahil kasabası Cinque Terre'de bir falezden manzarayı izlerken, deniz mağarasına doğru paddleboard üzerinde kürek çeken dört kadın gördüm. O özgür ruhlu görüntü beni derinden etkiledi. Çünkü çocukluğumda yaşadığım ciddi bir boğulma deneyiminden sonra ayağımın değmediği denizlerde hep tedirginlik yaşamıştım. İçimde bir savaş vardı ve o manzara bana umut gibi geldi. Aslında hikâyem 10 yıl önce, böyle bir imrenmeyle başladı. Çünkü vazgeçilmez özgürlük tutkumu korku durdurmamalıydı. İlk o zamanlar denedim, paddleboard sayesinde tüm korkularımı yendim ve bu spor hayatımın tutkusuna dönüştü. O zamanlar bizim ülkemizde hiç yaygın değildi, hatta ismini bile bilen yoktu. Bu tutkuyu ülkeme tanıtmak için bir proje tasarladım yaklaşık beş yıl önce. Turizmde simgesel olan, denizle bütünleşmiş yapıları paddleboard ile buluşturup kusursuz kadrajlar ve videolarla tanıtmaya başladım. Mesela Dalyan'daki kral mezarları ya da Kaleköy'de suyun içindeki lahit... Zamanla sadece denizle sınırlı kalmayıp İç Anadolu'dan Karadeniz'e kadar göl, akarsu, kanyon gibi farklı coğrafyalarda suya çıkarak bunu bir serüvene dönüştürdüm. Paylaşımlarım çok viral oldu; "Gotürkiye" gibi sayfalar, tanıtım sayfaları hep paylaştılar. Ve hızla yayılmaya başladı. Hatta 2024 yılında dünyada paddleboard sporunu influence edenler arasında birinci sıradaydım. Tutkum sadece Türkiye'de değil dünyada bir iz bıraktı. Dünyadan birçok marka paddleboard ve ilgili aksesuarlar gönderdi, birlikte iş birliği yaptık. Sonrasında "Paddle Weekend" adını verdiğim bir oluşum başlatarak her ay farklı bir bölgede 100-150 kişiyi paddleboard ile tanıştırdım. Bilmeyenlere eğitim verdik, bilenlere öncülük yaptım. Çıktığımız sularda liderlik yaparken, aynı zamanda sporun o bölgenin turizmine katkısını vurgulamak için ciddi bir performans sergiliyordum. Yıllar önce çektiğimiz, bu sporu tanıtan bir belgeselim var; o gün de dediğim gibi bu spor için sadece deniz kenarında yaşamaya gerek yok, bizim ülkemiz su cenneti her köşesi değerlendirilebilir. Ta ki şu an Kayseri'de, Kapadokya'da, Antep'te her yerde yayıldı. Mutluluğumu tarif bile edemem.
Paddleboard tam olarak nasıl bir spor?
Paddleboard, kürek sörfü olarak biliniyor; aslında büyük bir sörf tahtasının üzerinde ayakta durarak kürekle yapılan bir spor. Dünyada SUP (Stand Up Paddle) ismiyle de çok biliniyor. İlk fark ettiğiniz şey, tüm bedenin aynı anda çalışması: kollar, bacaklar, karın ve kalça kasları... Yani sadece suyun üzerinde dengede süzülmek değil, aynı zamanda müthiş bir egzersiz. Hatta son yıllarda paddleboard üzerinde yoga ayrı bir kategori olarak gelişti ve ciddi bir kitleye ulaştı.

Paddleboard sporunu herkes yapabilir mi?
Yapmanız için çok neden var, yapmamanız içinse aslında neredeyse hiçbir sebep yok. Yaş veya kondisyon fark etmeksizin hemen herkes deneyebilir; yeter ki temel yüzme bilgisi olsun. Benim turlarımda 7'den 70'e katılan oluyor. Kimler yapamaz kısmına gelince; yüzme bilmeyenler (can yeleği takılsa bile panik riski yüksek olur), ciddi denge sorunları olanlar (örneğin iç kulak problemleri, sık baş dönmesi yaşayanlar), bel, diz veya ayak bileği sakatlığı olanlar, kontrolsüz epilepsi ya da bayılma geçmişi olanlar, özellikle denge ve kalp rahatsızlığı bulunan kişiler yapmamalı. Ama genel olarak öğrenmesi çok kolay ve ulaşılabilir bir spor. Uygun ekipman (can yeleği, güvenlik ipi), doğru alan (sakin göl, korunaklı koy gibi), temel eğitim ve kontrollü şekilde yapıldığında birçok kişi güvenle paddleboard deneyimi yaşayabilir.
KnidosSu üzerindeki bu deneyiminizde hangi duygu ve düşünceler ön plana çıkıyor?
Benim için sporun çok ötesinde bir yolculuk bu. O board'un üzerinde denge kurmaktan çok doğayla denge kurmayı seviyorum; uyumlanmayı... Paddleboard yaparken rüzgârı, dalgayı, suyun sesini ve bedenimin hareketlerini aynı anda hissediyorum. Bu, sadece bir spor değil; anda kalmayı, dengede durmayı ve doğayla bütünleşmeyi öğreten bir yolculuk. Her kürekte biraz daha kendimi keşfediyor, biraz daha özgürleşiyorum. Maceracı ruhum bana cesaret veriyor; bazen tek başıma saatlerce kürek çekip koca bir adayı dolaştığım oluyor. Bu deneyimler bana korkularımın sınırlarını zorlamayı öğretiyor. Çünkü öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, hep görünmez sınırlarla çevriliyiz. Korkuların temeli de bu yüzden... Ben bu sınırları aşmayı, engelleri kırmayı seviyorum. Kimi insan bunu bir dağın zirvesine çıkarak yapıyor, kimi nefesini tutup derinlere dalarak... Benim yolum suyun üzerinde kürek çekmek oldu. Ama özünde hepsi ilham olunacak hikâyeler.
Kleopatra HamamıTürkiye'de paddleboard nerede yapılır ve sizin açınızdan en büyüleyici rota neresi?
Biraz zor bir soru çünkü Türkiye'nin hemen her bölgesi paddleboard için büyüleyici rotalar sunuyor. Fethiye'nin turkuaz koyları, Datça'nın mavileri, Ege'nin yemyeşil kıyıları, hatta İç Anadolu'nun kanyonları... Hepsi farklı bir ruh taşıyor. Ama tek bir yer seçmem gerekirse, Kaleköy derim. Çünkü orası tarihle denizin buluştuğu çok özel bir nokta. Boğaz gibi konumlandığı için denizi hep sakin ve berrak; kürek çekerken altınızdan süzülen balıkları izleyebiliyorsunuz. Ve altınızda batık bir şehir yatıyor... Geçmişte belki bir sokağın duvarı, belki bir kilisenin girişi. Tarihin izlerinin üzerinde, suyun sessizliğinde ilerlemek çok özgün bir deneyim. Hem coğrafi olarak dalgasız yapısı hem de tarihiyle birleşen ruhu nedeniyle Türkiye'nin en özel paddleboard rotası benim için Kaleköy.

Şavşat Karagöl, Artvin
Son dönemde paddleboard'un yükseliş dönemi denilebilir mi? Adını yerli yabancı basında ve ünlüler arasında çok sık duyar olduk...
Evet, kesinlikle paddleboard'un yükseliş dönemindeyiz diyebilirim. Bunun en belirgin sebebi, ulaşılabilirliğinin ve kullanımının çok kolay olması. Pek çok su sporuna kıyasla çok daha makul maliyetli. Örneğin ben e-foil de yapıyorum ama fiyatı neredeyse bir araba kadar... Oysa paddleboard öyle değil; ekipman açısından da kullanım kolaylığı açısından da çok daha erişilebilir. Üstelik şişme modeller sayesinde sırt çantasına koyup istediğiniz yerde şişirip suya çıkabilirsiniz, bu taşınabilirlik de büyük avantaj sağlıyor. Bir diğer avantajı ise ülkemizin su kaynakları. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili ve göl, akarsu, kanyon gibi çok sayıda doğal alanımız var. Bu da paddleboard'u denizciliğe giriş için adeta mükemmel bir araç haline getiriyor. Dünyada da popülerleşmesinin en büyük sebebi sosyal medyada yayılan viral videolar olabilir. Popüler bir spor şu an... Suyun üzerinde özgürce süzülen paddleboard görüntülerini gördükçe ilgi daha da arttı. Bizim burada henüz yok ama Amsterdam gibi sularla çevrili şehirlerde paddleboard kiralama kutuları var. Bisiklet kiralar gibi, başında hiç kimse olmadan, bir uygulama aracılığıyla ekipmanı alıp A noktasından B noktasına kullanabiliyorsunuz. Acayip bir seviyeye gelmiş durumda.

"Paddle Weekend" doğa ve spor tutkunlarını bir araya getiriyor. Bu deneyimin kolektif ve bireysel anlamı sizce nedir?
Paddle Weekend'i ilk duyurduğumda olur mu olmaz mı diye kafamda çok soru vardı, ilk defa böyle bir şey yapılacaktı çünkü. Ama bu oluşum başladığı ilk günden itibaren büyük bir yankı uyandırdı. Çünkü o dönemde pek çok kişi paddleboard'u denemek istiyor ama ekipmana kolayca ulaşamıyordu. İnsanlar izliyor, imreniyor ama satın almadıkça deneyimleyemiyordu. Benim niş kitlem vardı ve bu boşluğu dolduracak bir oluşum başlattık. İlk etkinliğimizde Akyaka'daki Akçapınar Azmağı'ndan denize açılım yaptık; yol üzerinde molalar verildi, yüzüldü, bölgeyi yakından deneyimledik ve spora tutku duyan insanları bir araya getirdik. Zamanla "Paddle Weekend" müthiş bir boyut kazandı. Her ay farklı bölgelerde, Ölüdeniz'den Dalyan Boğazı'na, Kaleköy'den Datça Knidos'a kadar özel hafta sonu buluşmaları yaptık; yaklaşık 100-150 kişi bir araya geldi. Bu sadece suda gezinti değil, o bölgeyi deneyimletmek, tarihi ve doğal alanları hissettirmek, gün batımında ses terapileri, yoga ve diğer spor aktiviteleriyle zenginleştirmek üzerine kurulu bir deneyim oldu. Aslında bu oluşum nasıl yapılır, neler yapılabilir bunu gösterdik ve şimdilerde bir çok kişi kendi şehirlerinde benzer şeyler yapıyor. Bu deneyimin kolektif olarak anlamı, benzer tutkulara sahip insanları bir araya getirerek bir topluluk yaratmak ve birlikte keşfetmenin gücünü yaşamak. Bireysel anlamı ise, katılımcılara kendi sınırlarını keşfetme, doğayla bağ kurma ve kendilerini ifade etme fırsatı sunmak. Herkes hem kendi yolculuğunu yaşıyor hem de başkalarıyla paylaşıyor; bu da deneyimi daha özel ve anlamlı kılıyor. Ve şu da çok önemli bir detay bence, spor tutkusu sayesinde bir şehri keşfediyorsun. Oranın hem tarihini, hem coğrafyasını, doğasını daha yakından deneyimliyorsun. Bu da unutulmaz bir etkinliğe dönüşüyor.
Paddleboard ekipmanları nelerdir, sizin paddleboard'a çıkarken yanınıza aldığınız olmazsa olmaz aksesuarlarınız neler?
Paddleboard'a çıkarken yanımdan asla eksik etmediğim bazı aksesuarlar var: Şapka ve güneş gözlüğüm galiba ilk sırada, güneş kremi, bol su ve termosla kahvem, su geçirmez çantam, telefonum için su geçirmez kılıf... Uzun rotalara çıkıyorsam mutlaka canlı konumumu paylaşıyorum biriyle, çünkü bazen tek başıma 4-5 saat süren kürek rotaları yapıyorum. Genellikle sabah erken saatlerde çıkmayı tercih ederim; güneşin dik açıyla geldiği saatlerde paddleboard üzerinde olmam. Ayrıca, denizcilik uygulamalarını mutlaka kontrol ederim; saat saat rüzgâr ve dalga yönünü gözden geçiririm. Çünkü rüzgâra ve dalgaya karşı kürek çekmek her zaman yeterli olmayabilir. Dalga yönü açığa doğruysa veya kıyıdan açığa şiddetli rüzgâr varsa o rotaya çıkmayı asla tavsiye etmem. Güvenlik her zaman en öncelikli unsurdur benim için. Ruhumda macera var, ama hiçbir zaman cahil cesaretine teslim olmadım.

Ordu
Doğada geçirilen zamanın, günlük hayatınıza ve stil anlayışınıza nasıl bir yansıması oluyor?
Benim için doğada geçirilen zaman artık bir ihtiyaç haline geldi; dünyanın neresinde olursam olayım, yüksek katlı binaların ve yoğun şehir hayatının olduğu yerlerde fazla uzun kalamıyorum, en fazla 10 gün. Bu, doğayla iç içe yaşayan birçok insanın ortak özelliği aslında. Eğlence anlayışım bile değişti; techno festivallerini çok severim ama artık onları bile açık havada, güzel bir manzaradaysa tercih ediyorum. Mekanlar, AVM'ler veya ünlü restoranlar kısa süreli mutluluk verse de ruhumu tatmin etmiyor. Her sabah gün doğumunu izlemek, her gün batımında bir tepeye çıkmak benim için çok daha mana dolu. Doğayla iç içe olmak insanın lüks ve mutluluk anlayışını tamamen değiştiriyor; farklı bir tarafını keşfediyorsun.
Paddleboard'u yeni keşfedenlere ne önerirsiniz?
Paddleboard'a yeni başlayanlara en büyük önerim cesur olmaları ve küçük adımlarla başlamaları. Suyun ve dengenin ritmini keşfettikçe hem özgürlük hissi artıyor hem de spor çok keyifli bir deneyime dönüşüyor. Temel ekipmanlarınızı ve eğitimlerinizi alın ve mümkünse doğayla iç içe, sakin sularda başlayın.
Sapanca Gölü Bu sporun sizi en çok zorlayan ve en çok mutlu eden yönleri neler?
Paddleboard beni en çok, doğanın koşullarına karşı kürek çekmek zorunda kaldığım anlarda zorluyor. Rüzgar, dalga ve uzun rotalar fiziksel ve zihinsel dayanıklılık istiyor. Ama tam da bu zorluk, sporun en keyifli tarafını oluşturuyor; ama bu teşvik ettiğim ve desteklediğim bir şey değil. Belli ölçülerde önlemlerin varsa yapılabilir. En mutlu eden yönü ise su üzerinde özgürce süzülmek, manzarayla ve o anla bütünleşmek, kendimi keşfetmek, bana tarifsiz bir huzur ve mutluluk veriyor.
Dalyan Kral MezarlarıPaddleboard deneyiminizin yaşam felsefenizde yarattığı en derin dönüşüm ne oldu?
Paddleboard bana en derininde şunu öğretti: Denge, yalnızca tahtanın üzerinde değil, yaşamın her alanında bir gereklilik. İlk başta düşmekten korkuyordum; sonra fark ettim ki düşmek zaten yolun parçası. Her düştüğümde yeniden kalkmak, bana sabrı; kürek çektikçe açılan ufuklar ise özgürlüğü öğretti. En önemlisi, korkuların üzerine gittiğinde onların aslında seni büyüten fırsatlara dönüştüğünü kavradım. O yüzden paddleboard benim için bir spor değil, yaşam felsefemde "korkudan cesarete, dengesizlikten dengeye" giden yolun sembolü oldu.
Sosyal medyada takipçilerinizle paylaştığınız mesajlarda nelere dikkat ediyorsunuz?
Önceliğim her zaman ilham vermek ve deneyimlerimi doğru bir şekilde aktarmak. Takipçilerime sadece görsel değil, deneyimin ruhunu da sunmak isterim. Doğayı ve sporu tanıtırken güvenlik, saygı ve sorumluluk konularına dikkat ediyorum; çünkü yanlış yönlendirmeler ciddi sonuçlar doğurabilir. Paylaşımlarımda samimiyet ve tutkuyu hissettirmeye özen gösteriyorum. Bu yolculuğa çıkalı çok uzun zaman oldu; 7'sinden 70'ine her yaştan insan hâlâ yazıyor, ilham olduğumu söylüyor. Bu beni inanılmaz mutlu ediyor, çünkü projemin başarılı olduğunu görmek, başkalarının macerasına vesile olmak bir hayaldi ve inanılmaz bir noktaya geldi.
KaleköyGelecek planlarınız arasında paddleboard ve doğa sporlarıyla ilgili ne tür projeler var?
Aslında bir okul açmayı zamanında çok düşündüm, çok fazla teklifler aldım, ama ben köklenemem, yani bir yere bağlı kalamam. Yaklaşık 10 yıldır bir yere ait olamadım. Son dört yıldır 7/24 gezginim. Dünyada deneyimlenecek o kadar çok şey var ki... Hayalim ve gelecek planlarım, bu sıra dışı deneyimleri başka insanlara tanıtmak, onlara cesaret ve ilham olmak, birlikte yapmak. Mesela Tayland'da turlar yapıyorum: Gün batımında şeffaf ve ışıklı paddleboard'larla bir yolculuğa çıkıyoruz, mercanlar ve renk renk balıklar altımızdan geçiyor. Gece zifiri karanlıkta ışıkları kapatıp planktonların içinden geçiyoruz, sınırların ötesine geçmek gibi bir deneyim bu. Serbest dalış yapıyorum, dalış kampları düzenliyoruz; Kızıldeniz'de yunuslarla burun buruna yüzüyoruz. Paddleboard yapmak artık birçok kişi için mümkün. Ben "Paddle Weekend" gibi organizasyonlarıma devam edeceğim; bazen ülkemizin özel bir yerinde, bazen de bambaşka bir ülkede ama sürekli olarak deneyimleri geliştirmeyi ve dönüştüreceğimi düşünüyorum.
Dalyan Kral MezarlarıPaddleboard ile birlikte keşfettiğiniz en özel "an" ya da "yer" hangisi?
Çok fazla var bence ama Tisan Yarımadası'nda bir evim var; Mersin ile Antalya'nın tam ortasında... Sessiz sakin bir yer burası. İnanılmaz güzel koyları ve denizi var. Burası benim adeta rehabilite olduğum bir bölge; oradayken zamanımın yüzde 80'ini suda geçiriyorum ve paddleboard ile sürekli keşfe çıkıyorum. Bazen yanıma su kaplumbağası eşlik ediyor, bazen Akdeniz foku görüyorum; doğayla iletişim kurabilmek çok güçlü ve özel bir his veriyor. Bu nedenle "en özel an"ı seçmek zor, ama burada geçirdiğim her anı çok değerli ve unutulmaz benim için.