
Rekabet kelimesi onun penceresinden bakınca hiç olmadığı kadar anlamlı bir yere evriliyor. Kerem Kazaz, henüz 20 yaşında genç bir ralli sporcusu. 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası'nın da kazanan ismi. Spora olan ilgisi babasının rüzgarına kapılması kadar rekabete olan bağımlılığın da bir yansıması. Şimdi bu genç, hızlı ve disiplinli yıldızın dünyasına ortak oluyoruz.
Hız tutkusu babandan geliyor ama onun dışında seni bu alana sıkı sıkı bağlayan başka neler var?
Rallilere ilgim babam sayesinde başladı ama beni bu işe asıl bağlayan şey sporun içerisindeki rekabet duygusu. Ralli olmasaydı başka bir sporda yine başarılı olacağımı düşünüyorum çünkü rekabeti seviyorum, bir amaç uğruna mücadele etmeyi ve yaptığım sporun en iyilerinden birisi olmayı istiyorum. Beni ralliye bunlar bağlıyor.
Kaç yaşında başladı içindeki kıpırtılar?
Sanırım dört yaşındayken babamla bir ralliye gitmiştik, o sezon kendisi yarışmıyordu, sadece izliyorduk. Etabın birinde önümüzde bir araç takla attığında bir şeyler hissetmeye başladım. O zamanki hisler çocukçaydı ama ilk defa ralli aracına oturduğumda bu sporu yapmak istediğime karar vermiştim.
2024 yılının zirvesine adını kazıdığında, o an içinden geçen duygular bir kelimeye sığsaydı, ne olurdu? Geçen senenin şampiyonu olmak sana tam olarak nasıl hissettirdi?
Özgüven diyebilirim. Türkiye'de yarışmaya ilk başladığımda beni tanımayan çoğu kişi Kazaz soy ismimden ötürü büyük beklenti ile takip ediyorlardı. Rakiplerime oranla bu yarışların neredeyse hepsini ilk defa yapıyor olmamdan dolayı deneyimsizdim ama özgüvenimi sağlam tutarak sezonu şampiyonlukla tamamladım. Zor anlarda karar vermek hiç de kolay değildi ama bunları genç yaşımda deneyimleyerek kendi özgüvenimin temelini oluşturdum. Kendime güvendikten sonra tek odağım sürüşüm oldu. Bu da beni çok geliştirdi.
Genç yaşta kazandığın ödüller sonucu geldiğin noktada başarı sana göre nedir? Eline aldığın bir kupadan öte ne hissettiriyor içten içe?
Kupa somut bir şey olduğu için baktığınız zaman sizi hem gururlandırıyor hem de mutlu ediyor. Ama benim için başarının tanımı, kazandığım kupa ve yarış sayısından öte kendimi tatmin etmemle alakalı. Bir yarışı kazanamasam da performansımın tamamını gösterebildiysem ve kendimden eminsem bu benim için bir başarıdır. Anlık başarıdan çok gelişmeye yönelik başarıyı hedefliyorum, bu beni ekstra motive ediyor.
Her ne kadar babandan alışık olsalar da ailen bu tutkuna başlangıçta destek mi oldu yoksa içten içe istemediler mi?
Ailem ilk günden itibaren hep beni destekledi, zaten babam gibi bir figürün önümde olması benim yolumu çok kolaylaştırdı. Benim bu başarıları kazanmamın en büyük sebebi onların her zaman, en kötü günümde bile yanımda olmaları.
Seni en çok ne motive ediyor?
Kazanmak ve başarılı olduğumu hissetmek.
Yarış çizgisine geldiğinde aklından ilk ne geçiyor?
Bir hafta boyunca tüm takımın verdiği emeklerin sonunda yarışı eğer güzel bir sonuç ile bitirebildiysem kendimle gurur duyuyorum. Takımda birçok kişi kazanmak için çalışıyor, eğer takımın pilotu olarak bunu yerine getirebilirsem kendimle gurur duyuyorum.
Sence hayatta genel anlamda rekabet mi başarıyı getiriyor, yoksa iş birliği mi? Peki dişini sıktığın bir rekabet mi, yoksa el ele vererek inşa ettiğin yolculuk mu sana ilham veriyor?
Bu soru benim kariyerimin gidişatı açısından çok önemli. Benim spora karşı olan sevgim rekabete olan bağlılığımdan dolayı oluştu ama bir iş birliği ve sizi destekleyen güçlü bir takım olmazsa rekabet duygusu ile bir yere kadar gidebiliyorsunuz. Benim arkamda da Team Petrol Ofisi gibi güçlü bir takım olduğundan dolayı başarıya ulaşmak daha kolay oluyor. Petrol Ofisi ile inşa ettiğimiz birliktelik bu yolculuğun en önemli parçası.
Senin yarışın tam olarak neyle?
Zaman ile. Formula 1 veya diğer motor sporları serilerinde olduğu gibi rakiplerim ile aynı anda yarışmıyorum. Herkes kendi başına etabı tamamladığı için de sıralamayı kendi zamanınız belirliyor.
Şansı hayatta nereye koyuyorsun?
Şansa inandığımı pek söyleyemem, eğer ralli öncesinde etaplara ve koşullara çalışmadan direkt yarışıyor olsak şans bir etmen olabilirdi ama ralli öncesinde bir hazırlık dönemi olduğu için başımıza gelebilecek birçok şeye karşı çalışmamız gerekiyor. Neticede hiçbir şey rastlantı veya şans olmuyor. Başıma gelen kötü bir duruma karşı şanssızlık diyerek bahane bulmak yerine "bu duruma hazır olmalıydım" diyerek sonraki yarışlarda o duruma dikkat ediyorum.
Rekabetin ruhunu yaşamakla, onun seni yönetmesine izin vermek arasındaki ince çizgiyi nasıl koruyorsun?
Zaten bu duyguya yön verebilen sporcular gerçek anlamda başarılı oluyorlar. Anlık hırslara veya anlık düşüşlere izin vermeden mentalimi her zaman stabil şekilde korumaya çalışıyorum. Her zaman iyi günümüzde olamayız ama başımıza kötü bir durum geldiğinde yarışı bırakıp eve dönemeyiz. Bundan dolayı her zaman savaşmaya devam etmek gerekli.
Gelecek hedeflerin için şu anda hangi kısa mesajları kendine iletiyorsun?
Hedeflerim için çalışıyorum, günden güne de geliştiğimin farkındayım. Ne zaman olur bilemem ama ileride hedeflerime ulaşacağım
Hız mı, denge mi?
Denge.
İçgüdü mü, strateji mi?
Strateji.
Kendini aşmak mı, kendini bulmak mı?
Kendi sınırlarımı bulmak.
İlk virajın heyecanı mı, son düzlüğün sessizliği mi?
İlk viraj öncesi heyecan.
Kaza yapıp öğrenmek mi, hiç riske girmemek mi?
Hata yapmadan öğrenemeyiz, risk alıp öğrenmek.
Tarihe geçmek mi, birine ilham olmak mı?
Birisine ilham olmak.
Görülmek mi, anlaşılmak mı?
Anlaşılmak.
Kendi rekorunu kırmak mı, başka birini geçmek mi?
Önce başkasının rekorunu kırmak, ardından kendi rekorumu geliştirme