Jane Birkin'den, Marilyn Monroe'ya dek eski Hollywood yıldızlarının beyazperde arşivlerinde yer edinen yaz temalı filmleri, mevsimi güzelleştirmeye aday. "Roma Tatili"nden, "Kleopatra"ya dek 50'li ve 60'lı yılların ikonik filmleri sadece yıldız oyuncuları, mekan seçimleri ve konularıyla değil, başrollerinin stilleriyle de akıllarda yer edinmeyi başarıyor. Yaz mevsimi izleme listenize eklemeniz gereken en stil sahibi eski Hollywood filmleri bir arada.
Oturduğunuz yerden Roma'ya gitmek istiyorsanız, 1954 yılında Audrey Hepburn'e En İyi Kadın Oyuncu Dalı'nda Oscar kazandıran, yönetmen koltuğunda William Wyler'ın oturduğu "Roma Tatili" filmini listenize alabilirsiniz. İspanyol merdivenlerinde dondurma yiyen Audrey Hepburn, namı diğer Prenses Anna sahnesi ile hafızalara kazınan "Roma Tatili" filmi, siyah beyaz olsa da hissettirdiği duygularla rengarenk bir dünya sunuyor. Audrey Hepburn, Gregory Peck ve Eddie Albert arasında geçen olaylar örgüsü, bir an bile heyecanı azaltmıyor. Adı sanı gizli olan bir ülkenin prensesi olan Ann, modern zamanın kraliyet dayatmalarına karşı gelerek tek başına Roma'yı keşfe çıkıyor. İlginç hikayeler peşinde koşan Amerikalı gazeteci Joe ile karşılaşınca, kendini hiç beklemediği bir aşk hikayesinin içinde buluyor. İtalyan esintileri hissettiren "Roma Tatili" sadece keyifli konusuyla değil, Audrey Hepburn'ün tam bir yaz gardırobu havası taşıyan kıyafetleriyle de beyazperdeye adını kazımayı başarıyor.
20.yüzyılın en ikonik görüntüleri arasında yer alan, Marilyn Monroe'nun beyaz elbisesinin rüzgarda uçuştuğu sahnenin aslında hangi filme ait olduğu pek bilinmez. Ülkemizde "Yaz Bekarı" adıyla çevrilen, orijinal ismi "The Seven Year Itch" olan, söz konusu ikonik sahnenin yer aldığı film, ismini ilginç bir psikolojik çıkarımdan alıyor. Evlilikte ve uzun süreli romantik ilişkilerdeki mutluluğun yaklaşık yedi yıl sonra azalmaya başladığını söyleyen psikolojik çıkarım ilk olarak George Axelrod'un "The Seven Year Itch" adlı oyununa daha sonra da başrollerini Marilyn Monroe ve Tom Ewell'ın paylaştığı filme ismini veriyor. Metro istasyonu ızgarasının üzerinde dururken beyaz elbisesi geçen bir tren tarafından yukarı doğru fırlatılan Marilyn Monroe, filmde canlandırdığı yıldız adayı rolüyle sadece beyazperdede değil, 20. yüzyılın da en ikonik görüntülerinden birine imzasını atıyor. Billy Wilder'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Yaz Bekarı" filmi daha sonra kesilen ve çıkarılan birçok sahnesiyle eleştirilse de Marilyn Monroe'nun film boyunca giydiği elbiseler, günümüz modasının yaz stiline etki etmeyi başarıyor.
Grace Kelly'nin Prens Rainier III ile evlenmeden ve Monako Prensesi eşi olmadan önceki son profesyonel görünümünü içeren 1956 yapımı "Yüksek Sosyete" filmi; aslında Philip Barry'nin 1939 tarihli "The Philadelphia Story" adlı oyunundan uyarlanan, 1940 yapımı çılgın komedi filmi "The Philadelphia Story"nin müzikal olarak yeniden yapımı. Charles Walters'ın yönettiği; Bing Crosby, Grace Kelly ve Frank Sinatra'nın başrollerini paylaştığı film, başka bir adamla evlenmeye hazırlanan eski karısının sevgisini geri kazanmaya çalışan başarılı bir caz müzisyenini konu alıyor. Senaryosu John Patrick tarafından yazılan filmin müzikleri ise Louis Armstrong'a ait. Grace Kelly "Yüksek Sosyete" filminde, zarafetiyle özdeşleşen Fransız güpürlü yüksek terzilik ürünü elbiselerinden etekli mayolarına dek sadece dönemin değil günümüzün modasını da yakalamayı başarıyor. "Yüksek Sosyete" filminin sahneleri ise çoğunlukla Newport, Rhode Island'daki, o zamanlar Mae Cadwell Hayward'a ait olan ve daha sonra 1970 yılında Claus von Bülow tarafından satın alınan Clarendon Court'ta ve çevresinde çekilmiş.
Jacquemus'ün 15. yılını kutladığı, "La Casa" adlı Sonbahar/Kış 2025 sezonu defilesinin açılışında selam durduğu kişi, 1963 yapımı "Nefret" filmindeki sarı renkli bornozuyla villasının terasında dolaşan Brigitte Bardot'dan başkası değildi. Brigitte Bardot'nun adeta bir stil ikonuna dönüştüğü "Nefret" filminin çekiliş mottosu da en başından beri aşırı stilize ve mitolojik bir tarz yaratmak üzerineymiş. Jean-Luc Godard'ın yönettiği, Alberto Moravia tarafından yazılan Il disprezzo adlı kitaptan sinemaya uyarlanan film, Capri'deki olağanüstü Villa Malaparte'de geçiyor. Maddi sıkıntılar nedeniyle hayatını düzene oturtmakta zorlanan Paul ile genç ve güzel karısı Camille arasındaki inişli çıkışlı ilişkiyi konu alan film, sinema tarihinde Godard'ın seyircilerle en fazla yakınlık kurduğu filmlerden biri olarak anılıyor.
Her sahnesinde adeta bir tanrıçaya benzeyen, beyazperde tarihinde Kleopatra ile özdeşleşen Elizabeth Taylor'ın filmde makyajını kendisinin yaptığını biliyor muydunuz? Antik Mısır'ın efsanevi kraliçesi Kleopatra'nın önce kendisini Mısır tahtına çıkaran Sezar'la sonra da Roma'ya isyan eden General Marcus Antonius ile yaşadığı aşkları destansı bir dille anlatan filmin, yönetmen koltuğuna Rouben Mamoulian oturmuş, kısa bir süre sonra kovulunca yerine Joseph L. Mankiewicz getirilerek film tamamlanmış. Kleopatra'ya Oscar kazandıran görüntüleri Leon Shamroy çekerken, müziğini de Alex North üstlenmiş. 9 dalda aday gösterildiği Oscar Ödülleri'nden dört ödülle ayrılan "Kleopatra" filmi rekor süren 5.5 saat süresiyle günümüzde iki part şeklinde gösteriliyor. 194.800 $ kostüm bütçesiyle döneminin rekorunu kıran Elizabeth Taylor, film gardırobuyla zamansız bir yaz stili yaratmak için doğru bir ilham kaynağı.
Luca Guadagnino'nun 2015 yapımı "A Bigger Splash" filmine ilham veren; kadrosunda Alain Delon, Romy Schneider ve Jane Birkin'in yer aldığı 1969 yapımı "Sen Benimsin" filmi beyazperdenin ikonik yapımları arasında üst sıralarda yer alıyor. Fransız Rivierası'nın güzelliğini gözler önüne seren "Sen Benimsin" filmi, St. Tropez'deki müstakil evinde tatil yapan, mutlu ve huzurlu bir çift olan Marianne ve Jean-Paul ikilisinin, Marianne'in eski sevgilisi ve Jean-Paul'ün dostu Harry'nin beklenmedik ziyaretiyle bir felakete dönüşmesini konu alıyor. Jane Birkin'in parizyen stil konusunda adeta ders verdiği "Sen Benimsin" filmindeki sayısız mayonun tasarımı ise Hollywood'un efsane isimlerinden André Courrèges'e ait.