KONTES KATIA DE LIMBURG STIRUM MODERN BİR PERİ MASALI

Kökenleri 12. yüzyıla kadar uzanan Avrupa’nın en eski ailelerinden Limburg Stirum Ailesi’ne mensup Kontes Katia de Limburg Stirum ile Belçika’da bir araya geldik. Kont Thierry de Limburg Stirum ile evlendikten sonra her hareketi haber olan Kontes Katia de Limburg Stirum, hayat dolu ve çok konuşkan... Tamamıyla ekolojik bir anlayışla kurduğu butik otelde bizi ağırlayan Kontes Katia, gönlünde taşıdığı iç huzuru ve gülümsemesiyle etrafına müthiş bir güzellik katıyor... Tarihin güçlü Berg Evleri’nin (House of Berg) bir kolu olan Limburg Stirum Ailesi’ne gelin gitmeden önce modellik yapan Kontes Katia, bugün yüzlerce sosyal sorumluluk projesinin baş aktörü. Fransız Prensesi Hélène de France’ın oğlu Kont Thierry de Limburg Stirum ile evli olan Kontes Katia, eşine duyduğu aşkı ise şu sözlerle anlatıyor: “18 yaşındayken eşim Thierry’ye sırılsıklam aşık olmam hayatımın ilk dönüm noktası oldu.” Bu masalları anımsatan aşkı, bir kontun eşi olmanın zorluklarını ve hayatı konuşuyoruz Kontes Katia ile. Dünya güzeli iki kız çocuk sahibi olan Kontes Katia, kamera karşısına geçtiğinde ise “Acaba modellik kariyerine devam etse miydi?” diye düşünmemek elde değil. Zira fotoğrafçı Claudia Raymat’ın objektifine poz veren Kontes Katia’nın bakışları içinize işliyor ve ortaya çıkan fotoğrafları uzun uzun izliyorsunuz. Çekim sonrası tamamen organik ürünlerle hazırlanmış ikramları butik otelin lobisinde tadarken, Katia Hanım’ın anlattığı büyülü hikayelerin devamını dinliyoruz. Anlattıkları bizi ister istemez bir peri masalına sürüklüyor ve ortaya keyifli olduğu kadar içten söyleşimiz çıkıyor. 

Hayatınızın dönüm noktaları neler oldu?
1987 yılında ben 18 yaşındayken eşim Thierry’ye sırılsıklam aşık olmam hayatımın ilk dönüm noktası oldu diyebilirim. Bunun peşi sıra 1990 yılında 21 yaşındayken Ford Models Agency’nin düzenlediği seçmede yılın modeli oldum. Bu olaydan sonraki birkaç hafta içinde Thierry ile evlendik ve 24 yaşında kızım Gloria dünyaya geldi. Bu yıl aynı zamanda seçimlerle birlikte politikaya atıldım. 1995 yılında ise ikinci meleğim Angélique dünyaya gözlerini açtı. Ve benim için son yılların en büyük gelişmesi eşim ile açtığım butik otel Bed and Breakfast: Park7 oldu.

Hala çok güzel ve çekicisiniz, modellik kariyerinizin devam etmesini ister miydiniz?
18 yaşımda Bürksel’deki Dominique Models Agency tarafından keşfedildim. Ve hemen ardından Paris’teki Haute Couture defilelerinde modellik yapmaya başladım. Tabii ki bu heyecanlı ve adrenalin durumunu özlüyorum. Birbirinden değerli ve güzel elbiseler ve gençliğin verdiği o kayıtsızlık halini… Ama o zaman da biliyordum ki bu işin kısa ömürlü, geçici bir iş olduğunu. Özetle kısa bir periyot olsa da maksimum düzeyde oldukça eğlenceli bir zaman dilimini hayatıma ekledim.

Peki, kocanızla nasıl tanıştınız?
Politik camiyadan bir ismin düğününde Thierry ile ilk kez karşılaştık.Thierry gelinin arkadaşıydı. Thierry, beni düğünün ardından yapılan partiye davet etti ve ilk randevumuz böyle gerçekleşti. 

Obeziteyle savaş, sağlıklı beslenme ve ekoloji alanında birçok sosyal sorumluluk projesi üzerinde çalışıyorsunuz. Bu projeleri biraz anlatır mısınız?
Sağlık tutku duyduğum ve çalışmaktan mutlu olduğum bir alan. Özellikle hazır yiyeceklerin içerikleri ve verdikleri zararlar üzerine çalışıyorum. Bu yan etkilerin değiştirilmesi için sosyal bilinç kazanılması gerektiğini düşünüyorum. Hazır yiyeceklerin içeriklerindeki şeker, yağ, tuz oranlarının azaltılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü uzun vadede halkın sağlığına önemli bir kasıt var ve insanların büyük bir yüzdesini önemli hastalıklara sürüklüyorlar. Bu konuda bir seri kanun maddelerinin çıkarılması ve daha sağlıklı nesiller için önemli adımlar atılması gerekiyor.  

Park7 Otel tamamen ekolojik bir yapı. Tamimen çevresel etik kurallarına uygun inşa edildiğini biliyoruz. Tam olarak burada neler yapıldı?
Biz Park7’yi tamamen ekolojik materyaller ile inşa ettik. Isı ve ses izolasyonuna özellikle dikkat edildi. Ayrıca elektromanyetik açıdan dengede bir tasarım yapıldı. Örneğin odalarda su ve elektrik yok. Odalar hipoalerjenik olarak döşendi. Tüm bunlar aslında farklı bir lüks anlayışına da hitap ediyor. Bulunduğumuz bölgedeki şelale, göletler Park7’nin odak noktası. Brüksel’e 15 kilometre uzaklıkta olup böyle doğa harikası bir yerde bulunmak büyük ayrıcalık.

Avrupa’nın en köklü ailelerinden birine mensup olmanın ne tür sorumlulukları var? Kont Thierry ile evli olmanın zor kısımları ve pozitif yanları neler?
Sizi seven ve aşık olan bir erkekle yaşamanın hiçbir zor yanı yok. Eğer akıcı ve hoş bir üslupla nasıl yöneteceğini biliyorsanız ilişkinizi sevdiğiniz insanla beraber büyütebilir ve birlikte yaşlanabilirsiniz. İnsanlar değişir ve sevgiyi, aşkı zamanla öğrenir. Diğer bir bakış açısıyla bazı değişmeyen yanlarımız da olabiliyor ve bu kimi zaman anlaşmazlıklar ortaya çıkarabiliyor. Örneğin Thierry’nin müzik ve seyahat zevki konusunda asla anlaşamadık. Thierry punk konserlerini sever ve vahşi hayatla ilgili seyahatlere mutlaka her yıl çıkar. Benim için gürültüden ibaret olan bu müzik tarzını asla sevemeyeceğim sanırım. Ben daha çok günlük hayatımda ve meditasyon sırasında bana eşlik eden Tibet müziklerini seviyorum. 

Çok keyifli ve masal tadında bir hayatınız var... Bu soru komik gelebilir ancak öğrenmek isteriz ki peri masallarına inanıyor musunuz? 
Kendimi şanslı görüyorum ama şans için her zaman birlikte çalışmak zorundasınız. Muhteşem bir ekibim var ve birlikte dünyayı güzelleştirmeye çalışıyoruz. 

Siz ve kızlarınız Belçikalı kadınlar için başarılı rol modellerisiniz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Aslında bir rol model olup olmadığımı bilmiyorum... Ancak şu kesin ki kızlarım ve ben birlikteyken çok eğleniyoruz ve keyifli aynı zamanda kaliteli vakit geçiriyoruz. Diğer yandan benim yaşamım bir karışımdan oluşuyor... Öğrenci, model, politikacı, meditasyon öğretmeni, Park7’nin kurucusu... Bunlara ilaveten son zamanlarda “yaşının iyisi olma” mottosuyla benim yaşımdaki kadınlar için modellik yapmaya tekrar başladım. 
Kızlarım ise yaşlarına göre farklı kadınlar. Gloria; Fransızca, Flemenkçe, İngilizce ve Almanca olmak üzere beş dil konuşuyor. Ayrıca Tanzanya ve Mozambik’te yaşayan etnik grup Swahili dilini biliyor. Bundan dolayı kendisiyle ayrıca gurur duyuyorum. Kendisi büyük bir seyahat tutkunu. Dünyanın birçok yerine özellikle Afrika’ya yolculuklarının ardı arkası kesilmiyor. Angélique ise çok yetenekli bir ressam aynı zamanda fotoğrafçı. Ayrıca kendisi muhteşem bir tango dansçısı ve hafta sonları ve tatillerde bazı sosyal sorumluluk projeleri için modellik yapıyor. 

Belçika edebiyat, bale, heykel ve birçok sanat dalında güçlü ülkeler arasında yer alıyor. Bu manada Belçika’nın kültürü ve sosyal yaşantısı hakkında neler söylemek istersiniz? 

Belçika her zaman sanata ve sanatçıya destek vermiş birçok dalı keşfedebileceğiniz bir bölge olmuştur. Opera, konserler, sanat galerileri ve gastronomi hakkında keşfedilecek birçok şey var. Belçika iki kültüre sahip ve ülkede bu kültürler birbirine düğümlenmiş durumda. Dolayısıyla Fransızca ve Flamanca ülkenin iki ana dili. Diğer yandan Latin ve Alman kültürünün karışımı burada ortaya çok özel bir sanatsal dışavurum olarak ortaya çıkarıyor. Sürrealizm ve kendiyle dalga geçebilen (self-mockingly) bir sanat anlayışı Belçika’da hakim... 

Hayata karşı tutumunuz, yaşam felsefeniz nedir?
Saygı. Farklılıklara karşı duyulan saygı hayat felsefemin temeli. Kurallar ve beklentiler olmadan, hayata karşı duyulan teslimiyet ve merak tutumumun en belirgin hatları. İç huzuru ve gönül rahatlığını kalbimizde yeşertmeli, canlı olmanın bize sunulan değerli bir hediye olduğunu anlamamız gerekiyor.

Göz kamaştırıcı bir güzelliğiniz var. Güzellik sırlarınız neler?
Bu sorunun cevabı benim için iç huzur ve gönül rahatlığı... Daha somut bir cevap gerekiyorsa güzel bir gün sonrası 15 yaşımdan beri gece kremleri kullanarak günü sona erdiriyorum. Benim ana güzellik tüyom ise cildimi özellikle yüzümü her zaman güneşin zararlı ışınlarından korumam. Yaz-kış fark etmez her zaman güneş koruyucu kremim yanımdadır. 

Beslenme konusunda tüyolarınız ve beslenme felsefeniz nedir?
Her zaman kendim ve ailem organik yiyeceklerle besleniyoruz. Mercimek, avokado, yağlı balık, sert kabuklu yemişler ve İtalyan şarabı vazgeçemediğim lezzetler aynı zamanda beslenme felsefemin temellerini oluşturuyor.

Spor yapıyor musunuz?
Evet, hem de çok. Her türlü spor dalını çok seviyorum. Eğer tekrar dünyaya gelseydim kesinlikle profesyonel bir bisikletçi olmak isterdim. Ünlü Belçikalı bisikletçi Eddy Merckx’in kadın versiyonu olabilirdim. 

Moda ikonlarınız kimler?
Audrey Hepburn tek ve değişmeyen moda ikonum. 

Peki, sitilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Bağımsız diyebilirim. Günlük moduma göre giyim tarzım da değişiyor. Kimi zaman oldukça casual giyiniyor kimi zaman klasik ve elegant görünüyorum. Tek favorim ve vazgeçemediğim şey ise Saint Laurent smokinlerim... 

Çok seyahat eder misiniz? Dünyanın en çok hangi bölgelerini seviyorsunuz?
Güney Afrika'yı çok seviyorum. Tabii İtalya, Fransa, Türkiye ve Yunanistan seyahat yapmaktan büyük zevk aldığım ülkeler. Bu ülkelerde bulunduğumda ise deniz ve dağ sporlarını yapmaktan büyük keyif alıyorum.

Ailenizle birlikte nasıl zaman geçiriyor, ne tür aktiviteler yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Konuşmak, birlikte yemek yemek, kahkaha atmak ve paylaşmak ailemizin odağı... Herkesle aynı seviyede, olağan bir şekilde vakit geçirmek ise en büyük zevk bizim için... Diğer yandan Park7’de ailemle birlikte çalışmaktan büyük keyif alıyorum. Kızlarım ve eşimle birlikte olduktan sonra her zaman keyifli ve mutluyum. 

Son günlerdeki meşguliyetlerinizi öğrenebilir miyiz?
Park7’deki ekolojik hayatı geliştirmeye ve misafirlerimizi, ağırlamaya devam ediyoruz. Ayrıca 40 yaş ve üstü kadınları ağırlayacağımız çok özel bir program üzerinde çalışıyoruz. Hikayelerde geçen mistik dağlara tırmanabilecekleri, Fransa’da doğa içinde yapılacak bisiklet turlarından oluşan bir program oluşturuyoruz.

Röportaj: Beyza Özel 
Fotoğraflar: Claudia Raymat
Makyaj: Alessandro Milo Otero