"Emily in Paris" dizisi Netflix ile hayatlarımıza girdiğinden beri hepimizi etkisi altına aldı ve izleyicilerine Paris'i yaşatırken aynı zamanda da eğlendirmeye devam ediyor. İlk sezonu geride bırakan "Emily in Paris", Paris'in eşsiz güzelliğini moda, lüks, aşk, Fransızların rutin yaşamları ve leziz Fransız yemekleri üzerinden anlatarak, bu güzellikleri ekranlara taşıyor. 22 Aralık Çarşamba günü ikinci sezonuyla tekrar ekranlara dönen "Emily in Paris"te ön planda olan mekanlar ise Paris'e yolu düşenleri heyecanlandırıyor. Palais-Royal, la Maison Rose gibi ikonik mekanların yer aldığı "Emily in Paris" dizisi, Fransa'nın en güzel şehrindeki pek çok noktayı gözler önüne seriyor.
Dizide Les Deux Compères olarak adlandırılan ve Gabriel'in çalıştığı mekan olarak lanse edilen bu restoran, aslında Terra Nora adına sahip. Emily'nin yaşadığı bölgede, beşinci arrondissement'da, Rue des Fossés Saint-Jacques üzerinde yer alan mekan, gerçek hayatta İtalyan yemekleriyle leziz bir seçki sunuyor.
Paris'in en ünlü kafelerinden olan Café de Flore, Saint-Germain-des-Prés'de yer alıyor. Bir dönem Jean-Paul Sartre, Karl Lagerfeld gibi filozof ve yazarların sık sık uğradığı yerlerden olan mekanı Emily de ziyaret ediyor.
Emily'nin Gabriel ve onun kız arkadaşı Camille ile bir sergiye gittikleri ve orada Van Gogh eserlerinden oluşan bir gösteriyi izledikleri mekan, L'Atelier des Lumières olarak karşımıza çıkıyor. Dönem dönem farklı sanatçıların etkinliklerine ev sahipliği yapan mekan, Paris'in atmosferiyle uyum içinde eşsiz bir deneyim sunuyor.
Emily'nin çalıştığı ajansa yakın bir konumda olan Palais-Royal bahçeleri, Emily'nin ilk kez tek başına öğle yemeği yediği ve arkadaşı Mindy ile buluştuğu yer. Dizie sık sık karşımıza çıkan bu mekan, Paris'in en popüler yerlerinden.
Emily'nin iş arkadaşları ve patronu için Paris'in bu ünlü restoranında rezervasyon yapmaya çalıştığını hatırladınız mı? Farklı bir tarihe rezarvasyon yapan ve Michelin yıldızlı şef Guy Martin'in leziz yemeklerinin eşlik ettiği mekana oturamayan Emily ve ekibi, daha sonra Gabriel'in restoranına gitmek zorunda kalsa da, Le Grand Véfour Paris'in vazgeçilmezlerinden.
Dizide üzerindeki parfüm reklamı çekimiyle hafızılara kazınan köprü, Paris'in ünlü köprülerinden Pont Alexandre III. Art Nouveau tarzındaki işlemeleri Seine Nehri'nin büyüleyici manzarasıyla birleşince etkileyici bir mekana dönüşen köprüde Paris manzarası bir başka güzel oluyor.
Paris'in ikonik yapılarından olan Garnier Operası, Emily'nin dizide kuğu gibi siyah elbisesiyle yer aldığı mekan. Audrey Hepburn'ün Funny Face filmindeki kıyafetinden ilham alan Emily'nin bu kombini, Garnier Operası'nın ihtişamıyla bir araya gelince, ortaya müthiş bir görsel şov çıkıyor.
La Maison Rose, Emily'nin arkadaşı Mindy'nin Emily'nin influencer olma yolundaki çabasını desteklediği bölümde karşımıza çıkıyor. Monmartre'ın nefis manzaralar sunan atmosferine sahip olan La Maison Rose, Paris'te fotoğraf çekmek isteyenlerin uğrak noktalarından.
Emily'nin çalıştığı ajans Savoir'ın bir etkinliğinin gerçekleştiği Le Café de l'Homme, ışıklar içindeki Eyfel Kulesi manzarasıyla nefes kesen görseller sunuyor. Mekanın terasında şampanyasıyla Eyfel'e doğru bakan Emily, bu haliyle peri masallarındaki karakterleri andırıyor.
Emily'nin evine birkaç metre uzaklıkta olan ve leziz çikolatalı ekmek ve kruvasanlar yapan mekan, la Boulangerie Moderne, dizide de gerçek ismiyle karşımıza çıkıyor. İlk bölümlerde Emily'nin Fransızca dilindeki yanlışlarını düzelten pastane sahibi, daha sonra güleryüzünü ondan ve seyirciden saklamıyor saklamıyor.